28 Şubat 2016 03:43

Gizli ev konserleri: Sofar Sounds İstanbul!

Paylaş

Faruk AYYILDIZ

Bir gece öncesinde mail kutunuzun ışığı yanıyor ve hangi evde, hangi müzisyenleri dinleyeceğinizi öğreniyorsunuz! “Sofar Sounds” şu an yüzlerce şehirde hayat ve karşılık bulmuş, biraz gizemli ve çokça kaliteli ev konserleri projesinin adı. Tarihi belirlenen konserler için rezervasyon yaptırıyorsunuz, biraz şansınız da yaver giderse binlerce başvuru arasından yapılan kurada davetiye size çıkıyor. Projeyi Türkiye’ye taşıyan Eda Demir, Sofar Sounds İstanbul’u anlattı, dinledik.

Sofar Sounds’un ortaya çıkış hikayesinden bahseder misiniz?
Sofar Sounds, global bir müzik hareketi aslında. Biz başladığımızda dünyada 43 şehirde vardı, şimdi ise 220 şehirde devam ediyor. Köken olarak reklamcıyım, reklam ajanslarında çalıştıktan sonra bir trend danışmanlık şirketinde çalışmaya başlamıştım. Orada yaptığım şey reklam, kültür-sanat, pazarlama, tasarım gibi alanlarda dünyada ne olup bittiğini takip edip, markalara bunları raporlamaktı. Bu şirkette çalışırken Sofar Sounds’a rastladım. Bu aslında tüketici davranışları, insanların kültür-sanata yaklaşımı açısından bir “trend” idi. İnsanların barlardan, konser mekanlarından çıkıp evlere, daha küçük ortamlara gidip kendi organizasyonlarını yapması bir eğilimdi. Bunu tespit edip Türkçe bir makale yazmıştım. Yazarken de içimden “Keşke Türkiye’de de olsa, ne güzel olurdu...” diye geçirmiştim. Çok yoğun çalıştığım için içimden geçti ve gitti aslında. Sonra benim yazdığım haberi okuyan Londra’dan bir arkadaşım “Sofar Sounds ile ilgili bir haber yazmışsın, onlar benim arkadaşım. Ev arkadaşlığı yapmışlığımız da var.” diye mesaj attı. Dedim ki, “Onlarla tanışmayı çok istiyorum, bu hareketi Türkiye’ye getirmek istiyorum.” O beni birileriyle tanıştırdı, onlar daha üstündekilerle tanıştırdı. Sonra hareketin kurucularıyla tanıştık. Mail, skype üzerinden toplantılar oldu: “Nasıl birisin, özgeçmişin ne, sanata ne kadar yatkınsın, çevren var mı, nasıl yapabilirsin?” gibisinden... Daha sonra Gezi Parkı direnişi başladı ve ben de sokaklarda olduğum için eğilemedim, proje ertelendi. 6 aylık bir görüşme trafiğinden sonra sokaklardan evlere, forumlara geçtiğimiz süreçte Moda’da başlattık, bir evde. İlk konser oydu. 2 yıl 2 ay geçti.

Projeyi Türkiye’ye getirirken “Ya olmazsa?” gibisinden soru işaretleriniz var mıydı?
Vardı tabii çünkü Türkiye’de örneği yok. Adı Sofar Sounds olmayan ev konserleri ve partiler ABD’de ve Avrupa’da yaygın ama bu ev partisi değil, bu başka bir şey. Gerçek bir konser organizasyonu. Türkiye’de dinleyiciler nasıl yaklaşır diye düşündüm. Bir de “cover” grubu değil, kendi bestesini yapan müzisyenler çalıyor Sofar’da; en büyük kural bu. Ben müzik sektöründen değilim, müzisyenler arkadaşım değil, organizasyon geçmişim yok, her ay 3-5 tane kendi müziğini yapan iyi müzisyen bulabilecek miyim, ev bulabilecek miyiz, komşular ne diyecek? Bunların hepsi birer soru işareti ve hiç organizasyon tecrübesi olmayan birisi için aslında deli cesareti. Şu an düşündüğümde ne kafayla girmişim diye bazen şaşırıyorum. Genel olarak böyle kaygılarım oldu ama başladıkça her şey yoluna girdi.

