06 Mart 2016 05:45

Hayri Tunç kimi yazıyordu?

Paylaş

Aziz TUNÇ

Türkiye’de gazeteci olmak zaten hep sorun olmuştu. Ancak muhalif gazeteci olmak bu kadar büyük sorun olmamıştı sanıyorum. 

Şu an sistemin hakimleri o kadar kaybetmeye yakınlar ki; düşmanlıklarının çok daha yaygın ve derin hale gelmesinin başka bir açıklaması olamaz. Düşmanlıkta o kadar ileri gidiyorlar ki; her türlü aykırı tutum, davranış, söz ve eylem karşısında en üst perdeden tepki vermekten çekinmiyorlar. Bugün birçok alanda toplum, kıskaç alınmaya çalışılıyor. AKP dışındaki tüm güç ve odaklar potansiyel düşman ilan edilerek bastırılmaya çalışılıyor. Bu yaklaşımın sonucu olarak da birçok gazeteci gibi Hayri de potansiyel düşman olarak görüldü ve hedef haline getirildi. 

Hayri, önce ev baskını ile gözaltına alındı ancak hiçbir delil elde edememelerine rağmen, yine de denetimli serbestlik uygulanarak, serbest bırakıldı. 

Bu ilk operasyonun tam bir komplo örneği olarak kayıt altına alınması gerekir. Ben HDP adayı olarak Maraş’ta çalışırken yapılan bu operasyonla bir taşla üç kuş vurulmak istenmiştir. Bir yandan Hayri’nin muhalif gazetecilik faliyetleri engellenmek istenmiş, bir yandan bu yönlü çalışmalar yapan ve genel olarak muhalif olan birey ve topluluklara korku salınmak istenmiş ve son olarak da aday olan benim çalışmalarımın olumsuz etkilenmesi sağlanmak istenmiştir. Haberler ısrarla “HDP adayının oğlu Hayri” kurgusuyla yapılarak bu yönlü bir sonuç alınmaya çalışılmıştır.

Daha vahim olanı da bütün bu komplocu karanlık ve aşağılık operasyonun bir ayağında da kendilerine gazeteci diyen zavallıların bulunuyor olmasıdır. Bunlar adeta tetikçilik yaparak halk ve demokrasi düşmanlığında kendi rollerini oynadılar elbet. 

Hayri’nin ikinci defa alınması ise devleti yönetenlerin hangi yaklaşımlardan yola çıktıklarını göstermesi açısından önemlidir. Birinci alınmadan ve denetimli serbestlikle bırakılmasından sonra aynı ilgili makam, başka bir işi yokmuş gibi, Hayri’yi özel olarak takibe almış, yaptığı paylaşımları izlemeye, takip etmeye başlamış. Ve benzer gazetecilik faaliyetlerini yaptığını göz önüne alarak ikinci defa, tutuklama için, gözaltına alınması sağlamıştır. Hayri’nin ikinci defa alınması bu yaklaşımın ne denli hukuksuz, ne denli keyfi ve ne denli özel bir amaç içerdiğini açıkça ortaya koymaktadır. Hayri ilk gözaltına alındığında tutuklanmasına gerek görülmeyen gazetecilik faliyetinden dolayı ikinci defa gözaltına alınarak tutuklanmıştır. 

Gerekçesi de iddianamesinde çok açık ve pervasız şekilde “Aynı işlere devam ettiği için tutuklandığı” şeklinde ifade edilmiştir. Bu yolla her kesime verilen mesaj; “Sakın devlete karşı söz söylemeye çalışmayın. Böyle bir şey yaptığınızda, yani sadece halkların, ezilenlerin çıkarlarını savunanlara dair haber yaptığınızda veya bunu çağrıştıran bir bilgi paylaştığınızda; hukuki olarak veya yasal gerekçelerle ceza almanız mümkün olmasa bile, biz yine de elimizdeki güç, imkan ve fırsatları kullanarak sizi cezalandıracağız” olmuştur.

Hayri’nin tutuklanmasıyla topluma veya tüm muhaliflere anlatılmak istenen, söylenen tam olarak budur. Onlar, kimsenin kendilerinin düzenini bozacak bir söz söylemesine, resmetmesine tahammül edemeyecek kadar zayıf korkak ve agresif durumdadırlar.  Bu böyle devam eder mi? Elbette böyle devam etmeyecektir. Elbette halkların sürdürdüğü hak alma ve özgürlük mücadelesi bu zorbalıkları da aşacak, geride bırakacaktır. Zaten mevcut uygulamaların kuralsızlığı kaybedecekleri gerçeğinin dayatmış olmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Onlar kaybediyor olmanın çılgınlığıyla saldırıyor, bu yollara başvuruyorlar. Ancak tüm demokratik güçler kazanmanın vakuru ve güveniyle sorumluluklarına bağlı kalacak, mücadelesine devam edecektir.

HAKSIZLIKLARI İNSANLARIN BELLEĞİNE NAKŞEDİYORDU

Hayri de tüm muhalif gazeteciler gibi bu sürece olanakları ölçüsünde katkı sunmaya çalışan özgür bir gazetecidir. Hayri toplumsal ve yaşamsal sorumlukluklarını bilen ve bu gerçek üzerinden sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan genç bir gazetecidir. Hayri’nin en büyük suçu politik tercihini halklardan yana belirlemiş olması ve bu tutumuna uygun davranmış olmasından kaynaklanıyor. Hayri bir yandan yayımcılık ve kitapçılık yaparak yaşamın sorunlarını çözmeye çalışırken, bir yandan da haksızlıklara karşı sürdürülen mücadeleyi tarihin ve insanlığın belleğine nakşetmeye özel bir anlam vererek, gazetecilik yapıyordu.
Hayri’nin ve haber ve yazılarını yayınladığı sitelerin gazetecilik tarzları da bu anlayışa uygun bir tarzdı. Onlar muhalif medya organlarının da çoğu zaman belki fiziki olanaksızlıklarla yakalayamadığı gelişme ve etkinliklerin haberlerini yapıyor ve yayınlıyorlardı.

Bilindiği gibi toplumsal mücadelenin en çok bilinen ve görülebilen faaliyet ve etkinlikleri muhalif medya tarafından bir biçimde işleniyor, yazılıp çizilebiliyor. Ancak özellikle varoşlarda yapılan birçok etkinlik, belirtilen muhalif medya tarafından da çeşitli olanaksızlıklarla ya da tercihen ya görülememekte ya da değerlendirilememektedir.

Hayri özellikle bu türden haberler yaparak ve bu haberleri ulusal ve uluslararası medyaya yansıtarak toplumsal mücadelenin bir başka alanına ışık tutmaya çalışmaktadır. Ve onunla ya da onsuz, ezilenlerin öfkesinin, kızgınlığının ve tepkisinin yarattığı çeşitli etkinliklerin kamuoyuna taşınmasını sağlayan bu tür haberlerin devam edeceğinden kimsenin kuşkusunun olmaması gerekir. Hayri, toplumsal mücadeleye karşı yüreğinde taşıdığı sıcaklığı kaybetmeyecektir. Biz buna inanıyor, güveniyoruz ve onunlayız. 

ÖNCEKİ HABER

Olay şöyle oldu Hakim Bey

SONRAKİ HABER

Yeter ki kararmasın...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa