31 Temmuz 2015 00:53

Diyarbakırlılar AKP’nin savaş politikalarına tepkili: Savaşa karşı barışı savunacağız

Paylaş

Cumhur DAŞ
Diyarbakır

Diyarbakır çok sıcak günler yaşıyor. Bir yandan 45 dereceyi bulan hava sıcaklığı diğer yandan kaynama noktasına ulaşan siyaset Diyarbakır’ı yakıyor. Ama Diyarbakır’ı asıl kavuran şey, şehrin ortasında bulunan 8. Ana Jet Üssünden havalanan F-16’lar.

Her gece savaş uçakları şehrin üzerinde büyük bir uğultuyla uçuyor. Bu uçakların önemli bir kısmı Kandil’i bombalamakta kullanılıyor. Her gün kaç F-16 jetinin havalandığını, bunların hangi yöne gittiğini, yüklü olup olmadıklarını Diyarbakırlılar çok rahat bir şekilde kestirebiliyor. Bazen de F-16’lar şehrin üzerinde dakikalarca alçak uçuş yapıyor. Bunun içerdiği mesaj da çok iyi biliniyor. Ayrıca geceleri savaş uçaklarının sesine polis helikopteri sesi de eşlik ediyor.

POLİS BASKISI ARTTI

Bu açıdan şehir merkezinde de durum pek farklı değil. Devlet tarafından havadan verilen mesajlar karadan destekleniyor. İşlek caddelerinin başlarına TOMA’lar konuşlandırılmış durumda. Akrep, kirpi gibi zırhlı araçlarda sürekli tur atıyor. Ev baskınları ve gözaltılar ise son hız devam ediyor. Son iki haftadır onlarca adrese baskın yapan polis yüze yakın kişiyi gözaltına aldı. Kandil’e yönelik hava saldırısını ve gözaltıları protesto eylemlerine en sert müdahaleler kaçınılmaz oluyor. Her gece mahallerden çatışma sesi gelmeye başladı. Polisin sokaktan çevirip üst araması yaptığı ‘makul şüpheli’ sayısı da epeyce artmış durumda.

1 AĞUSTOS ÖNEMLİ BİR GÜN OLACAK

Tüm bunlar Diyarbakırlılara 90’lı yılları hatırlatıyor. O yılların izleri halen silinmemişken çözüm masasını deviren Erdoğan ve AKP’nin yeni bir savaş dayatması tutum takınılan konuların başında geliyor. Tabi bu yaşananlar Kürt halkı için Diyarbakır’daki bir yurttaşın deyimiyle ‘yeni barış mücadelesinin başlangıcı’ anlamına da geliyor. Hiç kuşkusuz savaşın önlenmesinde ve barışın sağlanabilmesinde en önemli aktör olarak Abdullah Öcalan görülüyor. Bunun içindir ki bu çatışmalı ortam içerisinde 1 Ağustos günü aylardır süren tecridin kalması ve Öcalan’ın özgürlüğü için Diyarbakır’da büyük yürüyüşü başlatılacak. Gelişmelerin hangi boyuta varabileceğini bu yürüyüşte yaşananların bir öngörü sunacağını söylemek mümkün.

SOKAK BARIŞ DİYOR

Diyarbakır’da sokak röportajı yapmak kentin havasını size sunan en önemli verilerden biridir. Kuşkusuz sokakta her dönem konuşacak birilerini bulabilirsiniz. Ama konuşmak isteyenlerin bolluğu, ifade biçimleri, mimikleri, çevrede toplananların reaksiyonları dönemin ruh halini anlatır. Şu dönem Diyarbakır’da çokça konuşmak isteyen var ve savaş politikaları karşısında barış sıkça dillendiriliyor.

‘BARIŞI BEKLERKEN SAVAŞI GETİRDİLER’

Sözü Diyarbakırlılara bırakalım. Biz buraya 5 kişinin görüşlerini ekleyebiliyoruz. Ama hiç tereddütsüz bu kentte 10 kişiden 9’unun benzer düşüncüleri paylaştığını söyleyebiliriz.

Dicle Budak (Öğrenci): “Biz barış beklerken savaşı getirdiler. Barış olacak dedikleri bir dönemde bunların olmasını kabul etmiyoruz. Barışı istemeyenin AKP olduğu çok açık bir şekilde görülüyor. Asıl bölücülüğü onlar yapıyor. Bunu herkesin görmesini istiyorum. Bu vatan hepimizin. Hepimiz bir arada kardeşçe yaşayabiliriz.”

Veysel Batı (Esnaf): “Midyat’ın Araplarındanım. Biz Türk, Kürt, Arap halkı olarak bir arada yaşamak istiyoruz. Burada yaşanan her ölüme üzülüyoruz. Giden asker, polis cenazelerine sevinen bir vatandaş var mı burada? Savaş istemiyoruz. Herkese huzur, herkese eşit davranılmasını istiyoruz. Halkların barışını istiyoruz. Yaşım 50. Yeter yeter diyorum. Nereye kadar bu insanlar ölecek. O zaman biz çocuk yapmayalım. Biz çocuklarımızın arkasından gözyaşı dökmek zorunda mıyız?

Fesih Bayramoğlu: AKP rant ve koltuk için savaş politikası yürütüyor. Onlar savaş dedikçe biz barış diyeceğiz. Hiçbir yerde savaş kazanmamıştır. Bunun için yeni bir barış mücadelesi yürüteceğiz ve barış kazanacaktır. Biz ölmekten de, zindandan da korkmuyoruz. 30 yıldır dağlar bombalanıyor, sorun çözüldü mü? Böyle çözülemeyeceğini herkes biliyor.

Cüneyt Bağrıyanık (Seyyar satıcı): Ülkenin sorunlarını çözeceğim diyen AKP şimdi kalkmış kendi iktidarı için bu ülkeyi ateşe atıyor. Birkaç yıldır ortam iyiydi ama şimdi o yılların acısını alıyorlar sanki. Şiddetle hiçbir şeyin çözülmediğini yaşayarak gördük. Yıllarca insanlar hayatlarını kaybetti ama ortada bir çözüm yok. 40 yaşındayım. Burada 90’lı yılları da yaşadım. Şimdi daha beter durumlar olabilir. Bu kentte gençliğimi yaşayamadım, bir zenginlik, huzur görmedim. Şimdi bakıyorum da çocuğum da ben ne yaşadıysam aynısını yaşayacak. AKP bu ülkede hiçbir soruna çözüm olmadı. Bu çözümsüzlüğü savaşla kapatmak istiyorlar.

Süleyman Doğrudemir (Öğrenci): AKP’nin yaptığı komplodan başka bir şey değildir. Önce barış olacak dediler, ama şimdi tekrar saldırıyorlar. Suruç’taki katliamda da AKP’nin bir oyunudur. Seçimde istediğini alamayan Erdoğan bu savaşı tetikliyor. AKP de Erdoğan da bu yaptıklarının hesabını bir gün mutlaka verecek. Savaş çıkartarak bundan kurtulamazlar. Bizi 90’lı yıllara götürmek istiyorlar. Ama buna izin vermeyeceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Brezilya’nın Yerli Amazonları Belo Monte Barajı altında eziliyor

SONRAKİ HABER

Bir toplusözleşme çalışmasının öğrettikleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...