Müzisyenler demişken, müzisyenleri nasıl belirliyorsunuz, kriterleriniz neler?
Müzisyenler için kriter, kendi bestelerini yapıyor olmaları. Sofar’da cover yok, dünyanın her yerinde olayı bu. Lokal müzisyenlerin global arenada sesini duyurmaya araç olmak aslında. Çünkü ben İstanbul’da Sofar yapıyorum, birileri Barcelona’da, Brezilya’da Tokyo’da, New York’ta yapıyor... Şu an İran’da planlanıyor. Burada bir evin salonunda konser yapıyoruz ama o videoyu global “youtube” kanalına yüklediğimiz için herhangi bir yerdeki insan, Türkiyeli müzisyeni keşfedebiliyor. Diğer kriter; iyi müzik yapıyor olmaları. Bu noktada iyi müzik tabii ki öznel bir durum. Ama işte bu projeyi biz yaptığımız için bizim zevkimize göre şekilleniyor. Bu projeyi Ahmet ya da Mehmet yapsa başka bir grup listesi olacaktı belki. Bunu inkâr etmiyoruz, sonuçta bu işin yüzde yüz matematiği yok. Dinliyoruz, çok dinliyoruz. Gece gündüz başvuruları dinliyoruz, kendimiz sürekli internette araştırma yapıyoruz, müzisyenlerle konuşuyoruz. Belirli bir ağ oluşuyor zaten. Bir yerden sonra bu araştırma 24 saat hayatınıza dönüşüyor. Her akşam uyumadan önce onlarca grup dinliyorum. Dinlerken “Yorgundum, belki anlayamamış olabilirim...” deyip işaretliyorum sonra tekrar dinliyorum, adil olmak için. Çok emin olamadıysak, başka bestesini de istiyoruz. Mümkün olduğunca herkese açık bir platform olmak istiyoruz.

Müzisyenleri siz mi buluyorsunuz, başvuru mu geliyor?
Eskiden biz buluyorduk ama artık onlar başvuruyor. [email protected] adresine müziklerini yolluyorlar. Telefon ile kaydetseler de olur. Video, ses dosyası, mp3 de olur. Yeter ki müziği biraz duyabilelim.

Konser veren müzisyenlere ücret ödüyor musunuz?
Ücret ödemiyoruz. Konserin karşılığında bir video çekiyoruz. Dünyada bu değişiyor. Projeyi Türkiye’ye getirirken bazı uyarlamalar yaptık. Mesela dünyada bir Sofar’da 5 grup çalıyor. Londra’da, İngiltere’de kolunu çarptığın insan müzisyen, Türkiye’de öyle bir şey yok, kaynaklar kısıtlı. O yüzden 3 müzisyen olsun her Sofar’da, 5 müzisyen bizim için çok zor olacak dedik. Bir diğer detay, bu proje nasıl sürdürülebilir olacak? Video, görüntü ekibimiz var, fotoğrafçımız var, bunun lojistik masrafları var vs... Dünyada şapka gezdirme kültürü çok yaygın olduğu için dinleyiciler konsere geldiğinde şapka gezdiriyorlar. Bu kültür oralarda oturduğu için insanlar bir konsere geldiği zaman bilete ortalama ne kadar para ödeyeceğini bildiğinden olaydan kaçmadan, o ücreti oraya veriyor. Bu ücret, teknik ekip ve müzisyenler arasında bölüştürülüyor. Bizde böyle bir kültür olmadığından ve insanları rahatsız etmek istemediğimiz için böyle bir şey yapmadık. Bizim sponsorlarımız oluyor zaman zaman, öyle sürdürülebiliyor proje. Türkiye’de müzisyenlere para ödenmiyor. Dünyada müzisyenle konuşuyorlar, “Video klip mi, para mı istersiniz?” diye. Biz burada herkese video çekiyoruz.

Konserler de ücretsiz değil mi?
Evet, ücretsiz.

