06 Ekim 2015 14:49

Yargı yasal bir kurumu ‘yasa dışı’ ilan etti, 15 kişiyi tutukladı: Kürt kurumları hedefte

7 Haziran seçimlerinin ardından HDP’lilere yönelik polis operasyonları, DBP’nin seçilmiş eş belediye başkanlarının tutuklanması, Diyarbakır’da DİHA, Azadiye Welat ve KURDİ-DER’in polis tarafından basılmasının ardından, şimdi de yasal bir kurum olan DTK hedefe kondu.

Paylaş

İstanbul’da 2 Ekim’de düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan  HDP üye ve yöneticisi 15 kişi tutuklandı. Operasyonunun 2012’de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) hakkında açılmış bir soruşturma kapsamında yapıldığı öğrenildi. Mahkeme, tutuklama kararına  ‘DTK’nin KCK örgütlenmesi bünyesindeki Kongra-Gel yapısının bir prototipi olduğu’ iddiasını  dayanak yaptı.

Dün Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’ne sevkedilen Kürt siyasetçilerden 15’i, dün çıkarıldıkları  8’inci Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. Aralarında HDP seçim koordinasyonu, seçim bilgi işlem merkezinde çalışanlar, parti meclisi üyeleri ve  ilçe başkanlarının olduğu 15 kişinin tutuklanması  tepkiye neden oldu.

DTK’nin meşru ve aleni bir çalışma yürüttüğünü söyleyen HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, asıl amacın HDP üye ve yöneticilerini bu şekilde tutuklayarak, HDP’nin seçim çalışmalarını engellemek olduğuna dikkat çekti.

Eski MİT müsteşarı Cevat Öneş, liberal gazeteci ve yazarların da DTK’nin delegeliğini yaptığını söyleyen Ağır Ceza Hukukçusu Avukat Ercan Kanar da, bu açıdan DTK’nin illegalize edilmesinin son derece komik olduğunu, iktidarın seçim öncesi tuzak bir operasyon düzenlediğini söyledi.

Avukat Mustafa Rüzgar da, soruşturma dosyasının KCK  davalarının bir devamı olarak raftan indirildiğini söyledi.  

TOPLANTILAR, ALDIĞI KARARLAR SUÇ SAYILDI

2012 yılında başlatılan soruşturma kapsamında 3 yıl sonra yapılan operasyonda tutuklanan 15 Kürt siyasetçinin, 2010-2013 yılları arasında DTK çalışmalarına katıldığını belirten mahkeme, DTK’nin yaptığı toplantıları, aldığı kararları, bağışları ‘yasa dışı’ ilan etti.

Tutuklama gerekçesinde DTK’yi “KCK’nin çeşitli operasyonlarla güç kaybetmesi üzerine de bir sivil toplum örgütü görüntüsünde olan ve fakat terör örgütünün ideolojisi paralelinde faaliyet yürüten Demokratik Toplum Kongresi” diye tanımlayan mahkeme, DTK’nin örgütlenmesi ve temel organları ile Kongra-Gel yapısının aynı olduğunu savundu. Mahkeme  DTK ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “ Nihai amacının da sözde özerklik elde etmek olduğunun açıkça görüldüğü, bu cümleden olmak üzere, DTK  üyelerinin göreve başlamadan önce yemin ettikleri, yeminin tamamen ‘terör örgütü’ne bağlılığa işaret eden içerikli olduğu.” Kararında DTK’nın işleyişine vurgu yapan mahkeme heyeti,  DTK’ya yapılan halk yardımlarında “Kumbara çalışması” adı altında örgüte para toplandığını iddia ederek, DTK’nın toplantı ve kararlarını da suç unsuru olarak gördü.

‘AMAÇ SEÇİM ÇALIŞMALARINI ENGELLEMEK’

HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, DTK’nin seçim çalışmalarının suç olmadığının herkes tarafından bilindiğini vurgulayarak, “Zaten burada asıl amaç seçim çalışmalarımızı aksatmak, üye ve yöneticilerimizi bu şekilde tutuklayarak yavaşlatmak ve engel olmak. Bunun için çeşitli kılıflar buluyorlar, DTK çalışması yürütmenin suç sayılması da bu kılıflardan biri” dedi. Savcıların siyasi rüzgara göre kararlar verdiğini söyleyen Beştaş, “Kendilerine saraydan gelen talimatları gerçekleştirmek için böyle iddianameler hazırlıyorlar. 1 Kasım’a kadar çalışmalarımıza engel olmak için kurumlarımızı hedefleyen bu gözaltı ve tutuklamalarla hedeflerine ulaşamayacaklar. Siz bizi tutuklamalarla bitiremezsiniz. Zaten söylediklerinize de kendiniz dışında da inanan yok” dedi.

