06 Şubat 2016 06:48

Hükümetin bu yılki bütçesinin özeti-2: Halktan al, özele ver

Kamu kaynakları her fırsatta özel okullara 'teşvik' adı altında aktarılırken, kendi kaderi ile baş başa bırakılan devlet okullarında çocuklarını okutan velilerin cebinden yaptığı eğitim harcamaları her geçen yıl istikrarlı bir şekilde artıyor

Paylaş

Dr. Erkan AYDOĞANOĞLU *

Bütçe yazımızın dünkü birinci bölümünde AKP’nin iktidara geldiği 2002’de kriz döneminde hazırlanan bütçeden kamu hizmetlerine ayrılan pay yüzde 42.3 oranında iken, AKP iktidarı döneminde, başta sağlık ve eğitim olmak üzere, kamu hizmetleri alanında yaşanan yoğun ticarileştirme ve özelleştirme uygulamalarının doğal bir sonucu olarak genel kamu hizmetlerine bütçeden ayrılan pay oransal olarak yüzde 12 gerileyerek yüzde 30’a kadar düşürüldüğüne dikkat çekmiştik.
Bugün de 2016 yılı bütçesindeki kamu hizmetlerine ayrılan payı inceleyeceğiz.

EĞİTİMDEKİ RAKAM ALDATMASIN
2015 yılında 62 milyar TL olan Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi, hiçbir altyapı çalışması yapılmadan hayata geçirilen 4+4+4 düzenlemesinin de etkisiyle, 2016 yılı için 74 milyar 419 milyon TL’ye yükselmiştir. MEB bütçesinin yüzde 69’u personel giderleri, yüzde 11’i sosyal güvenlik devlet primi giderleri olmak üzere, toplamda yüzde 80’i doğrudan doğruya personel harcamaları için kullanılmaktadır.  
Eğitim bütçesi yıllar içinde rakamsal olarak artıyor gibi görünmesine karşın, eğitim yatırımlarına ayrılan payın azalıyor olması dikkat çekici. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17 iken, 2016 yılı itibariyle bu oranın yüzde 7.87’ye gerilemesi öngörülmektedir.
Kamu kaynakları her fırsatta özel okullara “teşvik” adı altında aktarılırken, kendi kaderi ile baş başa bırakılan devlet okullarında çocuklarını okutan velilerin cebinden yaptığı eğitim harcamaları her geçen yıl istikrarlı bir şekilde artmıştır.
Toplamda 17 milyonu aşkın öğrencinin olduğu Türkiye’de veliler her yıl eğitim bütçesinin yarısına yakın bir miktarda eğitim harcamasını cebinden yapmak zorunda bırakılmaktadır.

Hükümetin bu yılki bütçesinin özeti-1: Yüksek işsizlik bol vergi!


SAĞLIK CEP YAKIYOR
Sağlık Bakanlığı bütçesi ise 2013 yılından bu yana, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu olmak üzere, üç parça halinde yapılmaktadır. Buna göre Sağlık Bakanlığına 2016 bütçesinden ayrılan pay 3 milyar 384 milyon TL, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna ayrılan pay 11 milyar 605 milyon TL, Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna ayrılan pay ise 9 milyar 196 milyon TL’dir. 2015 yılında toplamda 20 milyar 214 milyon TL olan sağlık bütçesinin 2016’da 24 milyar 185 milyon TL olması öngörülmüştür.  
Sağlık bütçesinin önemli bir bölümü sağlıkta dönüşüm uygulamalarına ayrılırken, herkese eşit, ulaşılabilir ve ücretsiz sağlık hakkı yıllar içinde adım adım tasfiye edilmiştir. Özel sektörden mal ve hizmet alımlarının bu yılki sağlık bütçesi içinde belirgin bir şekilde artmış olması, halkın vergilerinin bir kez daha ilaç tekellerine ve özel sağlık kuruluşlarına aktarılacağının kanıtıdır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2002-2014 yılları arasında sadece özel hastanelerin sayısı 271’den 550’ye çıkarak, oransal olarak yüzde 102 artış göstermiştir. Sadece bu rakam bile sağlık alanında yaşanan özelleştirmeyi anlamak açısından önemlidir.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) son olarak açıkladığı 2014 Sağlık Harcamaları Araştırmasına göre, hane halkları tarafından yapılan cepten sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı, 2013 yılında yüzde 16.8 iken, 2014 yılında yüzde 17.8’e yükselmiştir. Sağlıktaki ticarileştirme ve özelleştirme politikalarına paralel olarak her geçen yıl istikrarlı bir şekilde artış gösteren cepten yapılan sağlık harcamalarının 2016 yılında yüzde 20’yi zorlaması kaçınılmaz görünmektedir.

