27 Kasım 2015 00:50

Yöntemi eski, yolu açık: Temizlik İşleri

Taşra Kabare’nin ilk oyunu 'Temizlik İşleri' yanlış anlamalardan doğan karmaşanın üzerine kurulmuş bir oyun. Cemal Toktaş’ın yazdığı, Ali Altuğ’un yönettiği oyunda, bir temizlik işçisinin işlemediği bir cinayetten yakasını kurtarmaya çalışması anlatılıyor.

Paylaş

Hakan GÜNGÖR
İstanbul

Nergis Öztürk ve Cemal Toktaş’ın kurduğu “Taşra Kabare”nin ilk oyunu “Temizlik İşleri” yanlış anlamaların, bir türlü durumu açıklayamama hallerinin ve karmaşanın hüküm sürdüğü bir metne sahip. Cemal Toktaş’ın yazdığı, Ali Altuğ’un yönettiği oyunda Toktaş’ın yanı sıra Orhan Bıyıklı, Cemal Toktaş, Nergis Öztürk, Genco Özak, Yeliz Kuvancı ve Serpil Göral rol alıyor.

Çok ünlü birinin evinde kaza sonucu bir kadın apartman boşluğuna düşer ve ölür. Ev sahibi, evin temizlik işleriyle ilgilenen yardımcısına bu işi temizlemesini, yoksa kadını öldürdüğü suçlamasıyla polise gideceğini söyler. Hiçbir suçu olmayan temizlikçi, çaresizce kadının cesedinden kurtulmaya çalışırken karısı ve karısının kardeşi çalıştığı eve gelir. Çok geçmeden iş büyür ve evde tam anlamıyla bir kargaşa ortamı doğar. Temizlikçi, bir yandan cinayetle, bir yandan karısını aldatmakla, öte yandan da başkalarını zorla çalıştırmakla itham edilir. Olaylar öyle bir hal alır ki, temizlikçi kimseye derdini, suçsuzluğunu, olayın nasıl meydana geldiğini anlatamaz hale gelir.

KARMAŞADAN DOĞAN KOMEDİ

“Temizlik İşleri” bir durum komedisi. Oyunun hemen başında meydana gelen karmaşa içinden çıkılamaz bir hale geliyor. O andan itibaren şimdi ne olacak sorusu üzerinden bir telaşe hali başlıyor. Böylesi metinlerde oyuncular için de maharetlerini daha iyi sergileme konusunda bir alan açılmış oluyor. Nergis Öztürk’ün canlandırdığı karakterin inandırıcılığı, ayrıksılığı, mahalle kültürünün halen sürdüğü yerlerden hatırda kalan tanıdıklığı etkileyici. Onur Dikmen, kayınbirader rolünde öne çıkıyor. Seyircinin oyuna ısınması aslında tam da Dikmen’in sahneye çıkması ile belirginleşiyor. Dikmen’in performansı ile zaman zaman rol çaldığı da söylenebilir. Oyunda öne çıkan bir diğer isim de Yeliz Kuvancı. Temizlikçinin eşini oynayan Kuvancı, telaşlı, iletişim kurması zor, heyecanlı bir Anadolu kadını rolü ile dikkat çekiyor. Oyun zamanla daha da oturdukça, Kuvancı’nın performansı da belirginleşecek gibi görünüyor.

BİLİNDİK TEMA, DÜŞMEYEN RİTİM

Yönetmen Ali Altuğ, oyunun sahne tasarımını üstlenen Taciser Sevinç ve ışık tasarımı yapan Kemal Yiğitcan belki de bir “karmaşa komedisi”nden beklenmeyecek ölçüde sürprize gebe bir reji, dekor ve ışık ortaya koymuş. Bir tablonun ardından yansıyan suret, izleyiciler için oyun adına akılda kalıcı bir an oluyor. Dekor, karakterin sıkışıp kalmışlığının, ışık zaman zaman adeta bir sorguya çekilişinin altını çiziyor.
“Temizlik İşleri” çok iddialı olmayan, güçlü mesaj taşımayan bir güldürü. Keyifli bir oyun olmasının yanı sıra, zamanla oturacak ve daha güçlü hale gelecektir kuşkusuz. “Bir türlü derdini anlatamayan adam” özelinde düşünüldüğünde, bilindik bir tema, çok da riske girilmeden sahneye taşınmış gibi görünüyor ve seyirciye gayet neşeli, ritmi düşmeyen bir oyun vadediyor. Oyun zamanla, Cemal Toktaş da yeni metinlerle, yoluna sağlam adımlarla devam edecektir. İlk oyununu sahneleyen Taşra Kabare’nin yöntemleri eski ancak yolu açık.

SÜT KARDEŞLER VE KARAGÖZ ESİNTİSİ

Oyunda, geleneksel tiyatromuzda da, Yeşilçam komedilerinde de sıklıkla karşılaşılan mefhumlar sıklıkla kullanılıyor. Yanlış anlaşılma, bir türlü derdini anlatamama, her söylediği başına daha büyük bir dert açma üzerine sürüp giden tek perdelik oyun, diyalogları itibariyle Şabanoğlu Şaban’ı, Süt Kardeşleri, hatta Karagöz’ü andırır cinsten. Oyunu yazan Toktaş, geleneksel metinlere öykünerek yazdığı metinde doğallıkla abartıyı aynı sahnede birleştiriyor. Oyundaki kimi tiplemeler abartılı jest ve mimikleriyle bir ortaoyunu havası veriyor. Seyirci artık kültürel kodlarına işlemiş temalarla karşılaşınca oyuna kolayca adapte oluyor. Bu neşeli metne duyduğu sıcaklıkla bir perdelik komediden epey gülerek ayrılmış oluyor. Ama burada zaten artık tüketilmiş bir espri anlayışına zaman zaman tevessül edildiği de gözden kaçmıyor: “Tamam efendim”, “Bana efendim deme”, “Peki efendim”, “Efendim deme diyorum”, “Haklısınız efendim…”

ÖNCEKİ HABER

Yaşasın yaratıcı drama

SONRAKİ HABER

‘Annelerin zılgıtlarıyla kazandık’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa