30 Kasım 2015 00:54

Beş dağın ortasında, mineral suların bağrında: Pyatigorsk

Paylaş

Okay DEPREM

Kuzey Kafkasya’da Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nden hemen sonra kuzeybatıda Stravropol Eyaleti yer alıyor. Buranın en büyük kenti, aynı zamanda vilayetin de başkenti olan aynı adlı kentten sonra ikinci en önemli yerleşim birimi Pyatigorsk. Çerkessk’in hafif güney batısında yer alan şehre 1.5 - 2 saat içerisinde varılıyor. İsmini Türkçe Beştau kelimesinden alan (Eski Türkçe’de dağ: Tau) şehir, Türkiye’den de bir süredir tarifeli uçak seferlerinin düzenlendiği Mineralnıye Vodı (Mineral Sular) kentine ise yalnızca 20 km. mesafede konumlu. 1780 yılında askeri kale olarak kurulup aradan yarım asır geçtikten sonra şehir statüsü elden eden Pyatigorsk’un nüfusu 150.000 gibi ideal bir sayıya yakın. Güney ve güneydoğuda kalan Kafkas cumhuriyetlerinin halklarının önemli bir bölümü tarafından gerçek ve özgün bir Kafkasya yöresi kabul edilmez. 

Bunun nedeni elbette ve mantıken coğrafi olamayacağına göre geriye etnolojik ve sosyo-kültürel sebepler kalıyor. Çünkü şehir nüfusunun yüzde 70’inden fazlası Kozak Rusu. 19. Yüzyıl’dan itibaren ve 20. Yüzyıl’da da devam edecek şekilde Kuban, Stravropol ve Don bölgeleri ile Rus İmparatorluğu’nun uzak diyarlarından buraya gelen veya yerleştirilen Kozaklar ve Ruslar; modern bir şehir olarak “Beş Dağlar”ı sıfırdan, yoktan var edip, yeşertmişlerdi. Öte yandan, demografik olarak ikinci şaşırtıcı istatistik ise; bugün ezici çoğunluk durumunda olan Slavlardan sonra ikinci sırada Ermenilerin geliyor olması. Tarihsel olarak anayurtları Anadolu ve Güney Kafkasya haricinde Ermeni halkının Kuzey Kafkasya ile uzaktan yakından bir ilgisinin olmamasına karşın, bunun çok bariz iki temel nedeni bulunuyor. 

Birincisi Ermenistan SSC’yi 1988 yılında sarsan Spitak Depremi sonrasında, evlerinden barklarından olan on binlerce insan birliğin yakın cumhuriyetlerine dağıtılmışlardı. Bunların başında da Stravropol ve Krasnodar eyaletleri geliyordu. Ermeniler açısından sübjektif nedene gelecek olursak: Adı geçen iki il ve Gürcistan dışındaki Kafkasya cumhuriyetleri ve bölgelerinin hemen hemen hepsinde de Müslüman halk çoğunluğu teşkil ettiğinden, SSCB dağıtıldıktan sonra Rusya ve Ukrayna’nın binlerce km. ötede bulunan pek çok yerleşim noktasına iş-güç maksatlı göç eden Ermeniler, hemen kuzeydeki komşu Müslüman cumhuriyetlere yerleşmekten özellikle kaçınmışlardı. Bundan dolayı eskiden beri Adıge, Çerkez, Karaçay Balkar, Kabarday, İnguş, Çeçen ve Dağıstan topraklarında Ermeni nüfus yok denecek kadar azdır. Günümüzde Pyatigorsk’un ikinci büyük etnik grubu Ermeniler, nüfusun yüzde 13’den fazlasını oluştururken diğer azınlıklar ise yok denecek kadar az. 

19. YÜZYILDAN BERİ BİR KAPLICA MERKEZİ

Pyatigorsk; ufak nüfusuna rağmen, bahçeli müstakil evlerin çokluğundan, onların aralarındaki büyük bahçelerin, ayrıca park ve koru alanlarının büyüklüğünden ötürü çok geniş bir alana yayılmış durumda. Kent merkezi, “Beştau”ya adını veren beş dağdan biri olan Maşuk Dağı’nın etrafına, özellikle de bir cephesine yayılmış. Kafkasların zirvesi Elbruz’dan gelen dağ sularının yer altındaki termal volkanik sularla karışması sonucu oluşan muazzam çeşitlilikte ve dillere destan şifada mineral su kaynaklarına, adeta ormanımsı yeşil bir örtüye ve yazları sub-tropikal iklime sahip olma avantajları da eklenince “beş dağların kenti” değil sadece Sovyetler Birliği döneminde, henüz Çarlık Rusya’sının son zamanlarından itibaren tüm ülke için kaplıca, tedavi ve dinlenme-rekreasyon şehri kimliği kazanmaya başlamış.  

