29 Ağustos 2015 00:55

Yıllardır barış içinde yaşayan Adana halkı: Bizim savaşımız değil artık barış istiyoruz

Türkiye’nin içinden geçtiği karanlık atmosferi siyasetin en yoğun olarak konuşulduğu kahvehanelerdeki insanlarla konuştuk. İşçisi, emeklisi, garsonu ve memuruyla görüştük. Herkeste savaşın yılgınlığı, barışın özlemi vardı. Röportajımız sırasında kimileri tedirginliğinden isimlerini vermek istemedi. Zor da olsa fotoğraf çekmeyi başardık. Röportajımızın en anlamlı mesajı “Halkların sorunu yok, sorun siyasetçilerde” oldu.

Paylaş

Mesut AKATAY
Adnan KARATAŞ
Adana

Türkiye son zamanlarda çok gergin ve kanlı bir atmosferden geçiyor. Bu atmosferin oluşmasında siyasilerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 

İsminin yazılmasını istemeyen kamu işçisi: Ben Karaisalıyım. MHP’liyim. Yıllardır Kürtlerle aynı sofrayı, aynı ekmeği paylaşıyoruz. Bu yüzden MHP’nin yaptığı açıklamaları sorunlu buluyorum. Çatışmacı dilin kimseye faydası yok. Aslında halklar arasında da sorun yok. Sorun siyasetçilerde. Siyasetçilerin kullandığı dil ister istemez toplumu kutuplaştırıyor. Halk birbirine düşman oluyor. Siyasi kutuplaşmanın kimseye faydası yok. Artık buna bir son verilmesi gerek.

Ahmet Yıldız (İşçi): Görüyorsunuz, bu kahvede oyun oynadığımız birçok arkadaş doğulu. Ben Adanalıyım. Aramızda bu güne kadar Kürtlük, Türklük yüzünden hiç tartışma olmadı. Ama böyle hassas dönemlerde bazen birbirimizle konuşamayacak hale geliyoruz. Mesele Kürt-Türk meselesi değil, savaş üzerinden birilerinin rantı olduğu için bu nok-tadayız. Röportaj yapmak için en mantıklı yeri seçmişsiniz, çünkü bizler burada her zaman bunları konuşuyoruz. Herkes bu savaşın farkında. Kimse artık vatan bölünüyor naralarına inanmıyor. Ben ilk seçimde AKP’ye oy verdim. İlk seçimden sonra CHP ya da MHP’ye oy verdim. AKP bu savaşı başlattığı için oyları düşecek. Şunu da söylemek isterim ki bu savaş birilerinin rantı devam ettiği sürece bitmeyecektir. Ama yine de ümidimi yitirmek istemiyorum.

Kemal Şahan (Emekli): Bugün duyuyoruz her yere askeri operasyon yapılıyor. İlçeler, mahalleler, köyler talan ediliyor. Siyasilerin özellikle MHP ve AKP’nin tutumu kabul edilir değil. Bu Türkiye’yi kaosa sürükler. Bu bizzat Erdoğan’ın operasyonudur. Halk bunu görüyor tabii. Hiç bir şey geçmişteki gibi işlemiyor. Bugün havuz medyası varsa, aynı zamanda çok örgütlü bir sosyal medya da var. Ben HDP’li değilim. Ama bu seçimde HDP’ye oy verdim. HDP’nin barajı geçmesi için çalıştım. Böyle bir durumdan sonra geçen seçimde çalıştığımın iki katı daha fazla çalışacağım. IŞİD istediğini yapıyor. İstediği gibi girip çıkıyor. IŞİD’e operasyon yapılıyor deniliyor. Bir de bakıyoruz doğuya operasyon yapılıyor. AKP’nin kendi tabanı bile bundan rahatsız. Herkes bunun Erdoğan’ın savaşı olduğunun farkında. Bu koltuğu sağlamlaştırmanın savaşıdır.
İsminin yazılmasını istemeyen garson: 52 yaşındayım kahvede garsonluk yapıyorum. Bu yaşımda artık eve ekmek götürmekte zorlanıyorum. Ben burada Davutoğlu’ya seslenmek istiyorum,  dağları bombalayacağınıza işsizliğe bir çözüm bulun. Bıktık artık sizin savaşınızdan. Bıçak kemiğe dayandı. İnsanlar yiyecek ekmek bulamazken sizler Türkiye’yi Suriye’ye çevirmeye çalışıyorsunuz. Suriye’deki iç savaşın nedeni de sizsiniz, Ortadoğu’da akan kanın da. Günyüzü görmez olduk. Eskiden yoksulduk ama yine de gülebiliyorduk. Şimdi gülmeyi de unuttuk. Yeter artık Ortadoğu’da silahlar sussun. İnsanlar ölmesin. Herkes evine dönsün. Tek derdimiz barış olsun.

