Fransa’da OHAL işçilere karşı kullanılıyor

Stéphane HUGUES 
Alex LANTİER

Fransız İşveren Federasyonları 13 Kasım’da Paris’te yaşanan terör saldırıları sonrası uygulamaya konan olağanüstü hal (OHAL) tarafından verilen yetkilerini, işçileri izleme, baskı altında tutma ve işçi sınıfına sert bir uyarı teşkil etmesi için kullanılması çağrısında bulundu. Fransa’da hükümet sözde İslamcı terör örgütlerine karşı mücadele amacında olduğunu söylerken, aslında direkt olarak işçi sınıfını hedefliyor.  

‘ŞÜPHELİ DAVRANIŞI OLAN İŞÇİYİ BULALIM’

Medef ( Fransız İşverenler Federasyonu)  başkan vekili, Geoffrey Roux de Bézieux, şüpheli fikirleri ya da davranışları olan işçileri ortaya çıkarmak için işletme sahipleri ve istihbarat servisleri arasında yakın koordinasyon kurulması teklifinde bulundu. 

“Eğer birilerinin radikal davranışları varsa, CEO’nun görevi, her vatandaşın olduğu gibi, bu davranışı polise bildirmektir… Biz üyemiz olan şirketlere işyerlerindeki radikalist aşırılıklar konusunda tetikte olmalarını önerdik,”  dedi. Bu sözler, olağanüstü hal tarafından getirilen olağanüstü gözetim önlemlerinin ve baskıcı güçlerin işçi sınıfına karşı doğrudan bir tehdit olduğunu vurgulamaktadır.    

SÖZDE TERÖRE KARŞI MÜCADELE

Sosyalist Parti (PS) yönetiminin kemer sıkma politikalarına karşı yükselen toplumsal öfke karşısında korkan işverenler, Air France işçileri ve kitlesel işten atma hazırlıkları yapan yöneticiler ve sendika patronları arasındaki son çatışmada dehşete düşmüşlerdi. Fransa genelinde işçiler şirket politikalarını kınayan ve iki üst düzey yöneticinin gömleğini parçalayan çalışanları desteklediler. Egemen sınıf böyle bir işçi sınıfı muhalefeti karşısında, Fransa’da şu anda yapım aşamasında olan, teröre karşı sözde mücadele örtüsü altında, polis devletini kullanmayı amaçlıyor. 

De Bézieux, patronların işyerlerinde, kadınlarda başörtüsü giyme yasağı gibi, islamofobik önlemleri uygulayabileceğini belirtti. De Bézieux, “ Bizler hala saldırıların şokundayız ve bu konu hakkında kesin bir şeyler söylemek hala olanaksız, ancak bu her durumda tartışılması gereken bir konu.” Şeklinde konuşmuştu.

İŞÇİLERİ POLİSE İHBAR ETME YETKİSİ

İşverenlere etkin bir şekilde çalışanlarının ibadetlerini yerine getirmelerine engel olma izni veren böyle bir karar, işçilerin inanç özgürlüğüne karşı yasaklayıcı ve ırkçı bir saldırı teşkil edebilir. Aslına bakılırsa ancak Fransız iş dünyasının yüksek rütbeli bir temsilcisi temel demokratik haklarla bağdaşmayan, toplumsal gerilimi arttıran böylesine bir yasağı önerebilirdi.   Bununla birlikte olağanüstü hal, şirketinde başörtüsünü yasaklayan her patrona bu kararı eleştiren işçileri de polise ihbar etme yetkisi tanıyor. 
PS’ ye göre kişi davranışları güvenlik ve asayiş için problem teşkil eder nitelikte olduğu sürece polis, “Anayasa da olağanüstü hal tasarısında olduğu üzere, işçiyi gözaltına alabilir, evini arayıp içindekilere el koyabilir ve onu ev hapsine mahkum edebilir- kişi terörizm karşıtı olsa bile.

