03 Eylül 2015 00:57

Ekvador’un at izi ve it izi

Paylaş

Elif GÖRGÜ
Santo Domingo

Latin Amerika ülkesi Ekvador bir kaç hafta boyunca iki önemli patlama ile gündeme geldi: Cotopaxi volkanındaki patlama ve halkın öfksindeki patlama. Hükümet iki patlamayı da kontrol altına almaya çalışıyor; birincisini görece bilimsel yöntemlerle, diğerini şiddet ve kara propagandayla. Ancak iki patlama da henüz durdurulabilmiş değil.

Ekvador sert bir politik süreçten geçiyor. 2007’de geniş halk desteğiyle seçilen ancak bugün otoriterliğini arttıran Devlet Başkanı Rafael Correa ve hükümetinin güvenirliliğinin hızla sarsıldığı, halkın sokaklarda kitlesel gösteriler yaptığı, sosyal ve politik örgütlenmelerin ve ayrıca sendikaların öncülüğünde sokakların dolduğu bir dönem. Özellikle son bir yıldır eylemlerin sayısı ve kitleselliğinde önemli artış var.

Son aylarda emekçi kitlelerin yanı sıra sağ kesimlerde de hükümete yönelik bir tepkinin oluşması Correa’ya tüm muhalefeti “sağcı ve darbeci” olarak lanse etme ve buradan “Devrim elden gidiyor” propagandasını yükseltme olanağı veriyor. Latin Amerika’nın “sol basını”nın da propagandaya destek vermesi, Ekvador’da yükselen demokrasi ve emek mücadelesine yönelik kıta boyunca bir ön yargı oluşmasına neden oluyor. Halbuki bu küçük ama önemli mücadeleleri tarihe not ettirmiş ülkede sokağa çıkanların asıl olarak emekçi kitleler ve emekçilerin çocukları olan gençler olduklarını anlamak için fotoğraflara bakmak yeterli.

YÜZ BİNLERCE EMEKÇİ SOKAKTA

Peki Ekvador’da aslında neler oluyor. Sadece bir kaç haftada 600 binden fazla kişinin eylemlere katıldığı ülkede 13 Ağustos’taki “ulusal halk grevi”ne katılan 61 kişinin tutuklanması sonrası sokak eylemleri tutuklananların bırakılması talebiyle sürüyor.
Süreç ise ülkeye bağlı ama aslında uzakta bulunan Galapagos adalarında dahi Correa’nın kemer sıkma politikalarına karşı ayaklanma çıkartabilecek kadar ısınmış durumda. Correa’nın partisi olan Alianza Pais hükümeti, kendi yandaşlarını da sokağa, karşı eylemler yapmaya çağırıyor ancak aldığı yanıt çok sınırlı oldu. Buna rağmen özellikle Latin Amerika basını emekçilerin eylemlerini sağcılar ayaklandı olarak vermeyi tercih ederken, hükümet yandaşlarının eylemlerini ise Correa’ya büyük destek olarak yansıtmayı sürdürüyor.

Medya desteğine rağmen anketler ülke içinde hükümete yönelik güvenilirliğin düştüğüne işaret ediyor. İktidara geldiğinden bu yana halk desteği yüzde 60’larda seyrederken, ilk defa tarihi bir düşüşle bu desteğin yüzde 30’lara kadar gerilediği belirtiliyor.

SENDİKALAR ÖNE ÇIKTI

Son bir yıldır yükselen hareketler içinde sendikal hareket öne çıkıyor.  Aralarında ilerici, sosyalist, komunist partilerin de blunduğu siyasi örgütler ve ilerici sendikalar ile yaşam alanlarını şirketlerden ve hükümetten korumaya çalışan örgütlerin ittifakı da güçleniyor. Bu halk ittifakı yerel ve ulusal düzeyde çeşitli eylemlerle hükümet politikaları karşısında bir güç oluşturmaya başladı. İttifak içindeki en büyük parti olan Ekvador Halk Hareketi (MPD) tüm üyelikleri geçersiz sayılarak iki kez kapatılmaya çalışıldı. İlkinde bir kampanya ile 200 bin üye kaydı yapan parti, ikinci defa bu kez daha büyük baskı gelince kapatılarak Halk Birliği (UP) adıyla yeniden kurulmak zorunda kaldı. Bu arada partinin yöneticileri, belediye başkanları, parti üyesi sendika başkanları ve gençlik önderleri ya belli sürelerde “terör” iddiasıyla tutuklandı ya da haklarında açılan davalar sürüyor. Halbuki Ekvador’da herhangi bir silahlı eylem ya da bugüne kadar gerçekleştirilmiş herhangi bir bireysel terör eylemi  ya da saldırısı bulunmuyor.

