18 Ekim 2015 02:31

Nerede unuttun geçmişi bilmem, MAH nerede, MİT nerede?

'Nerede bu ajanlar' diye sosyal medyada feryat figan edenleri görüyor musunuz? Ya mizah dergilerinde 'Olay yerine geç geldiği için katliamı önleyemeyen istihbaratçı' üzerine kurulan kapakları? 'Görevini yapmıyorlar' diye düşünenleri duydunuz mu? Yanılıyorlar. Aslında onlar, 6-7 Eylül’de, Maraş Katliamı’nda, 1990’lı yıllarda bölgede olduğu gibi, tam da görevlerini ifa ediyorlar.

Paylaş

Hakan GÜNGÖR

Sıradan zannedip ciddiyet atfetmediğimiz popüler kültür ürünleri insan algısına öyle mesajlar iletiyor ki, sonuç bir yanılgılar yumağı olup çıkıyor. Sözgelimi ajan filmlerindeki güçlü, vakur, karizmatik, soğukkanlı istihbaratçıların yarattığı algı, zaman zaman popüler kültürden azade olduğunu iddia edenleri bile etkileyebiliyor. Öyle ki, cevabı da, kahramanı da, dostu da yanlış yerde arar hale geliyor insan.

Bir katliam ya da facianın ardından, kanlı olaylara göz yumulduğunu, hatta teşvik edildiğini aktarmak adına zihin açıcı bir soru olabilir “İstihbarat nerede, ajanlar hani” diye sormak. Ancak soruları bir koruyucu arama beklentisi ile sorar hale gelmek, büyük bir manipülasyonun ilk adımı olabiliyor. Milli Amele Hizmeti (MAH, kimi kaynaklarda ‘Milli Emniyet Hizmeti’ olarak yazılıdır) adıyla faaliyet gösterdiği dönemde de, şimdi de, istihbarat elemanları için “olay yerine geç mi geldi, geç mi haberdar oldu” sorularını sormak anlamsızlaşıyor.

ATATÜRK’ÜN EVİNİ BOMBALAYANLAR, MAHİR KAYNAK VE DİĞERLERİ

6-7 Eylül 1955’te meydana gelen olaylara, onca talana, yaralanmalara, ölümlere neden olan hadisenin çıkış noktasını hatırlayalım. Demokrat Partili bir milletvekiline ait gazetenin “Atamızın evine bomba attılar” manşeti ile başlayan olaylar Türkiye tarihinin kara lekelerinden biri olmuştu. Peki sonradan söz konusu ses bombasını atanlarla ilgili yapılan araştırmalarda ne anlaşıldı? Meselenin iç yüzünde “yerli” istihbaratçıların olduğu ayyuka çıkmadı mı?

1971’de Ziverbey Köşkü’nde aralarında Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk’un da bulunduğu isimlere işkence yapanlar kimlerdi? 60’lı yılların sonunda solcuların içine sızan, vücuduna sardığı dinleme cihazıyla kayıtlar alan Mahir Kaynak hangi istihbarat teşkilatına çalışıyordu? Toplantılar esnasında “Aramızda ajan olabilir. Herkes aransın” talimatıyla harekete geçildiğinde arama görevini alıp aranmaktan yırtacak kadar “rolünü iyi oynayan” Kaynak, “dostluk ettiği” isimler bir bir hapse atılırken “Ben görevimi yaptım” diyecek kadar büyük bir umarsızlığı hangi kuruma güvenerek taşıyordu?

‘DEVLETİN BİLGİSİ DAHİLİNDE İŞLENMİŞ CİNAYETLER’ İTİRAFI

1978’de Kahramanmaraş’ta önce sinema bombalayan, sonra camiye bomba atacaklar yalanı ile kargaşa çıkarıp Alevi yurttaşları kırdıran kimlerdi? Dönemin ülkücü gençliğinin eline silahları kim vermişti? Tetikçi Abdullah Çatlı’ya görev veren, cebine sahte kimlik, beline silah veren hangi kurumdu?

90’lı yıllarda bölgede uyuşturucu kaçakçılığı yapan, gözünü kırpmadan insan öldüren, hala toplu mezarlarda kemiklerine rastlanılan yurttaşların faili kimdi? Eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın, bu cinayetler için “Bunlar, dönemin cumhurbaşkanının, başbakanlarının, MGK’nın, İçişleri Bakanlığının, bakanlığa bağlı İstihbarat ve Özel Harekat Daire Başkanlıklarının ve MİT’in içinde bulunan Kontrterör Daire Başkanlığının ve kurumlarının talimatları, bilgileri ve koordinasyonları vasıtasıyla, yani o dönemki devletin yöneticilerinin bilgileri dahilinde işlenmiş cinayetlerdir” demedi mi?

Hadi o kadar geriye gitmeyelim; içinde silahlar bulunan ve nereye gittiği belli TIR’lar kimindi?

YA MEVZUDA FAİL YA MEVZUYA NAİL

Faili işaret etmek manasında, eskilerin “tecâhül-i ârif” dediği, bilineni bilmezden gelir gibi yapma üzerine dayalı bir söz oyunuysa ve failin tespit ve teşhiri adınaysa “Ajanlar nerede” sorusu, yerindedir, makuldür. Ama soru kırmızı kabloyu son anda kesecek olan korkusuz kahraman ajan nerede sorusuna evriliyorsa, ki eğilim olduğu aşikar, büyük bir hataya düşülmek üzeredir. Çünkü söz konusu görevdekiler bu mevzularda ya faildir, ya mevzuya naildir.
Ne kahraman ajan filmleri sanıldığı gibi masum, ne ajanlar filmlerde anlatılanlar gibi. Safiyane bir hisle “Ajan nerede” sorusunu soran varsa hala, yanıtım belli. Emin olun, hepsi oradaydı.

ÖNCEKİ HABER

Karanlık o gün erken çöktü Ankara’ya

SONRAKİ HABER

Twitter ve Facebook yavaşlamasının ardından

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa