14 Eylül 2015 00:34

Şantiyedeki işçiler dışarı çıkmamış günlerce...

Paylaş

Şafak AKDENİZ
Kocaeli Üniversitesi Öğrencisi

Sevgili Evrensel okurları pazar günleri ufak bir tütün dükkanına bakıyorum ve müşteriler genelde ülkemin yoksul insanları. Dün Kürt bir genç geldi benden büyük ve bana abi diyor, neden abi diyor biliyor musunuz? Çünkü korkuyor, özgüveniyle, sesi gür isteğini bile dile getiremiyor, ücretini ödemesine rağmen... Tütün dükkanının arka tarafında Siirt’te hayatını kaybeden Emre Kaan Arlı’nın evi var ve şehit cenazesi var diye şantiyedeki işçiler dışarı çıkmamış günlerce. Sigara almaya dahi gelememiş ve bana dedi ki: “Abi dışarı çıkamadık günlerce biliyorsun bizim hemen Kürt olduğumuz anlaşılıyor, saldırıyorlar bize.”
Arkadaşın mağdurluğunu yüreğim taa en derininde hissettim. Türkiye’nin neredeyse her bölgesinde çalışmış ve bu ülkede Kürt kimliğiyle hâlâ var olamıyor kim ne anlatırsa anlatsın, hep bir ötekileştirme çabası hep bir ön yargı. Bana bir anısını anlattı; askerde yemin töreni için askerlere dağıtılan küçük bayraklar varmış ve yemin töreninden önce kaybetmiş, komutan çocuğu bütün bölüğün önünde dövmüş ve anısını şöyle bitirdi: “Sence o bayrağı kaybeden bir Türk olsaydı, Türkçesi düzgün olsaydı komutan onu döver miydi? Bu olay benim içimde hâlâ yaradır.” Bütün bunları yazma gereği hissettim çünkü bu ülkede linç kültürü var, bu ülkede devletin istediği bir insan profili var, bu ülkede ötekine tahammül yok. Bu ülkenin Kürt vekili, Kürt bakanı var, Kürtçe kanalı var diye Kürt sorunun bittiğini sananları var. Obama da bir siyah ama ABD’de siyahlar hâlâ ırkçılığa maruz kalıyor. Bu ülkede kimse Kürt kimliğiyle bir yere gelemiyor hâlâ. İnsanlar ‘en güzel şiir barıştır, bir annenin gülümsemesidir barış’ diye sokaklara döküleceğine kin ve nefret söylemleriyle sokağa dökülüyor ve öyle bir savaş istiyorlar ki sadece dağdakiler hayatını kaybetsin.
Bilinçlerimize kardeşliği aşılamadıktan sonra, Kürt halkına ve diğer halklara, mezheplere temel hak ve hürriyetleri verilmedikten sonra, kendilerini bu ülkenin sahibi sanıp her asker, polis cenazesinde sanki olayın failiymiş gibi yoksul Kürt işçilerine, mevsimlik tarım işçilerine saldırıldıkça bu ülkede daha çok kan dökülür. Ben dün dükkana gelen güzel insanın gözlerinde barış isteğini, korkmadan bu topraklarda gezebilme isteğini, sesim gür çıksın artık memleketimde dediğini gördüm ve o bu tür mağduriyetleri yaşayanlardan sadece biri. Hadi bırakalım militarist söylemleri de barışı haykıralım çünkü şehitler ölmez diyorsunuz ama ölen bir askerin yaşadığı evin içinde artık olmayışının, olamayacağını, o ‘’boşluğu’’ ifade edebilecek bir cümle, bir kelime yok inanın. Bırakın, müsaade edin analar evlatlarını koklayabilsinler.
Çocuğun gördüğü düştür barış, bırakın çocuklar özgürce düşlesinler.

ÖNCEKİ HABER

'Cesur olmazsak daha çok yanacağız'

SONRAKİ HABER

Yandaş sendikalar taşeron işçileri hatırladı!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...