11 Şubat 2016 00:50

İstanbul’un sesleri bu sergide

Paylaş

Elif AVCI
İstanbul

Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED), İstanbul’un günlük yaşamın ses hafızasını tutuyor. Cem Kozar ve Işıl Ünal’ın öncülüğünde PATTU tarafından tasarlanan “Günlük Sesler: Sesi Gündelik Hayat Üzerinden Keşfetmek” adlı sergi 20 Mart’a kadar ziyaretçilere açık olacak.

Pınar Çevikayak Yelmi’nin Koç Üniversitesinde doktora çalışması olarak geliştirdiği “İstanbul’un Sesleri” adlı projeyi sergilemek istemesi üzerine oluşturulmuş. Serginin tasarım sürecini, İstanbul’un Sesleri projesini bir de Cem Kozar, Işıl Ünal ve Pınar Çevikayak Yelmi’den dinledik.

Bir yıl boyunca sokaktan ses toplamak çok yorucu değil miydi? Nasıl geçti bu bir yıl? Sokakta nelerle karşılaştınız?
Pınar Çevikayak Yelmi:
Aslında çok yorucu ama çok keyifli bir dönemdi bu bir yıl. En başından itibaren insanlardan çok güzel tepkiler aldım. Kaydetmeye başlayacağım zaman insanlara kaybolan seslerle ilgili sorular sordum ve bu insanları çok duygulandırdı. Ses biraz daha duygusal bir şey sanırım. Hepsi geçmiş anılarını hatırlayıp hüzünlendiler çünkü mesela birine bozacıdan bahsedersiniz ama bir bozacı sesi dinletirseniz eski, soğuk kış gecelerinde boza içilerek yapılan aile sohbetlerini hatırlatabilirsiniz. Sesleri kaydetmeden önce bir anket yapıp insanların algısındaki şehir seslerini belirledik ve o seslere öncelik verdik.

‘BÜYÜK BİR GÜRÜLTÜNÜN İÇİNDEYİZ’

PATTU’nun ses üzerine geliştirdiği ilk sergi bu. Nasıl gelişti? Tasarım sürecinde neler yaşandı?
Cem Kozar:
Pınar’ın fikri ilk başta bir şehir ölçeğinden bakıyordu. Bütün bir şehir ölçeğinden bir şeyleri kavramak zor olacak diye Işıl ölçeklendirmeyi teklif etti. Önce çok küçük olan insan ölçeğinden başladık. Sonra oda ölçeğine büyüyen, sonra bir sokak, bir güzergah ölçeğine dönüşen ve en son bir şehir ölçeğine doğru büyüyen bir kurgu ortaya çıktı.

Işıl Ünal: Sergiyi dört bölüm üzerinden tasarladık. Birinci bölümde ‘İnsan kendi sesini nasıl algılıyor?’ sorusundan yola çıkarak mekansal bir ses heykeli yaptık. İkinci bölümde de gün içinde maruz kaldığımız, sürekli içinde bulunduğumuz için maskelediğimiz sesler üzerine bir yerleştirme yaptık.

Ne gibi sesler bu sesler?
: Kalorifer sesinden bilgisayar sesine, termostat sesinden dışarıdan geçen uçak sesine kadar önce evin içinde, sonra iş yerinde, sonra dışarıda ama hep bir mekan etrafında duyduğumuz sesler... Bu seslerden 56 tane seçtik bu kısma yerleştirdik. Aslında ne kadar fazla ses duyuyoruz ya da duymuyoruz, ne kadar büyük bir gürültünün içindeyiz, onu göstermeye çalıştık. Sergi seslerini biz kaydettik. Pınar’ın arşivi onun projesinde ve serginin de son bölümünde kullanıldı.

Serginin 3. bölümünde biraz daha farklı bir şeyle karşılaşıyoruz. Bir oda ve bu odanın içinde akan bir hikaye var. Sesin hikayeyle ikilişkisi üzerine kurulu...
İÜ: Üçüncü bölümde yani ‘Şehirde Başka Bir Gün Daha’ adlı bölümde bir sesi hikaye üzerinden anlatabilir miyiz, Sesle bir hikaye yazılabilir mi, sorusundan çıktık. Hikayeyi Vassilis Danellis yazdı ve ses tasarımcılarımızla birlikte bu hikayenin üzerine ses tasarımı yaptık. Bu bölümde biz sesle hikaye anlatmanın ne kadar zor olduğunu gördük.

CANLI KALABİLECEK BİR SES ARŞİVİ

Bu harita ne peki? Bir de bir internet sitesi var. O sitenin amacı ne?
PÇY:
Bu projenin vermek istediği bir mesaj var. Kimliğin ve kültürün sürdürülmesini hedefleyen bir mesaj. Yani ucu açık bir proje olsun genişleyerek devam etsin istedik. Bunun için www.soundsslike.com adında bir internet sitesi kurup hem seslerin ulaşılabilir olmasına hem de isteyen herkesi bu projenin bir parçası yapmaya karar verdik. Sitenin üzerinde bir zaman çizgisi olacak. Bu sayede sitedeki en eski sesten en yeni sese kadar filtreleyebileceksiniz. ’60’lardan 2000’lere kadar sesleri sırayla dinleyebileceksiniz böylece. Canlı kalabilecek bir arşiv olarak tasarladık. Bunun duyurularına devam ediyoruz zaten. Şimdi siteyi dışarıya açtık yani insanlar dışarıdan ses yükleyebiliyor artık.

Peki herhangi bir dönüş aldınız mı? Sizinle ses paylaşan insanlar oldu mu bu duyurulardan sonra?
HK:
Evet ciddi bir dönüş aldık aslında. Elimize 30 kadar ses geldi. Dışarıdan yüklendi siteyi açtıktan sonra. Siteyi duyurmaya başladıktan sonra insanlar yavaş yavaş bize, benim elimde de ses var diye gelmeye başladı. Mesela Bursa’dan müzisyen bir arkadaş var. Elinde bizim arşivi ikiyi katlayacak kadar ses var ve Pınar’la görüştüler bizim arşive katılmayı kabul etti kısa zaman içinde onu da ekleyeceğiz.
PÇY: TRT Ses Efektörü Korkmaz Çakar da bunu duyunca bize ulaştı. Elinde bir ses arşivi varmış zaten TRT’de çalıştığı dönemden kalma. Onunla da bu sayede tanışıp, onun elindeki sesleri de kattık siteye ve arşive. Projede bir sınır, bir kısıtlama yok yani sitedeki haritaya Ankara’dan da ses yüklenebilir ya da başka bir yerden. Sadece konsept olarak şu an İstanbul üzerindeyiz yani burası aslında bir başlangıç.

ÖNCEKİ HABER

Tarihe tanıklık eden ağaçlar

SONRAKİ HABER

NATO sığınmacılarla savaşa hazırlanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...