KANAR:SEÇİM ÖNCESİ TUZAK OPERASYONU

Konuya ilişkin gazetemize konuşan Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu üyesi avukat Ercan Kanar, 2012’de başlatılan soruşturma kapsamında 3 yıl sonra yapılan operasyonun “Tuzak operasyonu” olduğunu söyledi. Bütün siyasi ve konjonktürel davalarda olduğu gibi bir tuzak kurulduğunu, önce sümen altında suni delilerin üretildiğini ardından da  iktidarın, konjoktürel durum ve çıkarlarına göre “pusu operasyonunu” düzenlediğini söyledi. DTK hakkında başlatılan soruşturmanın da KCK dosyaları gibi siyasi proje davaları olduğunu kaydeden Kanar, “7 haziranı hazmedemeyen iktidar,1 Kasımda da kendisi için tehlikeli gördüğü muhalefeti kriminalize etmeye çalışıyor” dedi. Bu tür operasyonların AKP tarafından özelllikle seçim arifelerinde yapıldığına da vurgu yapan Kana, amacın aktif legal politikacıların legal alandan tasfiye edilmesi olduğunu ancak toplumdaki bilincin artık buna müsaade etmeyeceğini dile getirdi. DTK’nin mahkeme tarafından ‘yasa dışı’ bir yapı olarak gösterilmesini de “komiklik” olarak değerlendiren Kanar, DTK’nin yıllardır tüm toplantılarını meşru ve açık bir biçimde yaptığını ve  liberal, demokrat görüşte gazeteci ve yazarlar ile Eski MİT Müsteşarı Cevat Öneş’in de delegeliğini yaptığı legal bir oluşum olduğunu vurguladı.

Ancak zihin taraması yoluyla suni suç üretildiğini ve bugün DTK gibi legal bir kurumun bu şekilde kriminalize edilmesinin çok tehlikeli olduğunu söyleyen Kanar, “Onların tabiriyle örgüt olmasada örgüt  gibi çalışan kurumlar için aynı derecede TMK kanunlarının uygulanması gerektiğini yıllardır dile getiriyorlar. DTK’yi KCK dosyalarında da illegalize ediyorlardı. Tabi şimdi doğrudan hedef alınıyor. İktidar o kadar aciz duruma gelmişki en legal en meşru çalışmlaara bile tahammül edemez durumda” diye konuştu.

KCK‘NİN DEVAMI OLARAK RAFTAN İNDİRİLDİ

Gözaltıları takip eden avukat Mustafa Rüzgar ise, ortada kriminal anlamda hiçbir isnat olmadığını ifade ederek, soruşturma dosyasının “2009 ve 2011 arasında yapılan KCK dava dosyasının bir devamı olarak raflardan indirilerek hazırlanmış bir dosya” olduğunu ve tutuklananlara 2012 yılı sonrasıyla ilgili hiçbir soru sorulmadığına dikkat çekti. Tutuklananlara Barış ve Demokrasi Partisi’nin Barış ve Adalet Komisyonu’nun faaliyetlerinin illegalize edilerek sorulduğunu söyleyen Rüzgar,  “‘Siz kendi mahkemelerinizi mi kuruyorsunuz?’,  ‘Paralel bir yargı mı oluşturuyorsunuz?’ gibi. Müvvekkillerimiz de böyle bir durum olmadığını, geleneksel olarak insanlar arasındaki küslüklere ve sorunlara çözüm aradıklarını belirtti” dedi.  Soruşturma ve sorgulama sırasında suç unsuru sayılabilecek hiçbir iddianın ve delilin olmadığını ifade eden Rüzgar, tamamen siyasi bir dosyayla karşı karşıya olunduğunu söyledi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Ankara'da gözaltı sayısı 29'a yükseldi

SONRAKİ HABER

Demirtaş TGC’yi ziyaret etti: İlk defa böyle bir baskı dönemi yaşanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...