26 Mart 2016 12:41

Kamunun yararı 'İdare ne derse o' mu?

Paylaş

Özer AKDEMİR
İzmir

Ordu Büyükşehir Belediyesinin yaptığı bir kamulaştırma kararına karşı açılan davada yerel mahkemenin verdiği karardaki "kamu yararı" yorumu hukukçular tarafından yerden yere vuruldu. "Kamu yararı kavramı hukuki değil ideolojiktir, idarenin dünya görüşüne göre değişiklik kazanır" diyerek tartışmayı başlatan mahkemenin bu görüşünü ülkenin en iyi çevre hukukçularına sorduk.

'İDARE NE DERSE O!'

Ordu Büyükşehir Belediyesi Düz mahallesindeki bir taşınmazın imar planlarını, arazide otel yapımına olanak sağlamak için değiştirdi. 6 kat ticari alan olarak Büyükşehir Belediye Meclisinden geçen imar planına karşı hak sahipleri dava açtı. Dava dilekçesinde bölgenin bu şekilde bir yapılaşmaya ihtiyacı olmadığı, kent içinde yeşil alan ve sosyal donatı eksikliğinin bulunduğu belirtildi. Belediye ise imar değişikliğini "kamu yararı" gerekçesine dayandırdı. Ordu İdare Mahkemesince oluşturulan bilirkişi heyeti de bölge için en fazla kamu yararı oluşturacak çözümün alanın tümüyle park alanı olarak kalması yönünde görüş bildirdi.

Mahkeme kararında idarenin kamu yararı amacıyla hareket ettiğinin varsayılması gerektiğini ileri sürerken, tartışmalı şu yorumu getirdi. "Kamu yararı kavramının, hukuki olmaktan çok siyasi ve ideolojik bir niteliği vardır.... Bilirkişinin ve mahkemenin, kamu yararının var olup olmadığını kendi taktirine göre değerlendirmesi, başka bir ifadeyle kendi kamu yararı anlayışını idarenin kamu yararı anlayışının yerine geçirmesi ve buna göre karar vermesi mümkün değildir. Aksi durum, yerindelik denetimi yapıldığı anlamına geleceği...". Mahkeme imar planı değişikliğine karşı açılan davayı kamu yararı ve şehircilik planlarına aykırı olmadığı gerekçesiyle reddetti.

KAMU YARARI İDARE HUKUKUNUN TEMELİDİR

Mahkemenin "kamu yararı" kavramına getirdiği  yorumu ise benzer yüzlerce davayı etkileme potansiyeli nedeniyle çevre hukuku avukatlarına sorduk.

Ordu Fatsa-Ünye arasındaki altın madenine karşı açılan davanın avukatı Alptekin Ocak, bilirkişilerin projenin "planlama esasları ve şehircilik ilkelerine uygun olmadığını" belirtmişken, mahkemenin bu rapora rağmen davada ret kararı vermesinin, park yerine otel inşaatına izin vermesinin anlaşılamaz bir tutum olduğunu belirterek; "Kamu yararı kavramı, İdare hukukunun temel kavramlarındandır. Mahkemeler her olayın özelinde, tesis edilen işlemde kamu yararı olup olmadığına bakıp inceleyip, buna göre karar verebilir, vermelidir de. Bir kentin en önemli kamusal mekanlarından birini ortadan kaldıran, yüz yıllık ağaçların kesilmesi yönünde verilen kararı çevresel açıdan, eko sistemin bütünlüğü, şehircilik ilkeleri açısından incelemek, başka deyişle tüm yönleriyle olayda kamu yararının olup olmadığını değerlendirmek, idarenin yerine geçerek karar vermek, yerindelik denetimi yapmak değil, aksine idari hakimlerin görevidir" dedi.

MAHKEME KENDİ VARLIK NEDENİNİ ORTADAN KALDIRIYOR

Karaburun, Bodrum RES, Bakırtepe altın madeni, ÇED Yönetmeliği davaları gibi birçok çevre davasına bakan Av. Mehmet Horuş da İdare Mahkemelerinin kararlarını, dava konusu edilen işlemde kamu yararının var olup olmadığına göre verdiklerine vurgu yaparak "Mahkemenin “kamu yararı, idari yetkileri kullananların dünya görüşüne göre farklı anlam taşır” varsayımı,  son derece hatalıdır. Tam tersine idareciler, işlem tesis ederken hukuka uygun ve kendi kişisel siyasi ve ideolojik görüşlerinden bağımsız olarak hareket etmek zorundadır. İdarenin siyasi ve ideolojik görüşlerle idari işlem tesis etmesi başlı başına söz konusu işlemin iptali gerekçesini oluşturur. Mahkemenin kamu yararı konusunda değerlendirme yapamaması, kendi varlık nedenini ortadan kaldırması demektir" dedi.

TOPLUM, DOĞA, KAMU ÇOK BÜYÜK ZARAR GÖRÜR

Bergama, Kışladağ, Allianoi, Aliağa Termik Santralleri gibi birçok çevre davasını yürüten EGEÇEP Hukuk Komisyonu üyesi Arif Ali Cangı ise kamu yararı denetiminin bir idari işlemin amaç yönünden hukuka uygunluğunun denetimi olduğunu belirterek; "Bu idare hukukunun temel kuralıdır. İdari yargının kamu yararı denetiminden vazgeçmesi kendi varlık nedenine aykırıdır. İdarenin yetkilerini tam bir keyfilikle kullanmasının önü açılır, bundan birey, toplum, doğa, ekoloji, kamu çok büyük zarar görür" dedi.

DOGMATİK BUYRUKLAR

Karadeniz HES Projeleri gibi davaların hukukçusu Yakup Okumuşoğlu, bu yorumun 12 Eylül Anayasa referandumunun getirdiği mevzuat değişikliğinin somut sonuçlarından olduğunu söyledi. Okumuşoğlu, "İlkesel olarak idarenin her işleminde kamu yararı vardır. Önceden kamu yararı vardır ama üstün kamu yararı yapılan işlemde değildir derdik. Mahkeme de bunu tartışırdı. Şimdi tartışamıyor. Her İşlerinin/ eylemlerinin  kamusal yarar içermesi kabulü ile idarenin işlem ve eylemleri adeta dogmatik buyruklar haline bürünmüş durumda" dedi.

KAMU YARARI SİYASİ DEĞİL HUKUKİDİR

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Sekreteri Av. Ömer Erlat ise "İmar planlarının yargısal denetimi sırasında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı kriterlerinin de gözetilmesi zorunludur. Kamu yararının 'siyasi' değil aksine tamamen 'hukuki' bir kavram olduğu Anayasa metni ile sabittir. İmar planlarını denetlemekle görevli yargı merciinin kamu yararının mevcudiyeti yönünden de denetim yapması, bu denetimde Anayasa ve yasalardaki düzenlemeleri esas alarak kamu yararını denetlemesi gerekir" ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

Hak-İş'ten hükümete 'taşeron' uyarısı: Çözüm ararken yeni karmaşa yaratılmasın

SONRAKİ HABER

Mahpus sayısı 10 yılda 3 kat arttı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...