Öte yandan Amazonlarda petrol çıkartılmasına izin verilmesi yerlileri ayaklandırıken, anayasadaki parasız eğitim, üniversiteye sınavsız giriş gibi hakların ortadan kaldırılması, lise eğitiminin tek tipleştirilerek sanat okullarının kapatılmak istenmesi öğrencileri ayaklandırdı. Bu arada Amazonları yok edecek adımlar atan Correa’nın “ağaç dikme” kampanyaları da es geçilmemeli. Dünyanın iki ucunda da suçu örtme yöntemlerininin bu kadar benzeşmesi dikkat çekiyor.

Bugün mücadelenin asıl örgütleyicisi ise ilerici siyasi partilerin de desteklediği sendikalar ve emek örgütleri.

KORKU NASIL AŞILDI?

Ekvadorluların “korku aşıldı” dediği İlk büyük eylem 17 Temmuz 2014’te yapıldı. FUT ve Halk Cephesi isimli sendikaların öncülüğünde ulusal çapta bir protesto düzenlendi. İki ay sonra, 17 Eylül’de bu kez yerli halkları federasyonu lan CONAIE’nin de katıldığı bir başka eylem yapıldı. Bu eylemde hükümete karşı bir tür “halk cephesi” ilan edildi.

Hükümet eylemlere saldırdı, bize çok tanıdık gelecek şekilde liderlerini tehdit etti ve istikrarı bozmak isteyen “ulusal ve uluslararası bir komplonun” parçası olduklarını “Radikal sol ve sağın birleştiğini” ileri sürdü.

2014 sonlarında “Toplumsal Hareketler Kolektifi” adı altında buluşan örgütler 2015 boyunca da eylemlerini sürdürerek bir “Halk Grevi” örgütleme çalışması yürüttüler.

2015 BÜTÇE KESİNTİLERİ İLE GELDİ

2015 başında ise hükümet petrol fiyatlarının düşmesi, büyük mali açığı kapatma gerekçesiyle bütçe kesintilerine başladı. Opcion Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ramiro Vinueza’dan aldığımız bilgilere göre Ekvador’un resmi para birimi olarak ABD doları kullanması ticaret dengesini bozarak açıkları büyüttü. Daha önce varil başına 100 dolar eden Ekvador petrolünün fiyatı 50 dolara kadar düştü. Dış borç Correa döneminde 16 milyar dolar artarak 33 milyar dolara yükseldi. En alacaklı ülke ise Çin. Hükümet ek vergiler getirerek açığı kapatmaya çalıştı. Daha fazla dış borç aramaya başladı. Sosyal güvenlik fonlarını kullandı ancak hiçbiri bütçesi 36 milyar dolar olan ülkenin 8 milyar dolarlık bütçe açığını kapatmaya yetmedi. Bu gelişmeler halkın tepkisini büyüttü. Kolektifte buluşan örgütlerin çağrısıyla 19 Mart’ta eylemler yapıldı. Tüm ülkede 200 bin kişi sokağa çıktı (Ekvador nüfusu 15 milyon). Yürüyüşler Correa karşıtı yürüyüşlere dönüştü. Yürüyüşlere katılan sağcı örgütlerim temsilcileri ise protesto edilerek kortejlerden atıldı.

FONLARA EL KONDU, ÖFKE BÜYÜDÜ

Bu arada hükümet yeni kemer sıkma politikaları hayata geçirdi. İş Yasası işçilerin aleyhine değiştirildi.  “Kötü yönetiliyor” iddiasıyla öğretmenlerin “İşsizlik fonu”na el kondu. Emeklilik fonuna hükümetin yapması gereken, anayasada yer alan yüzde 40 oranındaki katkı iptal edildi. Bu durum emekliler arasına büyük öfke yarattı. Halk desteği yüzde 30’lara düştü.
Kolektif, 1 Mayıs’ta son yılların en kalabalık 1 Mayıs mitingini örgütledi. 24 bölgede, bazılarında bugüne kadar hiç 1 Mayıs mitingi yapılmamış 58 kentte emekçiler kitlesel olarak sokaklara çıktı.  3 milyon nüfusu olan başkent Quito’da 100 binden fazla emekçi yürüdü. Örgütsüz kesimler de yürüyüşe katıldı. 1 Mayıs Correa hükümetinin reddine dönüştü. Kendi 1 Mayısı’nı toplayan hükümetin mitingi ise kamu görevlilerinin katılımı zorunlu tutulmasına rağmen sönük geçti. Bu mitingde kendisine tepki gösteren bir genci tutuklatması da Correa’nın gerçek yüzünün tüm ülke tarafından bir kez daha görülmesine vesile oldu.

