01 Ekim 2015 00:48

Adam Phillips’ten ‘kaçırdıklarımız’: ‘Kaçan net fırsatlara’ övgü

Paylaş

Hakan GÜNGÖR
İstanbul

Sonbaharın kendini iyiden iyiye hissettirdiği günlerde, insan bir muhakemeye girişiyor. Geçen yaz, geçen yıl, geçip giden ömür, nelere gebeydi ve neler elden kaçıp gitmişti?.. Geçmişe dönüp baktığımızda ardımızda değerlendiremediğimiz, peşinden gidemediğimiz olasılıklar sıralanabiliyor birbiri ardına. Adam Phillips, “Kaçırdıklarımız: Yaşanmamış Hayata Övgü” kitabında hüsranı, tatmini, kavrayamamayı ele alıyor. Hüsrana neden olan halleri mercek altına alıyor. Bunu yaparken de Shakespeare’den Freud’a pek çok isimden yararlanıyor.

Phillips, Britanyalı bir psikoterapist ve deneme yazarı. “Flört Üzerine”, “Dehşetler ve Uzmanlar”, “Kreşteki Yabani” gibi çok satan kitaplara imza atmış biri Phillips. En büyük mahareti de, yaşamın büyük hızı içinde gözden kaçan kimi detayların üzerinde titizlikle duruyor olması. “Kaçırdıklarımız” kitabı da öyle, günlük koşuşturma içinde fark etmenin neredeyse mümkün olmadığı detayları irdeliyor ve önce biraz yavaşlamayı salık veriyor.

KENDİMİZİ TANIMAKTAN KORKUYORUZ

“Yaşam, insanlar öyle her istediklerini elde edemedi diye değil, arzuları kendilerine hasar vermeye başladığında, istedikleri şey katlanılmaz kayıplara gebe olduğunda trajik bir hal alır” diyor Phillips. Çoğu kez insanın kendi hüsranını kendisinin yarattığı görüşünde.  

“Psikanalitik hikayeler bize en az dört hüsran türü olduğunu söylüyor” diyor Phillips: “Hiç var olmamış bir şeyden mahrum kalma hüsranı; hiç sahip olunmamış bir şeyden mahrum kalma hüsranı; bir zamanlar sahip olunan bir şeyden mahrum kalma hüsranı ve son olarak bir zamanlar sahip olunan ama tekrar elde edilemeyen bir şeyden mahrum kalma hüsranı.” Çok farkı yokmuş gibi görünen bu türlerle ilgili olarak, hüsran çeşitlerinin aynı otlakta bittiği ve birbirlerinden ayrılmalarının her zaman mümkün olmadığı hatırlatmasını yapıyor Phillips. Üstelik insanın temel özelliklerini dosdoğru tanımadığını vurguluyor: “Esasında kendini tanıma araçlarından yoksun insanlarız. Psikanalistler kavramak istemediğimiz için kavramadığımızı söylerken bunu kastederler. Var olan tek fobi kendini bilme fobisidir.” Yani insanın en büyük korkusu, tedirginliğinin, telaşesinin en derin kaynağı kim olduğumuzu bilmekten korkmamızdır. Nihayetinde kendini tanımak, yıllarca bilinçaltına itilan pek karmaşık travmalarla yüzleşmek anlamına geliyor. Ancak kendini tanıma sürecinin kapitalizm tarafından nasıl yeni bir pazar haline getirildiğini de unutmamak gerekiyor.

KAYIPLARLA YÜZLEŞMEK İÇİN DOĞRU ZAMAN

“Kaçırdıklarımız” kitabı, hüsran yaşamamanın, sükut-u hayale uğramamanın reçetesini vermiyor elbette. Aksine, bunun insani bir mesele olduğunun altını çiziyor ve insanların kendilerine yas tutmak için de izin vermesi gerektiğini söylüyor. “Üzgünüm/mutsuzum/yapamadım”ın hemen fellik fellik kaçılası olmadığını söylüyor. Biraz sakinleşip bu duyguyla baş başa kalmanın değerinden dem vuruyor. “Kendini tanımanın” internette dolanan sözde kişilik testleriyle değil, beklenti ve hüsranlarla yüzleşerek mümkün olduğunu savunuyor.

Bulutlar, yağmur, sıcak içecekler, “Kaçırdıklarımız: Yaşanmamış Hayata Övgü”yü okumak için doğru zamana işaret ediyor olabilir. Üstelik sonbahar, hayatımızda olup bitenleri gözden geçirmek ve “kaçırdıklarımız”ı bir kez daha düşünmek için doğru bir mevsim de sayılabilir.

ÖNCEKİ HABER

Davutoğlu: Suriye krizine çözüm arayanlar Suriye'yi Esed'siz olarak düşünmeli

SONRAKİ HABER

Susan Sontag okunması gereken bir yazardır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...