30 Ağustos 2015 13:46

Suruç’ta katledilenler anıldı: 40 gün geçti, acımız geçmedi

Paylaş

Suruç'ta katledilen 33 sosyalistin ölümlerinin 40'ıncı günü sebebiyle verilen yemeğe katılan HDP Eşgenel Başkanı Figen Yüksekdağ, "40 gün geçti, acımız geçmedi" dedi. 

ESP İstanbul İl Örgütü, 20 Temmuz'da Kobanê'nin yeniden inşa sürecine katkıda bulunmak üzere yola çıkan ve Suruç'ta basın açıklaması yaptıkları sırada IŞİD’in canlı bomba saldırısında yaşamını yitiren 33 kişinin ölümünün 40'ıncı günü nedeniyle Yoğurtçu Parkı'nda yemek verdi. Etkinliğin yapıldığı alana katliamda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının bulunduğu dev pankart asıldı. Suruç'ta yaşamını yitirenlerin ailelerinin yanı sıra HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, ESP Genel Başkanı Sultan Ulusoy, HDP İstanbul Milletvekili Sezai Temelli, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, HDP ve ESP'li yöneticiler, SGDF'liler, Suphi Nejat Ağırnaslı'nın (Paramaz Kızılbaş) annesi Nuran Ağırnaslı ile katliamda yaralı olarak kurtulan gençlerin de katıldığı etkinlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşuyla başladı. 

'OĞLUM ÇAĞDAŞ'LA EV EV DOLAŞIP İLAÇ TOPLADIK' 

Saygı duruşunun ardından katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri adına söz alan Çağdaş Aydın'ın babası Fethi Aydın, "Şehitlerimizin bıraktığı yolda devam edeceğimizi ant içiyoruz. Biz, yıkılan evlerin yerine bir tuğla koymak için gittik, çünkü bu bizim sorumluluğumuzdur" dedi. Birlikte mücadele çağrısı yapan Aydın, katliamın sorumlusunun IŞİD ve AKP olduğunu ve AKP'nin bu katliamın hesabını vermek zorunda olduğunu söyledi. Aydın, "Oğlum Çağdaş, benimle geldi. Kobanê halkının mücadelesine merhem olmaya geldi. Ev ev dolaşıp ilaç topladık" diye konuştu. 

'DEVRİME YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ'

Aydın'ın ardından SGDF'den Ceren Çoban söz aldı. Öfkelerinin 40 gündür dinmeden büyüdüğünü ifade eden Çoban, "Biz bu katilleri tanıyoruz onları Soma ve Roboski'de. Onlar nasıl bizleri tanıyorsa biz de onları tanıyoruz. And olsun ki biz kazanacağız. Her gün büyüyen öfkemizle devrime yürümeye devam edeceğiz" dedi. Çoban'ın konuşması kitle tarafından "Şehitler yaşıyor, komünistler savaşıyor" sloganıyla karşılık buldu. 

'KARDEŞLİK KÖPRÜSÜNÜ BÜYÜTMEK BOYNUMUZUN BORCUDUR'

ESP Genel Başkanı Sultan Ulusoy da, Suruç'a giden gençlerin batıdan Kürdistan'a uzanan kardeşlik köprüsünü inşa ettiklerini söyledi. Ulusoy, "Suruç katliamında sağ kurtulanlar, 'Bugün hayattaysam şehit yoldaşlarım bedenleriyle bana siper olduğu içindir' derler. İşte biz böyle bir gençlikle omuz omuza yürüyoruz. İşte biz, katliamdan sağ kurtulanların acısını politikleştiren bir gençlikle yürüyoruz. Onlara söz veriyoruz ki Batı'dan Kürdistan'a uzanan kardeşlik köprüsünü büyütmek boynumuzun borcudur" dedi. 

Ulusoy'un ardından konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da, birlik olunması durumunda toplumun savaş isteyenlerden daha güçlü olduğunu belirterek, "Barış adalet için birbirimizin sesine ses olmalıyız" dedi. 

'GERÇEK KARDEŞLİĞİ İSTEMENİN NE OLDUĞUNU GÖSTERDİLER'

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da yaptığı konuşmada, Suruç'ta katledilen gençlerin karanlık içinde ışığı, gerçek kardeşliği ve barışı istemenin ne anlama geldiğini gösterdiklerini söyledi. "Barış, savaş içinde katledilen bir halk için yeri geldiğinde ölmeyi bilmektir. Barış, her gün çocukların katledildiği bir coğrafyaya gitmeyi bilmektir. Barış, yoldaşın için ölmeyi bilmektir" diyen Yüksekdağ, 33 sosyalistin ölmek için yola çıkmadıklarını fakat karşılarında ölmekten başka bir şey bilmeyen bir siyasi iktidarla karşı karşıya olduklarını kaydetti. Yüksekdağ, "Onların ellerinde sadece kitapları vardı. Çocuklara bir parça ışık taşımak için Kobanê topraklarında çocukların şen cıvıltılarını duymak için yola çıktılar. Ama silahlardan başka sesin duyulmadığı coğrafyaya bu gençlerin yaktığı ateş çok geldi bu karanlığın sahiplerine" diye konuştu. 

