16 Kasım 2015 00:53

Birlik olup mücadele etmezsek değiştiremeyiz

Paylaş

Çelik-İş Üyesi Bir İşçi
Kayseri

Merhaba evrensel okurları sizlerle seçim sonrası fabrikamda partilerin vaatleriyle ilgili biz işçilerin neler tartıştığını aktarmak istedim.
7 Haziran seçimlerinden sonra muhalefet partilerinin, asgari ücret vaatlerinin, işçilere göstermiş olduğu tartışmalar bu kadar hareketli değildi. Ortada kurulamayan koalisyon vardı ve işçiler bu ortamda fazlaca bu konuyu konuşmuyordu, çünkü kaotik bir ortam doğuruyordu.
O günkü meşru olmayan iktidarın savaş politikalarının sonucu olarak Suruç, Diyarbakır ve Ankara katliamlarıyla yaymak istediği korku ve sindirme politikalarıyla birlikte emekçilerin büyük çoğunluğunu 1 Kasım’da kendine oy vermeye yönlendirdi ve tek başına iktidar oldu. Bizde muhalefet partileri gibi bir şeylere dokunalım der gibi vaatlerde bulunalım, yoksa çok kıymetli iktidarımızı kaybedersek başımıza neler gelir düşünmek bile istemiyoruz mantığı vardı.
Muhalefet partilerinin vaatlerini de gören işçiler, Türkiye’de koalisyon ortamı bir felaket yaratır algısına karşı onlarda “tek başına iktidar olsun, her şey istikrarlı ve tek başına olsun” görüşünü ortaya attı. AKP’nin asgari ücreti 1300 lira yapacak tartışmaları fabrikamızda sıkça konuşulmaya başlanmıştı.  
Peki, nasıl yapacak bugüne kadar hiç asgari ücret tespit komisyonunu bilmeyenler bugün artık o komisyonun işleyişini konuşur oldu. Bir işçi kardeşim şöyle diyor: “5 tane sendika temsilcisi var. 5 tane patron temsilcisi var. 5 tanede iktidar var, iktidar kimden yana olursa o kazançlı çıkar yani biz kazançlı çıkacağız” diyordu.
Bir başka işçi arkadaşım ise: “İyi ki Kılıçdaroğlu ile Demirtaş var yoksa bunlar bunu hayatta yapmazdı” diyor. Bir başka işçi ise: “Patronlar buna müsaade etmez” diyordu. Hatta Avrupa’da çalışmış bu işçi orda servis yok, yemek yok bizim patronlar oraları izlerler ve iktidara baskı kurarlar, diyordu.  
Bir başkası ise, “Asgari geçim indirimi içinde mi dışında mı diyor ve bütün bu konuşulan şeyler örgütlü bir fabrikada oluyor ortada var olan bir sözleşme var ve bitmesine de 14 ay gibi bir zaman var içerde gruplandırma gibi bir sistem oturtmuş.”  Bir başka işçi ise diğerine “Şimdi nasıl olacak?” diye soruyor. Arkadaş “Bizim ikramiyeyi düşersek bizimkisi zaten asgari ücret oluyor, bu ortadaki gurubun durumu baştakiler ise onlara verirse bize de verecek, yoksa ben hoplarım arkadaş” diyor. Diğer işçi arkadaşım ise daha düşük tabanda ücret aldığını söylüyor ve “Elime almadan inanmam” diyor.
Çünkü bugüne kadar mevcut iktidar biz asgari ücretle çalışan işçilere hiç bir şey yapmadılar. Biz işçilerin aslında mevcut hükümet ve patronlar için birer köle olarak görüldüğümüz aşikardır.
Aslında hepimizin durumunu anlatıyor ve bütün konuşulanlar ışığında bu iktidar bizim grevlerimizi milli güvenlik tehdit ettiği gerekçesiyle yasakladığı günleri unutmayacağız. Kendi koltuğu söz konusu olunca bugüne kadar ortak oldukları; “Patronlara şimdilik idare edin ve ben sizi teşviklerle ayakta tutarım yarın meseleye kaldığımız yerden devam ederiz” diyen hükümet temsilcilerini unutmayacağız. Çünkü ben sizin yani sermayenin iktidarıyım meselesini para olarak ele alıyorsak bu 300 lira 500 lira meselesi değildir. Bütün bunların hepsinin aslında bizim ne kadar ücret alacağımıza, nasıl yaşayacağımıza, nasıl düşüneceğimizi, nasıl inanacağımızı da karar veren mevcut hükümet ve sermayenin asıl temsilcileridir. Ben de bir işçi olarak diyorum ki biz işçilerin birlikte olup mücadele etmeden bütün bunların hiçbirinin değişmeyeceğini belirteyim. Biz işçiler kendi taleplerimiz etrafında örgütlenmezsek bu sorunların hiçbirisinin üstünden gelemeyiz.
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek.

ÖNCEKİ HABER

Bir işçinin mektubu: AKP’ye neden oy verdim?

SONRAKİ HABER

Batmanlı işçiler içimizdeki Suriyeliler!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...