İŞÇİ SINIFI TEHDİT ALTINDA

Dahası, PS tarafından hazırlanan polis devleti önlemlerinin hedefinde yalnızca İslam inancından olan çalışanların bulunduğuna inanmak tehlikeli ve yanlış olabilir. Tüm işçi sınıfı PS’ nin Fransa’ya dayattığı kalıcı olağanüstü hal tarafından tehdit edilmektedir.

PS tarafından önerilen anayasal reform terörizme veya İslam’a yönelik hiçbir göndermede bulunmuyor. Yasa, güvenlik güçlerine huzuru bozduğu düşünülen işçilerin bastırılması için muazzam bir güç veriyor. Hatta bir yorum; bir işçinin, polisin kamu düzenine aykırı olduğu için karşı çıktığı bir eylemi desteklemesi veya hoş karşılaması - illegal bir grevde bulunması, Filistin yanlısı bir eyleme katılması- onun gözaltına veya ev hapsine alınmasını haklı göstermek için yeterli olabilmesini içeriyor.  

BURJUVAZİYE KARŞI MUHALEFET ETMEK

Başbakan Valls’ın hesaba katmadığı bir diğer nokta da süresi belirlenmemiş olan Fransa’nın temel işçi kontratları (CDI). İstihdam edilen Fransız çalışanların çoğunun tabi olduğu ve işten çıkarmalara karşı, karşılaştırıldığında çoğu Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinden güçlü bir koruma sağlayan CDI, şuanda patronların hedefinde. Egemen sınıf CDI’ya saldırarak küresel ekonomik iklimin evrimi doğrultusunda kitlesel işten atma koşullarını yaratmak istiyor. 

Hewlett-Packard France CEO’su Gerald Karsenti bu hafta, “CDI’ ın yapısı artık ekonomimizin ihtiyaçlarıyla uyumlu değil.” şeklinde ifadelerde bulundu.

Hizmet Uzmanları Grubu (GPS) ; işçilerin işten atılmalarının zor olduğu bir yerde iş sözleşmelerinin yenilenmesinin, istihdam yaratılmasının teşvik edilmesi açısından oldukça önemli olduğunu bildirdi. 
GPS başkanı, Accenture danışmanlık şirketinden Christian Nibourel ; “Bir kişi tüm hayatı boyunca aynı şirkette çalışabilir mi? Açık olarak hayır!” dedi.  

İşçilerin temel sosyal haklarını muhafaza etmeleri,  her türlü gösteriyi ve bir araya gelişi yasaklayan olağanüstü hal durumuna ve işçi sınıfına karşı bu gerici saldırıyı hazırlayan Burjuvaziye karşı muhalefet etmelerini gerekli kılıyor. 

HOLLANDE’IN OHAL HEDEFLERİ

Sosyalist Parti şuanda özellikle kendisine işçi sınıfı muhalefetini bastıracak araçları vermek konusunda endişeli. Çünkü işçilerin sosyal haklarına derin saldırıları hazırlamak için patronlar ve sendikal bürokrasi ile yakın çalışıyor olması muazzam bir toplumsal öfkeyi ortaya çıkarabilir, Hollande, ne kadar süreceği belli olmayan olağanüstü hal durumunda Fransa’yı yönetmeyi önererek, polisin şiddet kullanmasına izin verip bu muhalefet ve öfkeyi bastırmak istiyor. Zaten, Kasım ayı başında, başbakan Manuel Valls sendikalar ve şirket yönetimleri arasında varılan şirket düzeyindeki anlaşmaların İş Kanunu’na, yaklaşmakta olan reform ile tabi olacağını duyurdu. PS kemer sıkma politikalarının işçilerin yaşam standartlarını sarstığı üç yıldan sonra, hükümet yeniden şirketlere İş Kanunu’nun içeriğini göz ardı edebilecekleri koşullar yaratmak istiyor. 

VVsvvs’den çeviren: 
Tayfun Özgür Yurdadön