25 Nisan 2016 00:51

Skandallar, şikayetler: Evlilik programları yine gündemde

Skandallarla gündeme gelen RTÜK'ün cesalar verdiği evlilik programlarını Akademisyen Tuğba Demirci’yle konuştuk.

Paylaş

Gözde TÜZER
İstanbul

Hemen hemen tüm televizyon kanallarında izlediğimiz aynı tarz evlilik programları uzun zamandır mercek altında. Yıllardır çok konuşulan ve çok tartışılan evlilik programları son zamanlarda skandallarla gündeme gelince, olaylar ana haber bültenlerine konu olmuş, yaşananlar mahkemeye taşınmış ve RTÜK cezalar vermişti. Üstelik şimdi hükümetin de gündemine girdi. Hayat Televizyonunda Ekmek ve Gül programı da evlilik programlarını konu aldı ve Akademisyen Tuğba Demirci’yle konuştu. Demirci, prog-ramları tasvip etmediğini, ancak devletin de programlara doğrudan müdahale etme halini de doğru bulmadığını söyleyerek “Bu durum başka şeyleri de tetikliyor. Bu programlar kalksa da yerine başka kuşak programları koyacaklar” dedi.  

GELENEKSEL AİLE DEĞERLERİ....

3 ünlü evlilik programı sunucusu, Esra Erol, Seda Sayan ve Zuhal Topal’ın ‘skandal’larla dolu kavgaları ekrana yansıyınca evlilik programlarının artık yayından kaldırılması da konuşulmaya başlandı. Ancak bu tip programların ‘Geleneksel aile değerlerine aykırılık’ gerekçesiyle yayından kaldırılmak istenmesi de tartışmaları beraberinde getirdi. 

RTÜK halktan çok fazla şikayet aldıklarını ve bu konuda programlara bir çeki düzen vermek gerektiğini açıklamıştı. RTÜK ayrıca gelen şikayetlerin yoğun olarak; genel ahlak, manevi değerler ve bu değerlerin korunmasına ilişkin Türk toplumuna ters düştüğünü söyleyen, genç, evlenmemiş ve eğitim seviyesi yüksek kişiler tarafından şikayetler aldığını belirtmişti. Bu duruma dair Akademisyen Tuğba Demirci; şikayetlerin adresi olarak belli bir kesimin işaret edilmesinin halk ve vatandaş ikilemini bir kez daha ortaya çıkardığını belirtti. Demirci, RTÜK’ün ‘Bakın eleştiri zaten kadınlardan geliyor, biz kadınları ekrandan uzaklaştırmış olmuyoruz. Kadınlarla bu kadar ilişkili programları yeniden formatlayabiliriz’ demek istediğini aktardı. 

Demirci evlilik programlarının yıllardır revaçta olmasının nedeninin de “Aile iyidir, evlilik iyidir, ataerkil çekirdek aile mükemmeldir, o olmadan ne ekonomik sistem yürür, ne siyasi sistem yürür” pompalaması olduğunu, bu programların da bir tür ihtiyacı karşıladığını söyledi. “O kadar çok evlilik hayatı, aile hayatı ve doğurganlıkla ilgili tartışmalara maruz kalıyoruz ki... Bu programlar da işin medya ayağını oluşturuyor” diyen Demirci, geleneksel aile değerlerine aykırılık gerekçesiyle bu tip programların yasaklanmasının da sakıncalı olduğunu dile getirdi. Zira programın kendisinin problemli olduğunu anlatan Akademisyen Demirci, bu tip programların evlilik dışında bir hayat yokmuş, aile dışında bir hayat yokmuş gibi bir gündem yarattığını söyledi. 

EVİN VAR MI, ARABAN VAR MI?

Programlarda kadın profillerinin “Her şeyi isteyen kadınlar” algısı yaratması ve “Bu kadınlar da çok doyumsuz” cümlesini kurdurması konusunda ise Akademisyen Demirci, “Medyanın böyle bir gücü var. Orada neyi sıklıkla görürseniz, neyi izlemeye alışırsanız, onun gerçeklik olduğuna inanırsınız” dedi. İnsanların televizyondan evliliği itiraf ettiğini, “Evlilik bir tür refah kurumudur. Refah eksikliğinde bir güvencedir. Sigorta poliçesi yoksa evlilik vardır” algısı yarattıklarını söyleyerek “Oradaki kadınları suçlamıyorum. Çünkü böyle bir durum var. Kadın erkek eşitliğinin eğitim alanında sağlanamadığı bir ülkede yaşıyoruz. Kadınlar çalışma hayatında değiller, çalışsalar bile erkeklerle eşit muamele görmüyorlar” dedi. Demirci, milyonlarca kadın olduğunu ve profilin bu olmadığını da ekledi. 

