11 Kasım 2015 00:49

Buna ne diyeceksiniz?

Paylaş

Özdal YÜZER
Çiğli/İzmir

Bundan önceki (7 Haziran) seçimlerinde AKP “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” diyerek hiç bir vaatte bulunmamıştı. Ama çıkan sonuçları görünce bu seçimlerde 13 yıllık iktidarının gideceği korkusuyla asgari ücreti 1300 lira yapacağını vadetti.
Şimdi iktidar oldu. verdiği sözlerin arkasında durulacak mı diye soruldu. Kimileri yapacağız dese de şu anlama gelen bir yanıt da verildi: “Sözümüzün arkasındayız ne demişsek yaparız ancak biz bir 1300 lira yaptık mı üretilen ürünlerin maliyeti yüksek olur. Bu da fiyatların yükselmesine neden olur. Ücretlerle birlikte geçim giderlerinin fiyatlarında da aynı anda eş zamanlı yükselmesine neden olunca hükümetin asgari ücreti yükseltmesi hiç bir anlam ifade etmez. Yani hiçbir şey değişmeyecektir. Zammı yapmanın bir anlamı yok ama istiyorsanız da yapalım.”
Aslına bakarsanız işçilere verdikleri sözlerden vazgeçmek için şimdiden zemin hazırlıyor. Belki ileride diyecekler ki “İşçilerin ücretlerine yapılacak ama zammın ceremesini bütün 80 milyon insan çeker.” Çünkü onların hesabına göre bu zamla birlikte patronlar geçim giderlerine zam yapar bu da tüm Türkiye’yi ilgilendirir. Dolayısıyla ücretlerine zam isteyenler yaşanacak tüm kötü sonuçlardan sorumlu olacaktır diyerek topu işçilere atacaklardır. İşçilerle halkı birbirlerine kışkırtacaklardır.
Hadi bunları bir kenara bırakalım ve söylediklerinin doğru olduğunu farz edelim. Eğer söyledikleri doğruysa (Ki doğru olmadığını biliyoruz usulden soruyoruz) bundan önceki asgari ücret zamlarında müjde diye bir hafta önceden haber ediyordunuz buna ne diyeceksiniz? Peki ücretlere yılda bir kez zam yapılırken fiyatlara yılda birkaç kez zam yapılıyor buna ne diyeceksiniz? Gerçekten de fiyatlarla ücretler ters yönde mi ilerliyor? Evet fiyat ürünün toplam toplumsal değerinin adıdır. Fiyatları en son belirleyen de pazardır yani aynı ürünü aynı değeri kim daha ucuza mal etmişse o fiyat geçerlidir pazarda. Patronun işçiye ödediği ücret maliyetin içine girer mi? Eğer böyleyse şunu sormak bizim hakkımızdır: Ücretleri hükümet belirliyor da taban fiyatlarını da hükümetin belirlemesi gerekmiyor mu? Niye işçilerin ücretlerini engelliyorsunuz da, patronların ürünlere istediği fiyatı koymasını serbest bırakıyorsunuz? Hadi onu da geçtik kârlarınızı ürünlerin taban fiyatından mı kazanıyorsunuz? Böyle olsaydı ürünlerin fiyatları yerinde sayarken kârlarınız nasıl yükseliyordu. Yılardır sakızın fiyatı aynıyken gidin sorun sakızı üreten fabrikanın sahibine yılda kaç fabrika açıyor. Kâr yokken bir kaç fabrika nasıl bir anda açılıyor? Buna ne diyeceksiniz? İşçinin ücreti yükselince patronun kârı düşer. Bugün bunun tersi geçerlidir ve patron her geçen gün zenginleşirken, işçiler her geçen gün fakirleşiyor.
İşte bunu sağlamak için ücretleri hükümet belirliyor. İşte bunun için işçiler grevler, sendikal örgütlenmeler, iş yavaşlatmalar gibi faaliyetlerde bulunuyor. Patron ve siyasi temsilcileri, hükümetleri de grevleri yasaklıyor, sokağa çıkanları bastırıyor... Bütün kârın sadece ticari faaliyetten elde edildiğini vazediyor, işçilerin nasıl sömürüldüğünü gizlemeye çalışıyorlar. Ağır ve uzun çalışma, düşük ücrete karşı verilen mücadelelerin meşruluğunu ortadan kaldırmak ve işçilerin siyasetini boşa çıkarmak istiyorlar.

ÖNCEKİ HABER

Ben asgari ücrete çalışmıyorum ki!

SONRAKİ HABER

Bilal Çetintaş başkanıma saygılarımla: Gönlümüzde gam gözümüzde yaş oldunuz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...