LERMONTOV İLE ÖZDEŞLEŞEN PYATİGORSK KENTLE ÖZDEŞLEŞEN BİR BÜYÜK ŞAİR

Puşkin ve Tolstoy bir tarafa, kentle neredeyse özdeş ilk akla gelen Rus karakter tartışmasız büyük şair Mihail Yuryeviç Lermontov’dur. 27 yaşında ölümüyle sonuçlanan düellonun geçtiği yer Pyatigorsk’tan başkası değildir. O zamana değin birkaç defa buraya sürgüne gönderilmesi neticesinde yakından tanıma imkanı bulduğu şehre ve genel olarak Kafkasya’ya derinden bir aşkla bağlanacaktır ünlü yazar. Kurtarıcı Katedrali’nin karşısında, sadece onun hatırasına adanmış mini şehir parkının orta yerinde, onu oturup Büyük Kafkas Dağları’na bakarken düşüncelere dalıp gitmiş bir halde ölümsüzleştiren heykeli karşımda duruyor şimdi. Yüksek beyaz taştan kaidesinin üzerine ise metalden bir lir yerleştirilmiş ilginç bir şekilde. Gogol Sokağı’nı tırmandığımda şehrin panoramik olarak seyredilebildiği geniş açık bir terasa ulaşıyorum. Tam bu noktada konumu itibariyle en görkemli Lenin heykellerinden birisi karşıma çıkıyor. İleride aşağıya doğru yüzlerce metre kademe kademe uzanan merdivenlerin sonunda bulunan kent sovyetini selamlıyor. Hemen sağında ise SSCB devrinin yabancı turistlere dönük olarak yapılandırılan “Intourist Oteli” gözüme çarpıyor. Otelin ismi halen aynen bırakılırken, şehir konseyi binasının en üstünde yer alan pirinç tabeladaki “Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşiniz” sloganına da dokunulmamış. Aşağıda Anayurt Savaşı’nın 70. Yıldönümü anısına hazırlanmış bir açık hava sergisinde bu senenin favori sloganlarından birisi gözüme ilişiyor: “Hatırlıyoruz ve gururlanıyoruz!”. Karşısında, “Şehrin Onurlu Vatandaşları” başlığının yazılı olduğu mermer blokların üzerinde, nispeten kısa süreli Alman-Nazi işgali altında kalan Pyatigorsk’un verdiği yüzlerce, binlerce şehidin adları yazılı. 

LEV NİKOLAYEVİÇ TOLSTOY

ÜcretiTürk parası sadece 60-70 kuruş bir meblağa tekabül eden 4 No’lu tramvaya binip meşhur Kirov (Sergey) Caddesi’nin başına doğru gidiyorum. İşte bu noktadan itibaren sanki bir açık hava müzesini andıran Pyatigorsk’un tarihi kent çekirdeği başlıyor. Ortalıktaki turistlerin çok mühim bir oranının Ruslar olduğu fark ediliyor. Rusya’daki iktisadi krizin tesiriyle, yerli turizminin genel olarak arttığı ve bunun kente de yansıdığı hissediliyor. İlk olarak, tek katlı tarihi bir evin üstündeki yazıdan 1863 yılında ünlü Rus besteci Balakirev’in burada yaşadığını öğreniyorum. Buradan başlayarak merkezi, 1000 küsur rakımlı Maşuk’un eteklerinde yavaş yavaş yükselerek arşınlıyorum. Az ileride Kafkaslar için çok tanıdık hatta efsanevi bir ismin büstü karşıya çıkıyor. Lev Nikolayeviç Tolstoy. Puşkin ve Lermontov ile birlikte Rus edebiyatının en büyük temsilcilerinden birisi olarak Kafkaslara en derinden merak, ilgi ve sevgiyle bağlı oluşundan dolayı nesiller boyunca olduğu gibi bugün de Kafkas halklarının kalbinde çok müstesna bir yere sahip. Buradaki parkta sıra dışı bir çiçek düzenlemesine tanık oluyorum. Her gün, o günün tarihi çiçekler vasıtasıyla oluşturuluyor.  

ÖNCEKİ HABER

Sanat tarihinden iki farklı alan okuması Pera’da

SONRAKİ HABER

Türkiye’nin saldırgan tavrının sonuçları

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...