‘HER GÜN İNSANLARIN ÖLDÜĞÜ BİR ÜLKEDE  NASIL HUZUR OLSUN?'

Barış sürecinden sonra Türkiye’nin böyle yoğunluklu bir savaşa girişmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kamu işçisi: Burası Türkiye, her şey mümkün. Ama şunu söylemeliyim ki ciddi anlamda barışa ihtiyacımız var. Sizlere soruyorum; her gün bir sürü insanın öldüğü bir ülkede nasıl huzur olsun? Yeter artık, bize huzur versinler. Savaş bir an önce dursun.

Ahmet Yıldız (İşçi): Bir barış süreci var dediler. Ne kadar içselleştiremezsek de en azından cenazeler gelmiyordu. Barış deyip ardından savaşın olması kabul edilir bir şey değil. Bir an önce silahlar susmalı.

Kemal Şahan (Emekli): Ben barış sürecinin olduğunu düşünmüyorum. Barış süreci tek taraflı ilerledi hep. Ama güzel olan bir şey vardı, silahlar susmuştu. Ağrı/Diyadin ve diğer provokasyonlarda halkın aldığı inisiyatif takdire şayandı. Aslında bu savaşın başlayacağının ilk fitili o zaman atıldı ama kimse provakasyona gelmedi. Evet, barış sürecinden sonra yollar, barajlar, kalekollar yapıldı. Bunlar halkın daha iyi hizmet görmesi için değil daha iyi operasyon yapmak için yapıldı. Emekçilerin katledildiği, üç yaşındaki çocuğun kafasına kurşun yediği, bir kadının öldürülüp teşhir edilmesi artık ahlaksızlığın maksimum seviyede olduğunun göstergesidir. Hükümet bu zihniyetten kurtulmadığı sürece barıştan söz etmek mümkün değil.
Garson: Bu savaş bizim savaşımız değil. Onun için halkın uyanık olması lazım Türkiye’nin Suriye’ye dönmesine izin vermeyeceğiz. Barışı biz getireceğiz.

TOPRAK KANA DOYDU SİLAHLAR SUSMALI

Peki, bundan sonra ne yapmalıyız veya nasıl yapmalıyız?

Kamu işçisi: Silahlar susmalı. Konuşabileceğimiz birbirimizi anlayabileceğimiz bir ortam sağlanmalı. Toprak kana doydu. Bundan sonra savaşın hiçbir anlamı yok.

Ahmet Yıldız: Hepimizin helalleşip bu savaşa dur demesi lazım. Bu güzelim ülke savaşı hak etmiyor.
Kemal Şahan: Bu savaşın bitmesi için Erdoğan ve zihniyetinin o karanlık örtüsü ülkenin üzerinden kalkmalı. Hep birlikte Erdoğan’ın savaş çığırtkanlığına karşı kalkan olmalıyız. Bu savaşın önüne geçmeliyiz.

Garson: Ortadoğu’daki savaş durulmadıkça Türkiye’deki savaş durulmaz. Sadece Türkiye için değil tüm Ortadoğu için barışa inanmamız ve bunun için mücadele etmemiz gerekir.

ÖNCEKİ HABER

Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki seller de yazgı değildir !

SONRAKİ HABER

Dağlarca şiirin kainat büyükelçisidir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...