29 Ocak 2016 00:13

‘Dinmeyen’e, Mesut Mak’a’

Paylaş

Adil Ümit TÜZEN
Tarım Orkam-Sen İzmir Şube Başkanı

Beyaz sayfalarımıza kan değdiği günden beri “Seni anlatabilmek seni” diye haykırıyorum herkese ve her şeye. Sokağa ve kavgaya sevdalı  hayatlarımızın en kuytu anlarından birinde tanımıştım oysa ben seni. “Ey her şey bitti diyenler”e inat yeniden yaratıp, tamamlayacaktık o yarım kalmış şarkıları. Şarkı dedim de seninle en çok Dersim’de bir ilkbahar günü Metin-Kemal Kahraman’dan Xece’yi dinleme hayalim vardı benim. Sen Zazaca söyleyecek ben Türkçe anlayacaktım. O şahane gülen gözlerin yerinden fırlayacak gibi olurdu doğduğun toprakları anlatırken; herkes severdi de, sen başka sever, başka yaşardın “oralar”ı. Ben geleceğim ama,  Munzur’un sert sularına dalıp en sevdiğin türküleri söyleyeceğim; sana söz.
Dile ne kadar kolay olsa da ruha o denli zor işte; seni tanıyalı sadece beş sene olmuş daha. Sendikamızın genel kurul telaşı ve heyecanı içindeydik hatırladın mı? Aynı mahallenin başka sokaklarında mücadele eden çocukları olarak girdiğimiz o seçim sabahı ne coşkuluydun sen her zamanki gibi. Hiç tanımadığın bir iş kolunun en zor mecrasında göreve atılman karşısındaydı, ilk kez “eyvallah be abi” deyişim sana.
Sonra biz hep gittik Ankaralara. Kavuşma mevsimimizi pek atlatmaz Ankara. Bu sefer yükümüz ağırdı, vicdani görev, heyulanın içinde taşınan ilk günkü umutlar. Hani hep koştuk ama bu sefer Ankara hakikaten bizi çağırıyor “ekmeğe, aşka ve ömre”. Çünkü biliriz barış olmadan ne ekmek, ne de aşk..
Ekim’in 9’u. İzmir nasıl güzel. Yarına, yarınlara dair inançla yola düşüyoruz;  gece leylak ve tomurcuk kokuyor. Sen düğüne gider gibisin; sarılıyoruz. Öyle kalabalığız ki sımsıkı sarılıyoruz mutluluktan. Sonra yollar işte, seni yine uyku tutmaması, Afyon’un ayazı, tuzlu ezo gelin çorbaları, molalarda çektiğimiz halaylar. “Bu meydan kanlı meydan, ok fırladı çıktı yaydan.”
Ankara hep gri, soğuk. Bir kere bile  güneşini göstermiyor bize. İnat mı ediyor, sistemden mi yana çözemedik hâlâ! Neyse yürüyoruz, gözlerimizi kapasalar oradan Sıhhiye’yi bulacak kadar ezberimiz olan o yolu. Sonrasında büyüteceğiz rüyaları Atatürk Bulvarı’nda.
10 Ekim. Umudu ve vicdanı büyüten gül yüzlü çocuklar birikmiş Ankara’ya. Nasıl güzel bir kalabalık. Umduğumuzdan daha çok olmamız sevindiriyor bizi hatırlıyor musun? Yürüyoruz seninle, yürüyoruz. Özlemlerimiz, düşlerimiz, inancımız, umudumuz cebimizde yürüyoruz. Halay çeken çocuklarımıza gülüyoruz, kuru bir gevreği paylaşıp, gazete satan çocuklarımıza gülüyoruz, uzak ellerden gelen yoldaşlarımızla hasret giderirken gülüyoruz.. En çok da “Ne çok özlemişiz gökyüzüne kansız bakmayı” pankartını seviyoruz seninle. Yürüyoruz.
Sonrası mı abi? Bilme; daha iyi..
Kabus dolu zamanlar ömrümden uzak olmadı diyemem. Bu coğrafyanın sokaklarında saklambaç oynayan kuşaklarım gibi işte. Darbeye doğmak, silahların ve diktatörlerin gölgesinde büyümeye çalışmak, bitmeyen kirli savaş, toprağa düşen binlerce can, faili meçhuller, faili belliler, deprem, yoksulluk..
Tüm bunların içerisinde bize dayatılan elbette korku, güvensizlik ve bencillik olacaktı; oluyor. Oysa reddediyorum haziranı yaşamış ve yaşatmış olan bu toprağın diğer çocukları gibi. Aşkımızı, umudumuzu, inancımızı, barışımızı ve dayanışmayla var ettiğimiz kardeşliğimizi teslim etmeyeceğiz. Çünkü biz “Başka çocuklar için endişe duyan çocuklarız.”
Hayata filiz veren ve sürekliliğini sağlayan kadroların bedel ödemeleri sürüyor, sürecek. Bu toprakların kapkara yıllarında, ses çıkmayan alanlarında, baskı ve zulmün hükümdarlığına karşı koyan, onurundan asla şüphe duymayacağım yoldaşlarım, kardeşlerim var benim.
“Mevsim dönüp de yeniden yeşermeye başlayınca rüzgar
çıplaklığında o atın yine onlar koşacaklar
* çocuklar
* yapraklar
* şarabi eşkıyalar
onlar da olmasa benim gayrı kimim var”
Ruhumuzu çaldılar, umudumuzu teslim etmeyeceğiz. Bugün seni ve senin gibi güzel onlarca arkadaşımızı kaybedeli 100 günden fazla oldu. Yarın da doğum günün. Kutlu olsun. İyi ki geçtin bu dünyadan. Düşlerin mirastır bize.
Denizlerimiz büyüyecek; sen rahat uyu. Ant olsun adını yaşatacağız.

ÖNCEKİ HABER

Stajda ölmek istemiyoruz

SONRAKİ HABER

Kıdem tazminatının gasbı yıkımdır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...