14 Şubat 2016 04:34

Survivor’dan Beyaz Show’a: Yaşananların farkında mısınız?

Paylaş

Bekir AVCI*

Televizyon, modern mitler yaratmada eşsiz bir güce sahiptir. Bu güç ise onun “gerçekçiliği”nden gelir. Ancak “gerçekçi” bir araç olarak televizyon, amprik gerçekliğin “aslına sadık olma” tarzında değil, gerçeklik duygusu kurma anlamında bir “gerçekçilik” kurar. [1] 

Haber, televizyonda gerçekliğin temsil bulduğu neredeyse tek anlatıdır ancak, bu anlatı dahi yeterince kurgusaldır. Çünkü haber ile gerçek dünya arasındaki ilişkinin kendisi zaten bir sorun olarak belirir. Televizyonda gerçekliğin dolayımsız biçimde yansıtıldığı iddiasında olan, bir başka deyişle gerçekçilik duygusunun kurulduğu ve temsil bulduğu türlerden biri de reality showlardır.

Bir grup insanın uzak diyarlara ya da “insan dışı doğa”ya götürülerek doğayla ve birbirleriyle yarış içine sokulduğu Survivor isimli program bunlardan biridir. Survivor’daki gerçeklik iddiası, yarışmacıların ‘vahşi doğa’ koşullarında bir ‘mücadele’ verdiği yönündedir. Oysa sömürgeci bir anlayışla doğaya yönelen Survivor’daki doğa tasarımı “vahşi doğa” kurgusu üzerine bina edilir. Program bu tasarımı derinleştirerek doğayı yeniden ve yeniden kurar, izleyiciye ise lanetlenecek bir “doğa” bırakır ve bunun karşısında da modern yaşamın makul olduğunu öğütler.

Modern doğa anlayışı, her şeyden önce insan ve doğa arasına bir sınır çizer; bu sınır doğrultusunda insan kimliği “doğanın dışında” kurgulanır. Doğa, aklın dışlanan ve değersizleştirilen karşıtı olarak anlam bulurken, insanın hizmetine konulur. [2] İnsan ise onu, amaçlarının aracı olarak görür, çöplükleştirir ve nihayet doğa radikal bir dışlamaya maruz kalır. Survivor’da tasvir edilen ve izleyiciye sunulan “doğa” tam da bu yönlüdür.

Yapımcılığını Acun Ilıcalı’nın üstlendiği Survivor isimli programın ilk adı Expedition Robinson’dur ve programın çıkış yeri de İsveç’tir. Formatı daha sonra ABD satın almış ve programın adını değiştirmiştir. Program bu ilk adını ise, Daniel Defoe’nun “Robinson Crusoe” adlı romanı ile yine bu romanın bir tür taklidi olarak nitelendirilen ve Johann R. Wyss’in kaleme aldığı “İsviçreli Robinson Ailesi” romanından alır. İki romanın da hikayesi, gemi kazası sonucunda ıssız adaya düşen bir gezginin yaşam mücadelesi üzerinedir. Defoe’nun Robinson Crusoe adlı eseri, bireyciliği en arzu edilen insan niteliği olarak sunar. [3] Bu sunu, Robinson Crusoe’nun “ıssız ada” hikayesinden esinlenen ve onu referans alan Survivor için de geçerlidir.

DOĞALLAŞTIRILAN REKABET

Reality showlar yarış odaklıdır ve doğal olarak rekabet olgusunu içerir. Ancak Survivor gibi doğanın mesken edinildiği bir showda rekabet olgusu çift yönlü işlemektedir: İlkin doğa ile bir rekabet vardır, ikinci olarak da insanların (yarışmacıların) birbiriyle rekabeti söz konusudur. Survivor’da rekabet doğallaştırılır ve insanın insanla kurabileceği farklı ilişki biçimleri yadsınarak, rekabet dışı farklı ilişki biçimleri dışlanır. Program, topluluk hayatına ise sadece yararlanmak, kontrol ve kullanım ile ilgili bir takım ilişkiler dizgesi bırakır. Yani programa doğal olmayan “doğal” ilişki biçimleri yerleştirilir.