ÇALIŞMA BAKANLIĞI ÜVEY EVLAT!
Çalışma yaşamının sorunları ve iş cinayetleri ile uzun süredir gündemde olan Çalışma Bakanlığı bütçesinin 2014’te 32.7 milyar TL olan bütçesi, 2015’te 30.6 milyar TL olurken, 2016’da daha da düşürülerek 28 milyar 431 milyon TL’ye kadar indirilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesinin üç yıldır istikrarlı bir şekilde azaltılması, 2016 yılında daha fazla iş cinayeti, daha fazla taşeron istihdamı ve sendikal hak ihlali yaşanmasına resmen davetiye çıkarmaktadır.
Türkiye’de dini devlet tekeline alan ve ilk kurulduğu yıllardan itibaren Sünni-Hanefi mezhebinin resmi temsilcisi gibi hareket eden Diyanet İşleri Başkanlığının 2015’te 5 milyar 743 milyon TL olan bütçe payı, 2016 yılı için 6 milyar 483 milyon TL’ye çıkarılarak, her yıl olduğu gibi bu yıl da çok sayıda bakanlığı geride bırakmıştır.

GÜVENLİK VE SAVAŞ BÜTÇESİ

2016 Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı, aynı zamanda, tam anlamıyla bir güvenlik ve savaş bütçesi olarak hazırlanmıştır. Türkiye’nin içeride ve dışarıda savaş ve şiddet politikalarında ısrarcı olduğu, 7 Haziran seçimleri sonrasında başlayan çatışmalı sürecin, 1 Kasım ile birlikte topyekün bir savaş stratejisine dönüştürülerek derinleştirildiği bir dönemde hazırlanan 2016 bütçesi sürecin ruhuna uygun hazırlanmış.
2016 bütçesi bir taraftan işçi ve emekçileri ağır vergi yükü altında ezmeyi hedeflerken, diğer taraftan savunma ve güvenlik harcamalarındaki belirgin artış üzerinden başta bölge illeri olmak üzere, tüm ülkede baskıcı, otoriter bir yönetim anlayışını yerleştirmeyi hedeflemektedir.
Türkiye, yıllardır yüksek savunma ve güvenlik harcamaları açısından dünyada ilk on ülke içinde yer almaktadır. Yıllardır sadece Milli Savunma Bakanlığı bütçesini esas alarak yapılan ‘Savunma bütçesi azalıyor’ söylemi halkı kandırmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Savunma ve güvenlik bütçesinde 10 milyar TL’lik artış öngörülerek, toplamda 61 milyar TL’yi bulması, 2016 bütçesinin aynı zamanda yeni bir savaş bütçesi olarak oluşturulduğunu göstermektedir.
2015’te savunma ve güvenlik bütçesi toplamda 51 milyar 883 milyon TL ile 2014’e göre 2 milyar TL’nin biraz üzerinde artarken, hükümetin 2016 yılında savaş politikalarında ısrarcı olacağını gösterircesine savunma ve güvenlik harcamalarını geçen yıla göre yüzde 17 gibi yüksek bir oranda arttırması dikkat çekicidir. Üstelik bu rakamlara cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığa bağlı örtülü ödenek olmak üzere, iç ve dış güvenliğe ilişkin bazı kalemler ve kayıtlara geçmeyen kimi harcamalar belirtilen rakamlara dahil edilmemiştir. Savunma ve güvenlik harcamalarının 2016 merkezi bütçesinin yüzde 11’ini oluşturmasının temel nedeni, AKP’nin içeride ve dışarıda izlediği güvenlik ve savaş politikalarından bağımsız ele alınamaz.  
Kaynaklarını önemli ölçüde halktan almasına rağmen tamamen sermayenin, yerli ve yabancı tekellerin çıkarlarını gözeten, çeşitli kalemlerde (içişleri, emniyet, jandarma, istihbarat vb.) savunma harcamalarına ayırdığı paydaki belirgin artış ile 2016 bütçesi doğrudan bir savaş bütçesi olarak da adlandırılabilir.

SONUÇ YERİNE
2016 Merkezi Yönetim Bütçesi, tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi, yerli ve yabancı sermayenin çıkarlarını gözeten yapısıyla, gittikçe yoksullaşan, işsizliğin, yoksulluğun ve sefaletin pençesinde yaşam mücadelesi veren emekçilere yüklenen dolaysız ve dolaylı vergilerle ön plana çıkmaktadır. Özel sektöre yönelik kaynak transferleri, sağlık ve sosyal güvenlik sisteminin adım adım tasfiye edilmesi ve kamu yatırımlarındaki azalmanın sürdürüldüğü bu bütçe ile 2002 yılından bu yana süren sermayeye dost, emekçiye düşman çizgi, daha da belirgin hale gelmiştir.
2016 bütçe tasarısı, dünya ve Türkiye ekonomisinde iç ve dış borçlarla ilgili tehlike çanlarının çalmaya başladığı, kamu istihdamının esnek ve güvencesiz bir içerikte yeniden yapılandırılmak istendiği, eğitim ve sağlık gibi temel sosyal alanlarda yaşanan ticarileştirme ve piyasalaştırma uygulamaları, vergi adaletsizliği, gelir dağılımının daha da bozulması ve bölüşüm politikalarının işçi ve emekçiler aleyhinde oluşturulmak istendiğinin ilanı niteliğindedir.

* Eğitim Sen Eğitim Uzmanı. Çalışma Ekonomisi Doktoru.

ÖNCEKİ HABER

Beyaz Show banttan yayınlandı

SONRAKİ HABER

AÜ'deki profesörlerden soruşturma açılan 121 akademisyene destek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...