GELENEKSEL SAĞ SAHNEDE

Haziran başında iki yeni yasa tasarısı meclise getirildi: Miras vergisi ve  yeni bir katma değer vergisi. Hükümete göre bu iki yeni vergi “En zenginleri etkileyecek ve ülkenin daha eşit ve adil olmasına yardım edecek”ti. Sağcılar, iş adamları, banka temsilcileri bu süreci öne çıkmak için bir fırsat olarak değerlendirdiler. Medyaya çıkarak tasarıları eleştirdiler. Bu arada küçük bir grup sağcı hükümet partisi olan Alianza Pais’in başkentteki bir bürosu önünde eylem yaptı. Küçük eylem günlerce büyüyerek devam etti ve ana akım medyada büyük yer aldı. ABD destekçisi aşırı sağ sahneye böyle girdi.
İlerici örgüt ve sendikalar ise haziran boyunca kendi eylemlerini yaparken sağcı, gerici kesimler de ayrı eylemler yaparak örgütlenmeye başladılar. Ancak onların hükümet karşıtı söylemleri aynı zamanda “sol, sosyalist komünist güçlere karşı” söylemler haline de geldi. Correa’yı solcu olmakla, ülkeyi Küba’ya, Venezuela’ya dönüştürmekle –haksız yere- suçladılar. Sağcıların eylemleri 3-5 bini geçmezken Correa’nın sağ ve solun kendisine darbe yapmak istediği iddiası Latin Amerika’nın büyük basınında en çok yer alan haber olmayı sürdürüyor.

HALK GREVİ

13 Ağustos’ta ise tüm sol, ilerici partiler, yine emek örgütleri ve yerli örgütlerinin öncülüğünde ülkede hayatı durdurma kararlılığı ile “halk grevi” için sokağa çıktılar. Bu grevde Correa’nın anayasayı değiştirerek yeniden başkan adayı olmaya çalışmasının da payı oldu. Büyük kara yolları özellikle yerli topluluklar tarafından kapatıldı. Kolluk kuvvetlerinin engelleme girişimlerine karşı çatışmalar çıktı. Gaz bombaları, coplar, tutuklamalar art arda geldi. Ekvador’da gazeteci ve akademisyen olarak bulunan bir Fransız vatandaşı da gözaltına alınarak sınır dışı edildi. Eylemler 13 Ağustos’tan beri sürüyor. Bugünkü talep tutuklanan 61 kişinin serbest bırakılması, açılan 104 davanın geri çekilmesi. Ancak medya çoğunlukla Ekvador emekçilerini yalnız bırakmış durumda. Son iki yüzyılda üç gerici hükümeti örgütlenerek devirmiş Ekvador halkının, 4. halk düşmanı hükümetten de kurtulma yolunda sesini duyurmaya, “at izinin it izinden” ayırt edilmesi için dayanışmaya ihtiyacı var.


TOPLUMSAL HAREKETLER KOLEKTİFİNDE KİMLER VAR?

Geçtiğimiz yıl kurulan harekette CEOLS, CEDOC CUT, UGTE, Halk Cephesi isimli sendikalar, yerli örgütü CONAIE, gençlik ve öğrenci örgütleri FESE, FEUE, FEUNASSC; CUBE gibi mahalle örgütleri, esnaf örgütü CUOMITAE ve bazı bölgesel örgütlenmeler bulunuyor. Halk Birliği gibi siyasi partiler de kolektifin eylemlerini destekliyor.


‘SOL’ BASININ TUTUMU BÖLÜYOR

Venezuela’nın merhum ve efsane başkanı Chavez’in önderliğinde kurulan ve aslında ABD ve Avrupa basınına karşı 2000’lerin ilk ilerici hükümetlerinin ve halkların lehine bir yayıncılık yapan Telesur Televizyonu ve internet sitesi bugün Ekvador’daki eylemlere karşı yoğun bir karapropaganda sürdürenlerin başında geliyor. Telesur’un, aralarında ‘dış güçlere’ karşı ekonomik ve politik örgütlenmeler oluşturan Latin ülkeleri  yönetimlerini ne olursa olsun desteklemeye, Meksika, Panama gibi ABD’ye politik bağımlılığı eskisi gibi sürenleri de ne olursa olsun yermeye yönelik yayıncılığı “Ekvador’da darbe girişimi” haberciliğinin öncülüğünü yapıyor.
Öte yandan başta Venezuela olmak üzere Latin devlet başkanları da “darbe” iddialarını destekliyor hatta hükümet partisinin yönettiği petrol işçileri sendikaları dahi “Ekvador’daki darbecilere karşı” basın açıklamaları yaparak Latin Amerikalı emekçiler birbirine karşı kışkırtılıyor. Avrupa ve Türkiyenin ilerici basınında da Correa hâlâ “solcu başkan” olarak nitelendiriliyor.

ÖNCEKİ HABER

Yüksekova'da canlı kalkan alanında çatışma

SONRAKİ HABER

Savaş tezkeresinde ittifak: Meclis yarın toplanıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...