Rekabet ilişkisinin bu denli derinleştirilmesi yalnızca Survivor’a özgü değildir kuşkusuz. Bu, tüm reality showlar için geçerlidir. Yine Acun Ilıcalı’nın yapımcısı ve aynı zamanda sunucusu olduğu O Ses Türkiye, Yetenek Sizsiniz gibi yarışmalar da bunlar arasındadır.

Bir şarkı yarışması olan O Ses Türkiye’ye yönelik sanatçı Cem Adrian’ın tepkisi tam da bu “doğallaştırılan” ilişki biçiminedir. Adrian’ın programa katılanlara işaret ederek, yapımcı ile jürileri, “Siz onları sadece yarıştırıp, karşı karşıya getirip, kırıp döküp tüm sevdikleri önünde kaybettirip, incitip bununla para kazanıyorsunuz,” sözleri ile eleştirmesi bu açıdan önemlidir. 

HAKİKAT ANLATISI

Acun Ilıcalı’nın yapımcılığını yaptığı reality programlar nezdinde yapılan şey, başta da belirtildiği üzere, gerçeği yeniden kurmaktır. Peki, gerçek kurulabilir bir şey midir? 

Gösterinin esas olarak konuşmaya dayalı olduğu (Talk show) bir relity show olan Beyaz Show’a Diyarbakır’dan bir öğretmenin telefonla katılarak abluka altındaki Kürt illerinde yaşanan ölümlere, “Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Yaşananların farkında mısınız?” sözleri ile dikkat çekmesi bunun son örneğidir. 

Ayşe öğretmen, bir talk showda sözün sınırlarını aşarak, “kurulan” gerçekliği “yıkan” bir hakikati açık etmiştir. Ve bundandır ki; onun hakikat anlatısı bir infiale neden olmuş ve siyasi iktidar bundan rahatsız olmuştur. 

Son olarak belirtmek gerekir ki; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Boğaz Köprüsü’nden geçtiği sırada intihar girişiminde bulunduğu öne sürülen bir kişiyi “engellediği” yönündeki ‘film gibi’ haber ile Survivor ve Beyaz Show gibi Reality programların anlatıları birbirine dokunur ve iç içe girer. Burada öldürenin mizanseni “yaşatıyorum”dur, Survivor ve Beyaz’da ise “mutlu ediyorum” diskurudur. Ancak hakikat şudur ki; ne öldüren yaşatabilir ne de doğayı ve sözü tahakküm eden mutlu edebilir. 
İnsana ve doğaya dair kurulmak istenen bu anlatılar, hakikate yenik düşmeye mecburdur. Öyle ki; “mutluluk veren”, haberden arındırılmış kanallara rağmen hakikat kendisini bir şekilde dayatır ve dayatmaktadır da. Çünkü mutsuzluk, mutluluğun karşısına dikilmeyi arzular. Bugünkü mutsuzluğumuz bir “mutluluk” kurmacasına değil, umuda sarılmak zorundadır. Ve bu da hakikatle el ele olmak mecburiyetindedir. 

*Bu yazıda, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Gazetecilik bölümünde yazdığım “Medyada İnsan-Doğa İlişkisi: Survivor’da ‘Vahşi Doğa’ Tasviri” başlıklı yüksek lisans tezinden yararlandım. 

Yararlanılan Kaynaklar
[1] Mutlu, E. (2008). Televizyonu Anlamak. Ankara: Ayraç Kitabevi Yayınları.
[2] Plumwood, V. (2004). Feminizm ve Doğaya Hükmetmek. (B. Ertür, Çev.) İstanbul: Metis Yayınları.
[3] Watt, I. (2014). Modern Bireyciliğin Mitleri: Faust, Don Quijote, Don Juan, Robinson Crusoe. (M. Doğan, Çev.) İstanbul: Boğaziçi Ünivesitesi Yayınevi. 

ÖNCEKİ HABER

Tütün endüstrisi gözlerden kaçırılıyor mu?

SONRAKİ HABER

Yeniden vatan yapmak!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...