26 Eylül 2015 00:35

Zenginler bedelini verir, bizlerse can veririz

Paylaş

Zeki ATAMAN*

Kardeşler ben bir metal işçisiyim. Üç erkek çocuğum var. Her gün ölüm haberleri ile uyanıyoruz. Artık yüreğim dayanmıyor bu ölümlere çoğu henüz çocuk yaşta hatta aralarında bebekler bile var. Sırf kendi iktidarlarını kurtarmak adına ülkeyi kana boğmaya çalışıyorlar. Bu kan ve gözyaşına ancak biz işçiler dur diyebiliriz. Çünkü bu savaş ilk önce biz işçileri vuruyor. Bizi bize düşmanlaştırıyorlar. Biz işçiler her gün küçülen ekmeğimizi nasıl büyütürüz diye konuşmamız gerekirken şehit cenazelerini konuşuyoruz. Kriz kapıda her an on binler, yüz binler olarak işsiz kalabiliriz. Her gün uygulanan ekonomi politikalar yüzünden cebimizdeki para eriyor. Son bir ayda dolardaki artışla yüzde 30 fakirleştik.
Bunlarda oyun çok. Enflasyona dayalı sözleşme dayatanlar rakamlara cambazlık yaptırarak işçinin, emeklinin ve memurun hakkını çalıyorlar. Enflasyonu eksi çıkardıkları ay her şeye en az yüzde 50 zam geldi. 10-12 lira olan peynir 22 lira,  zeytin 17-18 liraya çıktı. Bu nasıl enflasyondur. İşte kardeşler bizleri böyle düşmanlaştıran politikaları kışkırtırken kendileri yaklaşan krizi yine bizim sırtımıza yıkmaya çalışıyorlar. Bunu da vatan, millet, bayrak diyerek yapıyorlar. Halkın çocukları askerde ya da dağda ölüyor. Siz hiç duydunuz mu rezidanslara, villara şehit cenazesi geldiğini? Hep fakirin evine gider cenazeler, hep fakirin ocağı söner. Zenginler bedelini verir, bizlerse can veririz. O yüzden bu oyunlara gelmeyelim. Türk, Kürt, Laz, Çerkes birleşelim. Çünkü biz birleşirsek güçlüyüz. Bakın 17 Eylül’de Ankara’da bir miting yapıldı. Adı sivil olan ama yürüttükleri tüm politikalarla hükümetlere hizmet eden ve iş birlikçileridir bu mitingi yapanlar. Hadi TESK, TİSK, TOBB ve TÜSİAD’ı anladık bunlar kandan beslenenler ya bu Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen, Kamu-Sen’e ne demeli. Bu yılın 8 ayında iş cinayetlerinde ölen kardeşlerimizin sayısı 1138. Hiç bu sendika ağalarının bu cinayetlere ses çıkardıklarını duydunuz mu? Çünkü patronların kucağına oturdukları ve hükümetin çanaklarından beslendikleri için ses çıkaramazlar.
Kardeşler biz işçiler, memurlar yoksullar olarak safımızı bilmeliyiz. Kendi çocuklarını askere göndermeyenler ama paralarıyla ama çürük raporları alarak bizim çocuklarımızı cepheye sürüyorlar. Şehitlik mertebesini bizlere övenlerin biraz da kendi çocukları bu mertebeye ersin demeye dilim bile varmıyor. Hiçbir çocuk ölmesin artık bu ülkede hiçbir ana, hiçbir baba ağlamasın.
Bakın Ankara’da bu yürüyüşü düzenleyenler kardeşlik diyor, bayrak diyor ama barış sözcüğünü ağzına bile almıyorlar. Bu bayrak hepimizin bayrağı değil mi? Bu ülke Türk’ün, Kürt’ün, Laz’ın, Çerkes’in, Ermeni’nin kanı ile kurulmadı mı? Dün bizi birleştiren bayrağımız, neden şimdi birilerinin siyasi çıkarları uğruna karşı karşıya getirsin. Barış demek, akan kan dursun demek, silahlar sussun demek neden suç? Bu savaşı başlatanlar 7 Haziran’da çıkan halk iradesini tanımayanlardır. 400 vekil alınsaydı bunlar olmazdı diyenlerdir. Bu kardeş kanını ancak ve ancak biz işçiler durdurabiliriz.
İnsanca yaşamak, insanca çalışmak, savaşların ve de sömürünün olmadığı bir ülke ve dünyada yaşamak bizim en doğal hakkımızdır. Bunun yolu da birleşmek ve bu savaş baronlarına karşı mücadele etmektir. Bizim en büyük silahımız üretimden gelen gücümüzdür. Bu paranın ve savaşın baronları ancak bundan anlar. İşçi ve memurlar olarak birleşmeli eller tetikten çekilene kadar genel greve gitmeliyiz. Bu boynumuzun borcudur biz işçiler olarak gerisi laftır. BARIŞ, BARIŞ, BARIŞ…

*Metal işçisi / Gebze

ÖNCEKİ HABER

İşçiler yanarak ölürken bu sendikalar neredeydi?

SONRAKİ HABER

İsmaillerin yanında mısınız yoksa işverenden yana mısınız?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...