29 Ekim 2015 20:48

Gözaltında ağır işkence: Taciz, tecavüzle tehdit, ajanlığa zorlama, makata cop sokma...

Paylaş

6-30 EYLÜL tarihleri arasında Diyarbakır’da gözaltına alınan 12 kişinin taciz, tecavüzle tehdit, darp, ajanlığa zorlama, makata cop sokma gibi işkencelere maruz kaldığı belirtiliyor. Gözaltına alınanlara uygulanan ağır işkenceler, ‘Türkiye’de işkencenin bittiğini’ öne süren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’yu bir kez daha yalanladı.

Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) ve Mezopotamya Hukukçular Derneği (MHD), Diyarbakır’da gözaltına alınanlarla yüz yüze görüşerek bir rapor hazırladı. 10 Eylül’de Silvan’da gözaltına alınan, ardından tutuklanan Güler Aruk, “Polisler başıma silah dayayıp, seni öldüreceğiz diye tehdit ettiler. Ellerim arkadan kelepçelendi. Karnıma ve kasıklarıma tekmeler attılar. Hem sözlü hem de fiziksel taciz ettiler” dedi. Gözaltına alınıp Silvan TEM Şubeye götürüldüğünde kendisine çıplak arama dayatıldığını, kabul etmemesi üzerine kadın polisin kendisini zorla soyduğunu ve o esnada erkek polislerin de kapıda beklediğini söyleyen Aruk, polislerin göğsüne silah dipçiğiyle vurmaları sonucunda sol kaburgasında ezilme olduğunu ve nefes almakta zorlandığını dile getirdi.

Silvan’da 10 Eylül’de gözaltına alınan Muazzez Moğul, tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Cezaevine gönderildi. Moğul da gözaltında sözlü, fiziksel tacize maruz kaldığını ve çıplak aramaya zorlandığını söyledi. Moğul, “Omuzlarıma silah namlusu ile vurdukları için hâlâ ağrılarım var. Rahat eğilemiyorum ve kollarımı kullanamıyorum. Namlu izleri hâlâ durmakta omuzlarımda. Ayrıca gözaltına alınırken saçlarımdan tutup sürükledikleri için hâlâ saç diplerimde ağrılar mevcut” dedi.

EMNİYETTE AJANLIK DAYATMASI

İhsan Ezer de gözaltına alınıp tutuklandığı ana kadar işkence gördüğünü anlattı. Ezer, özel hareket timlerinin marketine girip kendisine saldırdığını söyledi. Gözaltında polislerin kendisine, kendisiyle beraber gözaltına alınan müşterileri hakkında ifade verdiği taktirde serbest bırakılacağını söylediğini belirten Ezer, itirafçılığı kabul etmediği için tutuklandığını söyledi.

TEM’DE TECAVÜZ TEHDİDİ

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 6 Eylül tarihinde gözaltına alınan ve 8 gün sonra tutuklanıp Diyarbakır E Tipi Cezaevine götürülen Şükran Yıldız, “İri yapılı bir polis kollarımı toplayıp, üzerime oturdu. 10’dan fazla polis tekme, yumruk, silah dipçiği ile bana vurmaya başladı. Gördüğüm şiddetten kaynaklı sol kaburgalarımdan 2 tanesi kırıldı ve akciğerlerim patladı. TEM Şubeye götürüldüm ve orada da hem sözlü hem fiziksel tacize uğradım” dedi. TEM Şubede bir kadın polis tarafından kendisine çıplak arama dayatıldığını anlatan Yıldız, “Zorla üstüm çıkartılmak istendi, ben kabul etmeyince bir erkek polis ‘Soyun yoksa ben gelirsem başına neler gelebileceğini sen düşün’ dedi ve beni tecavüzle tehdit etti” dedi.
Bağlar’da 6 Eylül’de gözaltına alınıp ardından tutuklanan Mahsun Tunç polislerin gözüne biber gazı sıktığını belirtirken, Urfa girişinde 17 Eylül’de gözaltına alınan ve tutuklanan Mahircan Ada ise “Polisler silahlı bir şekilde araca girerek doğrudan bana yöneldi. Beni tutup aracın dışına fırlattılar” dedi.

İŞKENCEDEN KAN KUSTU

Bağlar’da 17 Eylül’de gözaltına alınan ve ardından tutuklanan Mehmet Emin Firak, “İçlerinden bir polis sürekli bir şekilde silah dipçiğiyle kuyruk sokumuma vuruyor, ‘Burada bir delik açacağım’ diyordu. Daha sonra silah namlusuyla makatımı zorluyordu. Acı içinde kıvranırken polisler ‘Sus gavur’ diyorlardı. Hücrede ağzıma tuz boşaltıp, su içiriyorlardı. Bu olaydan sonra kan kustum. Kan kustuktan sonra bir polis gelip paspasla mideme vurarak, ‘Buraları kan içinde bıraktın’ dedi, daha sonra kanı temizleyip gitti” dedi.

‘SENİ İNFAZ EDECEĞİZ’ TEHDİDİ

Sur ilçesinde 9 Eylül’de gözaltına alınıp tutuklanan Ahmet Yaralı, arkadaşları Mehmet Emin Erdağ ve Abdulmetin Bayram ile gözaltına alındığı andan itibaren polis şiddetine maruz kaldığını söyledi. Diyarbakır TEM Şubeye getirildiğinde kendilerine uygulanan şiddetin artarak devam ettiğini anlatan Yaralı, “Nezarete çıkarılmadan başka bir odaya götürüldük. Bu odada bir masanın başına oturtuldum. Bu esnada sürekli boğazıma, gözüme ve burnuma yumruk atıyorlardı. Daha sonra bir ıslak bezle yüzümü kapattıktan sonra elbiselerimi soyup çıplak halde çok yoğun bir şekilde vurmaya devam ettiler. Saçlarımdan tutup başımı duvara vurdular. İçlerinden biri sağ karın boşluğuma elini sokuşturup nefes almamı engelliyordu ve cinsel organımı sıkıştırıp ‘Seni burada infaz edeceğiz, kimsenin haberi olmayacak, kimse burada olduğunu bilmiyor’ diyordu. Daha sonra biri bağırıp, ‘Copçuyu çağırın’ dedi. Ardından beni bir ambara götürdüler, oraya copçu denilen kişi de gelerek copu makatıma sokma teşebbüsünde bulundu” dedi. (Diyarbakır/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Çin ekonomisinde değişen devletin rolü, hacmi değil

SONRAKİ HABER

Karlıova'da katledilen Hamdullah Öğe'nin katilleri hâlâ serbest

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...