20 Eylül 2015 06:48

Cizre ve demokratik özerklik

Bugün Cizre’yi konuşurken, barış için mücadele ederken sorunun kalıcı çözümüne ilişkin demokratik özerklik eksenli tartışmaları geliştirmeliyiz. Ne Kürt hareketi demokratik özerkliği yeterince anlatabildi ne de bizler Kürtlerin kendi kaderini tayin etme biçimi olan demokratik özerkliği yeterince tartışabildik.

Paylaş

Alper TAŞ*

14 Eylül Pazartesi günü Cizre’deydik. Sekiz günlük yoğun kuşatmanın, ablukanın, ambargonun ardından Cizre halkına başsağlığı, geçmiş olsun dileklerimizi ve dayanışma duygularımızı ilettik. Zulmü lanetledik, direnişi ve onuru alkışladık.
Sarayın kulübelere açtığı iflah olmaz savaşın bütün şiddetini, zalimliğini, acımasızlığını gördük. Sarayın savaşına karşı kulübelerin onurlu direnişine de tanıklık ettik. “Saraydan değil, yerelden kendi demokrasimizle yaşamak istiyoruz” diyen Cizre halkının taleplerini dinledik.
Bütün baskıya ve devlet terörüne rağmen Cizre halkı yaralı kalplerinde sevgiyi büyütüyor. Sadece kendileri için değil bütün halklar için sevgi üretiyor. Sekiz gün boyunca halkın deyişiyle Cizre’de bir irade savaşı yaşanmış. Halk irademizi kıramazlar diyor.
Şırnak Milletvekili Aycan İrmez’e göre “90’lı yılların Cizre’si tarih oldu, 2015’lerin Cizre’sini yaşıyoruz.” Hiçbir şey kaldığı yerden basitçe devam etmiyor. Ne Sarayın savaşı ne de kulübelerin direnişi… Top atışına, keskin nişancıların silahına, helikopterlerden açılan ateşe karşı hendeklerle, barikatlarla sürdürülen bir direniş!
Cizre’de yaşananlar üzerine çok şey yazıldı, konuşuldu. Ama esas konuşulması gereken uzun zamandan bu yana Kürt siyasi hareketi tarafından tartışılan demokratik özerkliğin savaş konjonktüründe kent merkezlerinde silahlı bir eylem çizgisi üzerinden ilan edilmesidir. Kürt siyasi hareketinin Sarayın savaşına karşı verdiği yanıt kentlerde silahlı öz-savunmayı içeren Demokratik Özerklik ilanı oluyor.

DEMOKRATİK ÖZERKLİK TARTIŞMASI
Demokratik Özerklik yeni bir kavram değil. Öcalan savunmalarında Demokratik Özerkliği felsefi, politik, kültürel, ideolojik boyutu üzerine çok şey yazdı. Kürt siyasi hareketi de özellikle 2007’den bu yana demokratik özerkliği çok dile getirdi, tartıştı. Sadece tartışmakla yetinmedi, bölgede fiili olarak inşa da etti. Yani demokratik özerklik uzunca bir süredir yaşanmaya, fiili olarak inşa edilmeye çalışılan bir süreç. Devletin atanmışlarının dışarıda bırakıldığı, halkın öz-yönetim organlarının geliştiği, devletin giderek “sönümlendiği”, yönetsel yetkilerin giderek demokratik özerklik kurumlarına dayandığı bir süreç uzunca zamandır yaşanıyor.
Demokratik özerklik günümüzde Kürtlerin statü talebidir. Kendi kaderini tayin çerçevesidir. Bir ayrılma, bölünme projesi değil, bir arada yaşam ve ortak bir gelecek yaratma projesidir. Tanımlanmış bir statüde bir arada yaşamanın yoludur.
Bugün burada tartışmamız gereken çelişki ve sorun, demokratik özerklik anlayışının etrafına dizilmiş olan taleplerin silahlı bir mücadele çizgisiyle veya devrimci halk savaşıyla yürütülüp yürütülemeyeceğidir. Bir arada yaşam projesi olarak demokratik özerklik bugün göründüğü üzere kent savaşının, silahlı savaşın bir parçası olarak geliştirildiği oranda bir arada yaşama ilişkin bir çözüm değil, aksine bölünme ve kopuşun ifadesi olarak algılanmaktadır.
Bugün bu yüzden Cizre’yi konuşurken, barış için mücadele ederken sorunun kalıcı çözümüne ilişkin demokratik özerklik eksenli tartışmaları geliştirmeliyiz. Ne Kürt hareketi demokratik özerkliği yeterince anlatabildi ne de bizler Kürtlerin kendi kaderini tayin etme biçimi olan demokratik özerkliği yeterince tartışabildik.
Şimdi görev ikilidir. Hem Sarayın savaşına karşı halkların barışını savunmak hem de halkların eşit, özgür, demokratik bir Türkiye’de bir arada yaşaması için demokratik özerkliği tartışmak…

* ÖDP Eş Genel Başkanı

ÖNCEKİ HABER

Kürtlerle savaşın yeni ayağı: Sosyal medya ve dezenformasyon

SONRAKİ HABER

Ya o savaşlar bitecek ya o sınırlar geçilecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...