31 Temmuz 2015 00:50

Avustralya 2 milyon kediyi neden öldürüyor?

Paylaş

İ. Zekeriya AYMAN 
Melbourne

Avustralya’da 2 milyon yabani kedinin 5 yıl içinde öldürüleceği haberi, birçok ülkede ve Türkiye’de de özellikle sosyal medya üzerinden tepkiyle karşılandı. Avustralya’nın ‘kedi soykırımı’na karşı hayvan hakkı savunucularının başlattığı imza kampanyasına ek olarak Change.org’da Türkçe imza kampanyası da başlatıldı.

Hayvanların öldürülmesi Avustralya’nın gündemine sık sık gelen bir konu. Özellikle de kanguru, tilki ve vahşi kedilerin doğaya etkileri, Avustralya ekolojik tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek kadar etkili.

Avustralya’nın devlet radyosu Radio National’da 2014 yılı Ekim ayında yayınlanan Background Briefing adlı araştırmacı gazetecilik üzerine kurulu programda vahşi kedilerin ülkeye verdiği zarar konu edildi. Programda kaydedildiğine göre vahşi kediler her gece Avustralya’da 75 milyon yerli hayvanı öldürüyor. Vahşi kedilerin bir yılda öldürdüğü sürüngen, kuş, memeli ve böcek sayısı 20 milyar.

‘KEDİLER AVUSTRALYA’NIN YERLİSİ DEĞİLLER’

Bilim insanlarına göre Avustralya’nın biyoçeşitliliğine yönelik en büyük tehdidi artık vahşi kediler oluşturuyor. Bu kediler kıta Avustralyasına 100 yıl kadar önce beyaz yerleşimcilerle birlikte gelmiş yerli olmayan hayvanlar. Tıpkı tilki ve tavşan gibi.

Tahminlere göre Avustralya ve çevre adalarda yaşayan vahşi kedi nüfusu 13 ile 25 milyon arasında. Son 20 yıldır bu kedilerin oluşturdurduğu ‘tehdit’ nedeniyle Avustralya ekolojik tarihinin ciddi bir biçimde yeniden yazılması gerektiği vurgulanıyor.

Korumaya yönelik konuşan Biyolog Dr. John Woinarski’ye göre biliminsanları hâlâ Avustralya coğrafyasını anlamaya çalıştıkları için, ‘vahşi kedi tehdidi’, özellikle tropik kuzeyde uzun zaman dikkat çekmedi. Bilim insanları, çok uzun süre orman yangınları ve diğer çevre faktörlerinin biyolojik çeşitliliğe verdiği zararı anlamaya çalıştı. Özellikle Avustralya’nın kuzeyinde çeşitliliğin son 20 yılda aniden ortadan kalkması, gerçek tehdidin kedilerden geldiği gerçeğini ortaya çıkardı.

Dr. John Woinarski, 1980’lerde Avustralya’ya geldiğinde, kuzey Avustralya bir zooloji cennetiymiş. ‘Sanki’ diyor Dr. John Woinarski, ‘biyolojik çeşitlilik bakımından zaman tünelinde 200 yıl önceye gitmiş gibi hissediyorduk. Kurduğumuz tuzaklara yakalanan  hayvan sayısı ve çeşidinin haddi hesabı yoktu. Bugün bir hayvan bile yakalayamıyoruz. Bu hayvanlar nereye gitti? Bence bunların yok olmasının nedeni vahşi kediler.’ Bilim insanlarının artık hayvan çeşitliliğine rastlamadığı bölgeler insan nüfusunun yaşadığı bölgelere yakın yerler değil. Söz konusu bölgeler, bugün bile uygarlık ve kalabalıklardan çok uzakta, özel tedbir ve hazırlık yapmadan gidilemeyecek, hâlâ ‘bakir’ denebilecek, Arnhem Land’da Kakadu gibi uzak, gizli cennetler.
Arnhem Land’da yaşayan Aborjin Warddeken kabilesi korucuları, vahşi kedi sayısının artması ile, yerli hayvan sayısının düştüğüne dikkat çekiyor. Aborjin korucular, öldürdükleri bir vahşi kedinin karnından bir kuş, bir sıçan ve bir kertenkele ile çok sayıda böcek bulduklarını kaydediyor ve bu miktarın sadece bir hayvanın bir günde yedikleri olduğuna dikkat çekiyor.
Ekolog Dr. John Read, son 25 yılda Güney Avustralya’da tuzak kurarak ya da vurarak yakaladığı binden fazla kediyi kısırlaştırmış. Geçen yılın başlarında vurduğu kedilerin bazılarının karnından çıkanları sıralıyor: 4 ayak uzunluğunda kahverengi yılan, goanna (Avustralya’nın en büyük kertenkelesi), kartal, papağan, yarasa, akrep, çıyan. ‘Vahşi kediler’ diyor Read, ‘timsah, büyük kanguru ve devekuşu dışında her şeyi yiyor.’