Konser için evleri nasıl bulduğunuzu da merak ediyoruz...
Ev bulmak gittikçe zorlaşıyor tabii. Kolay değil bir insanın evinde 60-70 kişiye konser verilmesine müsaade etmesi. Kendisi çok istese bile, komşu derdi olabilir... Üç tane kriter var: Evin merkezi bir semtte olması, ev sahibinin komşu sorumluluğunu alması ve salonunun normal büyüklükte olması. Merkezi semtte olmasının sebebi de bu konserler ücretsiz ve doğası gereği sürpriz konser olduğu için, insanlar son gece bir mail alıyor. O mail’de diyoruz ki; “Yarın akşam bir konsere davetlisin. Yarın Kadıköy ya da işte Bostancı’daki şu evde ol ama kimseye söyleme. Şu gruplar çalacak, aramızda sır. Yarın görüşürüz!” İnsanlara konser gecesi “Bin taksiye gel!” demek istemiyoruz. Emrivaki yapmak istemiyoruz, toplu taşımayla gelebilecekleri bir yer olabilmesi için bizim kriter, kolay ulaşım açısından.

‘Evimi kullanabilirsiniz...’ diye teklif mi geliyor?
İnsanlar ulaşıyor ama her ulaşan ev de olmuyor. Evin salonu ufak oluyor, çok fazla eşya olabiliyor. Hani kanepeyi çıkarmak yetmiyor bazen.

Konsere katılacak olan ‘şanslıları’ nasıl belirliyorsunuz?
Sofar Sounds’ın dünyanın genelinde bir mail listesi var. O mail listesine üye oluyorsunuz, aslında sofarsounds.com adresine girdiğinizde şehir seçebiliyorsunuz, sol üstten. İstanbul’a tıkladığınız zaman işte 29 Şubat’ta konser var diye görünüyor. Tıkladığınızda rezervasyon yaptırabiliyorsunuz. Dünyada bir arz-talep dengesizliği yok ama Türkiye’de Sofar çok popüler oldu ve talebi karşılayamadığımız bir kilit nokta var. Çünkü bir evin salonu 40-50 kişi alırken, her konsere en az 3000 kişi başvuruyor. O talebi karşılamamız imkânsız. Her ay 10 konser yapsak bile karşılayamayız. Başvuruları alıyoruz, adil şekilde kura çeken bir web sitesine bütün hepsini giriyoruz, 30 ismi kurayla çekiyoruz ve davetiye gönderiyoruz. +1’iniz ile gelebilirsiniz de diyoruz işte 60 kişi oluyor.

Sosyal medya platformlarında “Başvuralı 1 yıl oldu ama hâlâ çağırılmadım!” şeklinde yorum yapanlar da çok olmuş...
Çok haklılar. Hep şu espriyi yapıyorum: “Ben başvursam, bana da çıkmaz. Kendi organizasyonuma kurayla giremem.” Yapacak bir şey yok kura bu. O noktada hep diyoruz, “Videolarda buluşuruz...” diye. Bazen kızıyorlar, tatlı tatlı sitem ediyorlar ama o atmosferi, evi, müzisyeni o videolarda mümkün olduğunca aktarmaya çalışıyoruz. Çünkü başka çaresi yok, bizim canımız ne? Bir konseri zor yapıyoruz, hani ayda 2 – 3 konseri yapmamız çözse, hadi onu da yapalım ama çözmeyecek. Popülariteden memnunuz ama herkes gelemiyor. Biraz da kabul etmek lazım ki o gelememe duygusundan dolayı popüler zaten.

O gelememe hâli kaliteyi de koruyor sanki?
Evet, o bir konsept yani. TV programının da, köşe yazarının da bir tarzı olur. Bu da böyle bir proje. Sitemlere üzülsek de elden bir şey gelmiyor.

Konserler İstanbul’da oluyor ama farklı kentlerden de çok talep olduğunu gördüm, nedir durum?
İstanbul’da var, Ankara’da bir defa yaptık. Önümüzdeki  aylarda İzmir, Eskişehir, Bursa olacak ve Ankara’ya tekrar gideceğiz. Eğer elimizden gelirse Adana veya Antalya’ya gitmeye çalışacağız. Sosyal medyada bazen talep topluyoruz, nerelerden takip ediliyoruz, kimler istiyor diye. Bu konserleri bile zor yapıyoruz kalkıp Anadolu’ya gitmek, müzisyenleri götürmek kolay iş değil. Zaten ilk kez duyacaklar, İstanbul dışında yapıp yapmayacağımızı çok bilmiyorlardı.

Ekibiniz kaç kişi?
Tekniklerle beraber 9 kişiyiz. 3 görüntü ekibi,  2 ses ekibi, 1 fotoğrafçımız var. 3 kişi de biz koşturanlar. Basın, sosyal medya, ev içinde şişe toplama, evi temizleme gibi işleri üstlenen 3 kişiyiz.

