05 Şubat 2016 03:57

Mardin’de sıcak haberin peşindeyiz: Yaralıların akıbeti ne olacak?

Paylaş

Ceren SÖZERİ
Mardin

Haber Nöbeti’nin ikinci günü yereldeki gazeteci arkadaşlarımızla birlikte habere çıkacaktık. Bir önceki gün ekipler belirlendi. Ben ilk gün Tigris Haber’i seçtim. Genel Yayın Yönetmeni İlyas Akengin arayıp Mardin’e haber yapmaya gideceklerini, gelmek isteyip istemediğimi sordu. Cizre’deki yaralıların akıbeti şu an en yakıcı konu, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş Mardin’e gelmiş, kabul ettim. “Sabah altıda hazır ol” dedi.

Cumhuriyet gazetesi Diyarbakır Temsilcisi ve Özgür Haber Genel Yayın Yönetmeni Mahmut Oral, Haber Nöbeti ekibinden Diken Editörü Tunca Öğreten, İlyas Akengin ve ben güneşle beraber yola çıktık. Saat 07.30’u gösterirken Selahattin Demirtaş’ın kaldığı oteldeydik. Mardin uyanmamıştı, Demirtaş da. Arap bir kahvecinin sobasında demlediği ıhlamuru içerek bekledik. Çocukluğumdan beri birinin uyanmasını bu kadar heyecanla beklediğimi hatırlamıyorum. Otelin avlusuna önce Mardin Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk geldi. Ardından Demirtaş. Bizi görür görmez daha kendimizi tanıtmadan “Nasıl gidiyor Haber Nöbeti” dedi. İlk sorumuz “ne olacak, ne yapacaksınız?”dı. “Cizre’ye gitmeye çalışacak mı, bodrum katta kalan ve üç gündür haber alınamayan yaralılar hakkında nasıl bir yol izleyecek?” en çok bunları merak ediyorduk. Sağlık Bakanlığı ile temaslarının sürdüğünü sağlık ekibinin gidebilmesi için uğraştıklarını, kendisinin ise sorun çözülene kadar orada kalacağını söyledi. Basın açıklaması öğleyin Mardin’de olacakmış. Ahmet Türk Demirtaş’ı rüyasında görmüş “Cizre’den asker çekiliyor” diyormuş Demirtaş. Güldü “Senin rüyaların çıkar, söyleyeceğim bir gün” dedi.

İzin isteyip o saate kadar Nusaybin’e gidip dönmeye karar verdik. İlk durağımız Nusaybin’de yaralıların ailelerinin basın açıklamasını ve nöbetlerini izleyeceğimiz Mitanni Kültür Merkezi. Bir başka Mardin HDP Milletvekili Ali Atalan bizi karşıladı. Geçen Salı (2 Şubat) ailelerin taziye evine ve dayanışma için gelenlere gaz bombası atılması insanları çok öfkelendirmiş. Atalan özel harekat polisi ve askerin tutumunu birbirinden ayırıyor. Ona göre müdahale eden askeri yetkililer de bu durumdan rahatsız, bunu kendilerine ifade ettiklerini ama ellerinin kollarının bağlı olduğunu söylüyor. Cizre’ye yürüyüşleri sırasında yolları kesilmiş, geçişlerine izin verilmemiş, gaz bombaları atılmış kaçmışlar. “Milletvekili olarak arabam en öndeydi, döndüğümde lastiği patlamış, üstü çizilmiş T.C harfleri kazınmıştı” diyor. Halkın dayanacak gücü kalmamış bugün yürüyüşe geçecekmiş.

Bu arada Cizre’ye gidecek gönüllü sağlık ekibinin yola çıktığını öğrendik. Onlarla Aydınlar Tesisleri’nde buluştuk. SES İstanbul Anadolu Şube Başkanı Erdal Güzel birazdan Cizre’ye yine girmeye çalışacaklarını söylerken yalnızca bodrumda kalmış, haber alınamayan yaralıların değil başka yaralıların da tedaviye ihtiyacı olduğunu, ilçede sağlık sisteminin işlemediğini, susuzluk ve hijyen sorunu nedeniyle enfeksiyon riskinin arttığını söyledi. İlçedeki insanların travma yaşadıklarını da belirten Güzel psikolojik desteğe de acilen ihtiyaç olduğunu düşünüyor. Burada insanlar Başbakan’ın “yaralı yok” açıklamasının ne anlama geldiğini de çözemiyor. SES Urfa Şubesi’nden Cevher Öztürk “Gidelim bakalım yoksa ve ortada bir manipülasyon varsa bunu duyurmak istiyoruz. Ayrıca yaralı askerlere de yardım edebiliriz, tıp etiği bunu gerektirir”diye ekliyor. Daha önce Cizre’ye girmek için durdurulmuş ve izin almaya çalışırken birden karşıdan yüksek sesle mehter marşının çalınmasına anlam veremiyor.

Onları uğurladıktan sonra Demirtaş, DBP Eş Başkanı Kamuran Yüksek ve gönüllü doktorların temsilcilerinin düzenlediği basın açıklamasını izlemek üzere Mardin’e dönüyoruz. Demirtaş tüm halkı her akşam 19.00’da barış için ses çıkarmaya çağırıyor. “Bir şey yapamıyorum diye üzülenler hiç olmazsa ses çıkarsınlar, barışın sesi olsunlar” diyor. Yüksek, içte ve dışta Kürt partilerini Cizre için ses vermeye çağırıyor. Doktorlar ise Cizre için acil bir sağlık koridoru açılmasını talep ediyorlar.Can kayıplarının önlenmesi bölgenin en acil ve en önemli konusu aslında. Bu konudaki duyarsızlık çok ciddi bir duygusal kopuşa neden oluyor. Bunun bedeli kazanılacağı düşünülen zaferlerle kıyaslanamayacak kadar ağır olacak.

Basın açıklamasının ardından haber yazmaya koyuluyoruz. Nöbette olduğumuzdan Tunca ile dirsek dirseğe oturup haberlerimizi yazıyoruz. İletişim Fakültesi’nden yeni mezun olmuş gibiyim. “Acaba hamladım mı?” Sabahtan itibaren her ortamda bana destek olan İlyas Akengin beğendiğini söylüyor. Edit işini beraber yapıyoruz. Çok yorgunum ama onların her günü böyle geçiyormuş. Birlikte çalışmak çok zevkli, keşke daha umutlu haberler yapabilsek… Tunca Öğreten ne yazdı acaba?

ÖNCEKİ HABER

Boşanmak isteyen eşini ve tüm ailesini katletti

SONRAKİ HABER

Baluken: Cizre'deki binada yangın söndürülmedi, 9 kişi yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa