07 Ekim 2015 02:55

134 eşittir 12 ya da 2 ama sonuçta hepsi X

Paylaş

Bora ERCAN*

İnternet Türkiye toplumuna iyi gelmedi, hele Facebook, Twitter, Instagram insanlarımıza hiç yaramadı. İnsanlar yaşamanın önüne görünmeyi ve göstermeyi koydular. Gerçeklik algısı altüst oldu. Herkes birbiriyle rezilce yüz göz... Bir aracın, aletin oluşumuna katkıda bulunmazsan, onu üretmezsen sadece tüketici kalırsın, fakat o aracın kullanım etiğini geliştiremediğin için de kendini içten içe tüketirsin. Bu araç internet olur ya da otobüs olur, çok fark etmez. Tüfek icat olundu, tamam ama kılıçla düello yapmadığın zaman tabancayla da yapmıyorsun. Sokakta nasıl konuşuyorsan, Messenger’da da öyle. Çöplüğe atık üretiyoruz sürekli...
İnternet bana da iyi gelmedi. Artık anbean alıyoruz ölüm haberlerini. O kadar çeşitlendi ki ölüm tarzlarımız, içlerinden beğen beğenebilirsen. Bugün de ölmedik diye başımızı koyarken yastığa, ölmedik de ne yaptık yaşam için sorusu, keskin bir hançer gibi saplanıyor zihne. En acısı da, her şeyin bile bile olması. Zaten Fuat Avni de söylüyor ya, kahinlere ve ayinlere ihtiyacımız yok. Her yer Delfi!
2015 yılında Kurban Bayramı öncesinde ülke genelinde trafik kazalarının olacağı biliniyordu, bilinen gerçekleşti ve kayıtlara göre 134 kişi yaşamını yitirdi. Ölenler, her zaman olduğu gibi, yarım kalmış umutlarıyla yaşamlarını yitirdiler, geride kalanların yaşam sevinçleri büyük oranda azaldı. Yetkililer, sorumlular sadece ölü saydılar. Mezarlık görevlileri fazla mesaiye kaldılar.
Ankara’daki otobüs kazası da sürpriz olmadı aslında. Toplu taşım araçlarını kullananlar İstanbul’da, Ankara’da benzer sürücü saldırganlıklarını her an yaşıyorlar, azıyla çoğuyla. Kimse için sürpriz değil bunlar. Biz ölü sayısının 13 olmadığına seviniyoruz. Durumumuz bu.
Gurur ve onuru birbirine karıştıran insanlardan oluşuyor toplumumuz. Gururlulukta kusur edilemez. Gururlu olmak için o kadar çok şey var ki! Gurur dayanakları kimliksizliği besler. Bunlarsa zihnen ve bedenen bir bütün olmamaklıkla, yerleşememeklikle ilgilidir. Onuru, insanlık onurunu yitirmiş bireyler yığını, aldığı kötü matematik eğitimini ölü saymakta kullanıyor.
Bu yazı elbette trafik kazalarını önleme derneğinin basın bülteni değil. Ölümlerin sosyopolitik nedenlerinin olduğunu, kaza ya da rastlantı olmadığını, farklı ölümlerin aslında birbirlerine ne kadar da benzer nedenlerden kaynaklandığını gösterme çabasıyla yaşamın değerini anımsayabilme umuduyla yazılıyor.
Direksiyon başındaki erkek gururlu. At üstündeki beylerbeyi edasında. Osmanlıda gayrimüslümler ata binemezdi. Yasaktı. Bu yasak, Anadolu’yu elde edebilmenin kolaylaşması için olmuş olsa gerek. Kendi üstünlüğünü, başkasının gururunu kırarak kanıtlamanın yerleştiği bilinç dışı, her an, her yerde ortaya çıkmaya hazır. Karşısındakinin malına göz dikmişcesine, örneğin onu elde etmek istercesine kör gözlerle diğer sürücünün annesine küfredilir kolayca. Yerleşik toplumların dillerinde küfür içeren kelime yok denecek kadar azdır. Şiddet, yerleşikliğe uygun değildir, zira şiddet sorunu çözülemeden de yerleşiklik olmaz.
Adı artık konulmuş olan bir savaş, bir çatışma ortamında,  gençlerin, asker ya da gerilla fark etmez, yaşamlarını kaybetmesi, bu toplumun, bu dünyanın insan kaybıdır. Trafikte, sokakta, fabrikada, tersanede ölümler toplumumuzun insani ve manevi kaybıdır. Bu toplum, çok uzun yıllardır kaybediyor, ne acıdır ki, kaybetmemeyi öğrenememesi daha da acıdır.
Düello, onurlu insanların işidir. Gururlu değil! Yüzleşebilen insanlar, sorunlarını çözerler. Özür dilemek, kimseyi küçültmez, tam tersi yüceltir. Ankara’da, otobüs olayında sürücüden başka sorumlu aranmamasını, bulunmamasını, kimsenin üzerine alınmamasını düello ve yüzleşmeyle açıklayabiliriz. İstifa, intihar, harakiri geleneği de yok bizde.
Evet, başınızı yastığa koydunuz. Ne Cizre’de yaşıyorsunuz, ne kredi kartı borcunuz var. Türkiye standartlarında biraz da iyi koşullarda yaşadığınız söylenebilir. Hem bizim ülkemiz de o kadar çalkantısına karşın en azından güneşli bir ülke. Nedir bunca depresyon? İntihar da ne, niye? Aklınıza nasıl da gelir tek tabancayla, tek kurşunla kafa kafaya vermiş bir çiftin intiharı...
Bayramda ya da Ankara Dikimevi’nde ya da İstiklal Caddesi’nde ya da adı konulmuş savaşta yaşamını yitirenlerin sayısal, etnik, dinsel, ideolojik varlıklarıyla ya da sadece bir matematik değişkeni olarak istatistiksel X şeklinde değerlendirmediğimizde, yerleşikliğin de TOKİ evleriyle olmadığını anlamış olacağız.

*Yoga Eğitmenleri Derneği Başkanı

ÖNCEKİ HABER

Twitter'a yeni özellik geldi: Twitter Moments (Anlar)

SONRAKİ HABER

Adana’daki okullarda hapishane ‘tedbirleri’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...