EV KONSERLERİNİN BAŞKA ÖRNEĞİ YOK

Sizden başka benzer projeyle uğraşanlar var mı?
Ev konserleri yapan yok. İzmir’de bir ekip yapmaya başlıyor gibi olmuştu ama bıraktılar. 1 ay kadar yaptılar zannedersem. Benzer video projeleri var tabii. Sofar’dan sonra türemeye de başladı ama ev konserleri açısından bir örneği yok.

Sofar Sounds’ın  ulaşmasını istediğiniz bir nokta var mı? Ne kadar daha devam ettirmeyi düşünüyorsunuz?
Aslında hayal bunlar, plan yaptığımız bir iş değil. Her ne kadar profesyonele evrilse de gönül işi yapıyoruz ama ne yaptığımızı anlatmak istiyoruz. Her gün mesajlar geliyor, “Yeriniz nerede? Konserinize gelmek istiyoruz.”, “Çok güzel grupsunuz, tebrikler!” diye. Bizi müzik grubu zannedenler bile var. Ne olduğumuzu daha iyi anlatabilmek isterdik tabii. Ama daha geniş kitlelere ulaşmak istiyoruz. Sosyal medyada da yazıyoruz bunu, “İşte bağımsız müzik bu sadece Karaköy, Kadıköy, Moda’daki insanlar dinlesin, hani kendi komünitemize kapalı kalsın gibi bir şey yok. Aksine Sivas, Erzincan, Antalya’daki insanlar mesaj atınca mutlu oluyoruz.” Türkiye’nin en çok bilinen birkaç müzik projesinden birisi hâline geldi Sofar Sounds. Bu kadar geniş kitlelere ulaşması bizi mutlu ediyor çünkü bağımsız müzisyen de ana akım müzik olsun, niye olmasın yani? Pop müzik değil de rock müzik de ana akım olabilir.  

Mesaj geldiği zaman mutlu olduğunuz kentlerden çok talep oluyor sanırım...
Sürekli mesaj alıyoruz. Büyük şehirler sürekli mesaj atıyor ama Anadolu’dan da çok fazla kentten mesaj geliyor. Bir de bu çok erişilebilir bir şey olduğu için “Ev konseri bu, niye burada da olmasın?” deniyor ama o kadar kolay değil. Bir eve sahne kurmak, görüntü ekibini götürmek falan... Bizi en zor durumda bırakan ise o şehrin müzisyenin müziğini dinletmek aslında. Bu işin asıl ruhu bu. Ben Sivas’ta, İzmir’de kendi müziğini yapan müzisyen bulamayıp İstanbul’daki müzisyeni oraya götürürsem bunun çok anlamı yok. Asıl kıymetli olan oranın müzisyenini bulabilmek.

ANA AKIMA GÖRE ALTERNATİF MÜZİK

Sofar Sounds için “alternatif müzik”, “bağımsız müzik” tanımlamaları da yapılıyor, katılıyor musunuz?
Hiç kimse müzik türlerini veya dönemsel olarak müzik akımlarının adını koyacak yetkide değil ya, o yüzden herkes birbirinden duyduğunu söylüyor. Ben de o yetkinlikte değilim. “Bağımsız müzik” deniyor. Bağımsız müzik ne demek? Plak şirketlerinden bağımsız olarak, kendi imkânlarınla albüm çıkarmak anlamına geliyor. Bu bir müzik tarzının adı değil ama öyle yerleşmiş ve bence öyle anılmasında da bir kötülük yok. Evet, Kral TV’nin çaldığı, geleneksel medyanın sürekli kliplerini oynattığı müzik değil bu. İnsanların evinde, yüzde yüz hissederek belki cep telefonuyla kaydettiği daha alternatif bir iş. Ana akıma göre alternatif müzik.

Röportajı bitirirken var mı eklemek istediklerin...
Evini Sofar’a açmak isteyen, müzisyen olarak Sofar’da çalmak isteyen insanlar [email protected] adresine müziğini ya da evinin fotoğraflarını atabilir. Takip etmek isteyenler için sosyal medya hesaplarımız var: facebook.com/sofaristanbultwitter.com/sofaristanbul.

ÖNCEKİ HABER

Müzik nasıl benim olmaz?

SONRAKİ HABER

İngiltere'de son dönemin en büyük nükleer silah karşıtı gösterisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...