'IŞİD'LE MÜCADELE ADI ALTINDA TÜRKİYE HALKLARINA KARŞI SAVAŞ AÇILDI'

"40 gün geçti, acımız geçmedi" diyen Yüksekdağ, aradan geçen 40 gün boyunca iktidarın tek bir hesap vermediğini ve katliamla ilgili layıkıyla bir soruşturma dahi açılmadığını söyledi. Soruşturma dosyasına getirilen gizlilik kararını da eleştiren Yüksekdağ, "Bütün Türkiye halklarını ilgilendiren bir katliam davası için Türkiye halkları müdahale edilemez hale geldi" şeklinde konuştu. AKP'nin katliamı unutturmak için Türkiye'de devasa bir savaşı başlattığına vurgu yapan Yüksekdağ, şöyle konuştu: "Sözde katliamın ardından IŞİD'le mücadele kararı vermişti. Ama IŞİD'e karşı mücadele yürüten gören oldu mu? IŞİD'e karşı mücadele adı altında Türkiye halklarına, Kürt halkına savaş açıldı. Bütün Türkiye halklarını yıldırma ve teslim alama operasyonun başlattı ve bugün Türkiye yangın yerine çevrilmiş durumda. İşte, sosyalist gençleri Batı'dan Doğu'ya bir barış köprüsü kurdular. Onlar, Türkiye halklarının sosyalist geleneğini bütün iliklerine kadar hisseden ve bunun gereklerini yerine getirmek için yola çıktılar. Ama saraydakiler bunu istemezler. Suruç'ta berhava etmeye çalıştığı bu Türkiye halklarının birliğiydi. Biz, onları verdiğimiz sözle özgürlük değerlerini savunuyoruz. Bugün ilan ettikleri savaşla Türkiye'yi bölmeye çalışıyorlar. Halkımızın doğal demokratik hakkı olan kendi kendini yönetme hakkının devlet terörüyle cevap veriyorlar." 

'SARAY SAVAŞI İÇİN HER GÜN GENÇLERİMİZE ÖLÜN ÇAĞRISI YAPILIYOR'

AKP'nin devreye koyduğu savaşın, 7 Haziran'da Türkiye toplumunun birleşmeye verdiği karara karşı açıldığını belirten Yüksekdağ, barışa inananlar olarak Kürdistan'la kardeşlik köprüsü kurmak için yola çıkan 33 sosyalistin izinden gitme cesaretini göstereceklerini söyledi. Yüksekdağ, "Onlar bize halkların birbirlerinden koparılamayacağını işaret etti. Onların İstanbul'dan Kobanê'ye kurduğu köprüyü Lice'ye, Varto'ya, Hakkari'ye, Şemdinli'ye doğru kurmalıyız. Bugün bölgede sürdürülen savaş hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir karanlığın bize dayatılması demektir. İşte tam da bu zamanda kendi demokratik yönetimimiz halklar olarak bir kuracağız. Bu siyasi iktidar artık savaş yapmaktan başka bir şey bilmiyor. Saray savaşı için her gün gençlerimize ölün çağrısı yapıyor. Bizler, gençlerimize ölümden başka bir yol gösteren bir siyasi iktidarı tanımıyoruz" diye konuştu. 

'HALKIMIZIN ÖZYÖNETİM HAKKINI SAVUNUYORUZ'

Bölgede halkın özyönetim hakkı kullanma isteğinin karartıldığına dikkat çeken Yüksekdağ, "Biz Gezi'de kötü yönetime karşı halklarımızın yönetime katılma hakkımızı savunduk. Bu kötü yönetime son verecek ve Türkiye toplumu demokratik yönetime katacak güç Türkiye halklarının kendisidir. Halkımız her yerde, kendisi karar verecek niteliktedir. Bizler her yerde bu kötü yönetim ve meşruiyetini yitirmiş yönetim anlayışına karşı halklarımızın özyönetim hakkını savunuyoruz" ifadelerini kullandı. 

Son olarak 1 Kasım'da yapılacak erken seçime değinen Yüksekdağ, "Madem 7 Haziran'da uslanmadılar, 1 Kasım'da ikinci kez yenilgiyle karşı karşıya kalacaklar. Halkına ve seçmen kitlesine savaş açarak yenilgiden kurtulacağını sanıyor. Ama 1 Kasım'da görecek ki saray iktidarına karşı büyük bir zaferle halklarımızın barışını ve demokratik bir hayat kurma iradesini. İşte bu süre içinde zalimlerin karşısında dün nasıl boyun eğmediysek yine mücadele edeceğiz" dedi. 

Etkinlik konuşmaların ardından BEKSAV Müzik Grubu'nun sahne alması ile devam etti. (DİHA)

ÖNCEKİ HABER

'16 yaşındaki Mazlum'u araç durduktan sonra katlettiler'

SONRAKİ HABER

Regal Mermer’e ait taş ocağında patlama: 5 işçi yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa