02 Şubat 2016 00:22

İhtiyaç Molası'ndan 12 yıl sonra yeni albüm: Mahpusluk bu ülkenin fıtratında var

İhtiyaç Molası, 12 yıl sonra 'Kapılar' adıyla yeni bir albüm yayımladı. Muhalif vurguların, yeni ve eski şarkıların göze çarptığı albümü grubun üyelerinden Tolga Çebi ve Sinan Gürsoy anlattı.

Paylaş

Hakan GÜNGÖR
İstanbul

İhtiyaç Molası, 2004’te çıkan son albümlerinden 12 yıl sonra “Kapılar”ı yayımladı. İhtiyaç Molası, 3. albümleri olan “Kapılar”da yeni şarkılarına ve başka projeler için bestelenmiş çalışmalarına yer veriyor. Tolga Çebi, Sinan Gürsoy, Murat Güllü ve Taner Sarf’tan oluşan grubun yolculuğunu, İhtiyaç Molası’nın rock müzikteki yerini ve “Kapılar”ı Çebi ve Gürsoy’la konuştuk. Çebi ve Gürsoy, 3. albüm için uzun süre beklemek zorunda kaldıklarını ifade ederek, “Bu zaman diliminde yine konserler verdik. Hatta bu albümü de bir iki kez yaptık. Ama beğenmedik ve son olarak en baştan her şeyi tekrar yaptık” diyor.

2. albümle, 3.sü arasında 10 yılı aşkın süre olması nasıl bir müzikal farklılık yarattı?
Tolga Çebi: İkinci albüm ile üçüncü albümün besteler manasında çok da bir farkı yok. Fark, onu işleme ve sunma mantığında. Öncelikle ihtiyaç fazlası notaları kaldırıp attık. Grift düzenlemeler dahi olsa sade hissedilmesine dikkat ettik. Kayıt, çalışmalar ve okumalar eskisine oranla çok daha özenli ve kaliteli, bunların üzerinde çok durduk. Böylece daha evvel kalabalıktan ortaya  çıkmakta zorlanan ana fikirler, koltuklarına oturmuş oldular. Çeşitlemeler, versiyonlar, konturşanlar çok daha dozunda ve ölçülü. Sanırım buna da olgunluk ve tecrübe deniyor. Kendimizi daha net ifade edebildiğimiz bir albüm...
Sinan Gürsoy: Biraz da ülke düzelir mi acaba diye bekledik. Çok uzadı ve daha kötüye gitti ve artık albümü çıkartmak lazım dedik.

BU ÜLKEDE MUHALİF DURUMA DÜŞMEYECEK KİŞİ ZOR BULUNUR

Temalar, soundlar itibariyle gittikçe ‘poplaşan’ bir rock dünyasında hem müziği, hem de şarkılarındaki muhalif vurgu ile İhtiyaç Molası nasıl bir yerde duruyor?
SG:
Birbirinin kopyası müzikler ve soundlar çıkmakta daha çok. Bunların popülerleşmesi medyanın mahsulü. Televizyon kanalları, radyolar ne isterse o popüler oluyor. Bizim gibi alternatif işleri de popüler yapabilirlerdi, ama tercih etmiyorlar. Popülerlik değil mesele aslında, kalitenin düşmesi. İhtiyaç Molası her zaman duruşu net bir grup oldu. Yanlış olduğuna inandığımızı her zaman söyledik, söylemeye devam edeceğiz.

TÇ: Giderek poplaşan dünya meselesi yeni değil. Yıllardır var ve var olacak. Ona karşı ekstra bir öfkemiz yok, o dünyadan haberdarız. Bizi pek bağlamıyor. Yani İhtiyaç Molası’nın o tarafa doğru bir öykünmesi veyahut sitemi yok aslında. Yanlışlıkla biz bile kendimizi bir anda o dünyanın içinde bulabiliriz. Lakin, bu da bizim bakışımızı, tavrımızı değiştirmez. Bizce rock dünyası zaten genel itibarı ile pop dünyası ile çok da mesafeli filan değildi. Özellikle de son dönemde bu mesafe iyice kapandı, türler dahi birbirlerinin içinde kaynadılar. Hibrit oldular. Bütün bunlar müzikologların araştırma konusu. Bizim işimiz müzik üretmek. İhtiyaç Molası muhalif bir grup ya da protest bir gruptur lafını biz söylemeyiz ya da söyleyemeyiz. Bunu dinleyiciler söyleyecek. Bu ülkede yaşayıp da en azından hayatının bir evresinde muhalif duruma düşmeyecek birini zor buluruz. İhtiyaç Molası özellikle muhalefet eden bir grup değil, doğru bildiğini söyleyen, görmezden gelmeyen bir grup. Eğer bu muhalefete giriyorsa da, eyvallah. Biz doğduğumuzda durum bugünkünden daha kötü değildi, inanın. Haksızlık, adaletsizlik, dünden daha mı az? E, vaziyet böyle olunca, 15 yıl evvelden yazdığınız bir şarkı da bugünü böyle resmediyor işte; şaşılacak bir şey yok. Değişen bir şey yok.