PROGRAMLARDA KADINLAR GERÇEKTEN VAR MI?

Kadına şiddet haberlerine her gün yenilerinin eklendiği, pedofili ve ensest haberlerinin bültenlerde her gün yer aldığı zamanlardan geçerken, evlilik prog-ramlarında kadınların aile içinde yaşadıklarına yer verilmemesine dair de Demirci şöyle dedi: “Biz kabul edilebilir, meşru, güzel, olması gereken diye tarif edilen kısımlarını görüyoruz televizyonlarda. Evliliğin bir tür toplumsal şizofreni de üretebileceğini de söylemiyor tabii ki o programlar bize. ‘Evlilik niye var? Evlilik dayanışmak için var, yalnız ruhlar eşlerini bulsun diye var, insanlar eşli daha mutlulular’ diyor bu programlar.” Demirci evliliğin yarattığı problemlerin hayatın pek çok alanında insanları etkilediğini belirtti. 

‘EŞİTLİK YOKSA AŞK DA YOK’

Demirci “Eşitlik yoksa, aşk da yok” sloganına dair de “Eşitlik olmayınca aşk sürdürülebilir olmuyor. Aşk aslında kimyevi bir olay bir tarafıyla. Bir yanıyla sosyal politik bir olay. Ama bunun devamı olağan üstü bir çaba ve ciddi bir eşitlik algısı gerektiriyor. Bunu yerleştirebilmenin yolu da o kurumu biraz didiklemekten geçiyor. Biz didikleyerek o kurumu yıkıp bitirmiş olmuyoruz. Aslında biraz önünü açmaya çalışıyoruz” dedi. 

Programlarda en çok tartışılan konulardan biri de çiftlerin maddi durumları oluyor. Ancak bu durum programlarda ikinci plandaymış gibi yansıtılarak, aşk öne çıkarılıyor. Bu duruma dair Akademisyen Tuğba Demirci insanların birileriyle birlikte vakit geçirmek istediğini ancak burada başka bir türlü bir arayış da olduğunu, örneğin 10 yıllık bir programda sadece 170 civarında çiftin evlendiğini aktardı.

10 YILDIR HAYATIMIZDA

Akademisyen Demirci çiftlerin stüdyoya davet edilerek eşleştirilmesi formatının 2007 başlarından günümüze devam ettiğini, ancak 2000’lerin başından itibaren evlilik meselesinin televizyonlarda realty show olarak irdelenmesine gelin kayınvalide programları ya da ‘Benimle Evlenir misin?’ gibi programlarıyla dahil olduğunu aktardı. 

KİMLER İZLİYOR?

Demirci bu tip programları izleyenlerin sadece kadınlar değil, büyük bir kitlenin emekliler olduğunu, çok farklı eğitimleri olan insanların da beğeniyle izlediklerini söyledi. O saatlerde evde olan çocukların ya da ev hizmetlerinde çalışan kadınların da izleyici kitlesi arasında olduğunu aktardı. Demirci, 10 yıldır devam eden evlilik programlarının nasıl bu kadar uzun sürebildiğini ise evlilik konusunun merkeziliğinin Türkiye’de gündemden hiç düşmediğini söyleyerek açıkladı. “Evlilik bir hayat tarzı, bir seçim olmaktan ziyade, bir tür mecburiyet bizim memleketimizde. Evlilik bir tür ekonomik ve sosyal güvencedir bizim toplumumuzda” diyen Demirci, evlenmenin ev sahibi olmak anlamına geldiğini, evlenmeden tek başına yaşam kurabilmiş insan sayısının nüfus içerisinde hâlâ çok az olduğunu ve dolayısıyla evliliğinin kimliklenmek, aidiyet hissinin kabul edilebilir bir formda ortaya çıkması olduğunu söyledi. Ancak sadece bunların değil, oradan pompalanan enteresan bir romantik aşk kurgusu olduğunu da aktaran Demirci, bunun piyasa şartlarına da denk düştüğünü ve tüketimle gayet bağlantılı olduğunu, dolayısıyla reytinglerin yüksek olmasının normal olduğunu söyledi. 

ÖNCEKİ HABER

Yeni annelere mini rehber

SONRAKİ HABER

Yaz konserleri için hazırlık zamanı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...