TİLKİLERLE MÜCADELE

1990’ların ortalarından bu yana Batı Avustralya’da uzak çöl ve kamu arazilerinde 3 milyon hektar alanda tilki nüfusunu kontrol altında tutmak için her yıl havadan bir milyon zehirli yiyecek atan hükümet, bu yolla, yerli hayvan nüfusunu önemli ölçüde ‘kırımdan geçiren’ tilki sayısını azaltıp, biyolojik çeşitliliği sürdürmeye çalışıyor. Bu projenin adı ‘Western Shield.’
Uygulamanın ardından tilki nüfusu önemli oranda düştü. Buna karşılık kuşlar, küçük kanguru, papağan ve diğer küçük memeli hayvan sayısı arttı. Uygulama sonunda bir tür sıçan - sincap görünüşlü memeli hayvan -  olan ‘woylie’, ve ‘western ground parrot’ adlı papağan, tehdit altındaki türler listesinden düşürüldü.

HİÇ AKLA GELMEYECEK BİR ŞEY OLDU

2000’li yılların başında ise kimi yerli türler yüzde 90’a varan oranda, aniden ortadan kayboldu. Nedeni konusunda bilim çevreleri hâlâ tartışıyor. Bir ekol, tilkilerle vahşi kedilerin geçinemediğine, birbirini rahatsız ettiğine, tilkilerin ortadan kalkıp yerli hayvanların çoğalmasıyla kedilere büyük bir av cenneti alanı açıldığına inanıyor.

Tasmanya Üniversitesi’nden Profesör Chris Johnson ise, çarenin dingo (Avustralya’ya özgü bir köpek. Çöllerde ve bazı çevre adalarda yaşar. 1970’lerde bir bebeği kaldığı çadırdan kaçırıp öldürdüğüne inanıldığı için beyaz Avustralyalılar bu köpekten uzak durur) nüfusunun artırılmasından geçtiğine inanıyor.

Avustralya’da ev hayvanı beslemek, evde hayvan beslemenin vergisi olmasına karşın oldukça yaygın bir gelenek. Ev hayvanlarını kısırlaştırma teşvik ediliyor. Ev hayvanını kısırlaştırmayanların vergisi daha yüksek. Kısırlaştırma, kedi ‘evden kovulsa’ ve vahşi kedi ordusuna katılsa bile, bu orduyu yavrularıyla büyütmesinin önlenmesinde etkili oluyor.    

İMZA KAMPANYASI

Avustralya Çevre Bakanlığının soyu tükenmek üzere olan hayvanları koruma adına 2020 yılına kadar 2 milyon yabani kediyi öldürme kararı, hayvan hakkı savunucuları ve doğa severler arasında büyük bir tartışma başlattı. Bir taraf kedilerin öldürülmemesi gerektiğini savunurken diğer taraf vahşi kedilerin sayısı azaltılmazsa keseli karıncayiyen, baykuş ve 120 başka türün kediler sebebiyle soyunun tükeneceğini belirtiyor.  ‘Kedi soykırımı’na karşı hayvan hakkı savunucularıChange.org’da Türkçe imza kampanyası da başlattı. 

ÖNCEKİ HABER

AKP ve CHP'nin koalisyon çalışmalarına ilişkin 3. görüşmesi sona erdi

SONRAKİ HABER

Panayot Abacı’nın ardından

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...