HEPİMİZ GEREKTİĞİNDE ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMALIYIZ

“Of” şarkısı nasıl doğdu? Tutuklu gazetecilerin gündemde olduğu bir süreçte bir hapishane şarkısının çağrışımları da farklı oluyor.
TÇ:
“Of” şarkısı Orhan Kemal’in “Tersine Dünya” adlı oyunu için benim bestelediğim bir şarkı. Sözler de Sevgili Turgay Kantürk ve Emrah Eren’e ait. Yani bir tiyatro müziğiydi aslında. İhtiyaç Molası bu şarkıyı uyarladı. Mahpusluk bizim ülkenin fıtratında var, sanırım. Gazeteciler, akademisyenler, devlet büyüklerini eleştirenler, düşünenler vesairenin ikinci evi olmuş mahpus. Ezilmeyen kesimin kalmadığı bir ülkede yeterince mahpus türkümüz de yok. Yenilerini eklemek gerek. Velhasıl, bu müzik de 15 sene evvelinin. Ama ne de güzel uydu bugüne değil mi?

Kapasite şarkısında “devlet, rüşvet, kapasite” ifadeleri yer alıyor. “Yok mu hiç alternatif/ Bulunmuyor alternatif” deniyor. Hakikaten alternatif yok mu, durum ve “kapasite” umutsuzluğa mı işaret ediyor?
TÇ:
Hem bir umutsuzluk, hem de umut arama gibi. Şöyle düşünün, bugünkü hükümet ilk başa geldiğinde “Adamlar hiç değilse çalışıyorlar, haram yemiyorlar, çalmıyorlar. Müslüman, gayrimüslim ayrımı yapmıyorlar” gibi referanslarla oy topladılar ve halk onlara güvendi. E ne oldu bugün? O güveni boşa çıkardılar ve her gün üzerine yeni bir tüy dikiyorlar. Eskilerden ne farkları kaldı? Kalmadı. Yine de bu aranılan alternatifin bir köşesinde olabileceğimizi varsaymak da faydalı diye düşünüyoruz. Bizce hepimiz, gerektiğinde elini taşın altına koyacak potansiyel alternatifler olabiliriz.

PESİMİST DEĞİLİZ AMA POLYANNA’YA ROL DE VERMEDİK

“Cenneti gördüm diye sandığın anda/ Kapılar kapandı bir anda.” Müzikal olarak değilse bile sözler olarak biraz karamsar bir albüm mü Kapılar?
TÇ:
Karamsar olduğu kadar aydınlık yerleri de var, diğer şarkıları da kattığımızda... Karamsarlık insan ruhunda var. Biz albümde karamsarlıktan daha aktif bir başka yapı olduğunu düşünüyoruz. Oturup ellerini başına koymuş bir karamsarlıktan ziyade insanı biraz daha iten, hareket ettirmeye çalışan, zihnini çalıştır diyen bir ikaza benziyor. Pesimist bir albüm değil bence. Ama albümde Polyanna’ya rol vermedik, haliyle.

Bundan sonra İhtiyaç Molası’nın nasıl bir yol haritası var? Örneğin bir sonraki albüm için dinleyicilerin yine bu kadar beklemesi gündeme gelebilir mi?
TÇ:
İhtiyaç Molası’nı bundan sonra sık göreceksiniz. Daha fazla konser vereceğiz. Yeni albüme başlamak için sabırsızlanıyoruz. Bir, maksimum iki sene içerisinde yapacağız inşallah. Yeni yollara çıkmak, maceraya girmek istiyoruz.

ETNİK TINILAR MÜZİĞİMİZDE HEP OLACAK

Özellikle “Eflatun” alaturka tınıları barındırıyor. Alaturka müzikle İhtiyaç Molası’nın nasıl bir teması var?
TÇ:
Daha dün akşam rakı masasında sanat müziği söylüyorduk. İhtiyaç Molası’nda herkes Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Musikisi sever. Sanat musikisinden de en çok Murat (Güllü) anlar ve söyler. Şöyle söyleyeyim: Çocukken annem ve babamla gittiğimiz misafirlikte ben keman çalardım, masadaki beyaz saçlı amcaya çaldığı şarkılarda eşlik etmeye çalışırdım. O amca Teoman Alpay idi. Bu coğrafyanın bize en güzel mirasları bu melodiler, ritimler, tınılar... İhtiyaç Molası’nın müziğinde etnik ögeler hep vardı. Muhtemelen hep de var olacak. Biz kendi müziğimizin içinde o tınıların, o yapıların dozlarıyla alakadarız..

‘KONSER MEKANLARI BARLARA İNDİRGENDİ’

Konserler esnasında nasıl gözlemleriniz var? Türkiye’de konsere giden kitleler, müzik dinleyicileri 10 yılda nasıl bir değişim gösterdi?
SG:
Son 10 yılda konserlere giden seyirci sayısı çok azaldı. Konser mekanları barlara indirgendi. Bar işletmecileri de popüler işlerin peşine gidiyorlar haklı olarak. Alternatif müzikler de popülaritesi yok ise çalacak mekan bulamıyorlar. Bizim seyircimiz ise biliyor ki müzik dinlemeye gidiyor. İhtiyaç Molası konserleri için dinleyicilerde çok değişiklik olacağını düşünmüyoruz.

ÖNCEKİ HABER

‘Biz neden genç yıldızlar bulamıyoruz?’

SONRAKİ HABER

Afganistan Dayanışma Partisi MK Üyesi Ghaffar: Tüm işgalciler Afganistan’ı terk etsin!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...