30 Mayıs 2015 00:57

Direnişle birlikte bir aile olduk

Paylaş

Fatih POLAT
Ankara

Türk Traktör fabrikasına yaklaştığınızda sizi, işçilerin içeride ve dışarı direnişte olduğu bir mekan karşılıyor. Bir arabanın tekerleğine dayanmış olarak duran bir yazı dikkatimizi çekiyor: ‘21 Mayıs Caddesi’. Bu yazı burada direnişin başladığı tarihi ifade ediyor ve işçiler de direnişleriyle yeni bir kimlik kazandırdıkları bu caddeyi böyle adlandırıyor.

İlerledikçe fabrikanın duvarının hemen üstünde ‘MESS aldığın kararlar bize ters. Diren Türk Traktör’ yazısını görüyoruz. Bir çocuğun elinden çıktığı belli olan, renkli kalemlerle yazılmış ‘Baba hakkımızı alıp gel’ yazısı da, Türk Traktör’ün bir direniş duvarına dönmüş duvarını süslüyor. ‘Diren TOFAŞ, Reno, Mako, Türk Traktör. Hep birlikteyiz’... İşçilerin direniş kararlılığını ve farklı fabrikalardaki metal işçilerinin direnişleriyle birbirlerinden güç aldıklarını gösteren bu ve benzeri sloganlara denk geliyoruz.

Burada fabrikanın çevresinde çok sayıda araba dikkati çekiyor. İşçilerle yaptığımız sohbetlerde, buradaki araç sayısının direniş süresi boyunca arttığını söylüyorlar. Bir kısmı işçilerin, bir kısmı da destek için gelenlerin.

Fabrikanın bahçesinde direnişlerini sürdüren işçiler, bahçede kurdukları çadırlarda kalırken, dışarıda ailesi gelenler demir kapıya yanaşıyor. Küçük bebekleri olan işçilere, çocukları demir kapıdan uzatılıyor. Babası çocuğunu özlemle kucaklayıp sevdikten sonra onu yeniden demir kapının üst kısmından dışarıya uzatıyor.
İşçilerin çoğunun genç olduğunu görüyoruz. Dışarıda onlara destek için gelmiş olanlar içinde ileri yaşlılar da destek çekiyor.

'YAKINDA EŞİ DOĞUM YAPACAK'

İşçiler gelişmelere dair bilgi almamız için bizi temsilcileri ve sözcüleri olduğunu söyledikleri bir işçiye yönlendiriyor. Temsilci, müdürlerin gelip kendileriyle konuştuklarını, kendilerine bin liralık ödeme teklif ettiklerini ve cumartesi tatili ile saat ücretine zam talepleri konusunda da olumsuz tutum bildirdiklerini dile getiriyor. İşçiler de, daha önce olduğu gibi bugün de bu teklife hayır demişler.

Dışarıda konuştuğumuz işçiler isimlerini vermek istemiyor. 4 yıldır bu fabrikada çalıştığını söyleyen 28 yaşındaki bir işçi, bir haftaya kadar eşinin doğum yapacağını söylüyor. 1500 lira ücret alıyormuş. Kiradan kurtulmak için bir ev aldığını söylüyor. Bu ev için her ay 1250 lira kredi ödüyormuş: “Tabii maaşıma güvenerek bu krediye girmedim. Babam her ay düzenli destek veriyor. O şekilde üstesinden gelmeye çalışıyoruz.”

Çalışma koşullarını soruyoruz. Diğer metal fabrikalarında ve epey bir zamandan başka işyerlerinde de duyduğumuz gerçekleri anlatıyorlar: “Tuvalete gitmemiz bile sorun oluyor, izin almazsak amirlerden tepki görüyoruz. Aynı şey sigara içerken de geçerli.” Biz konuşurken çevremizdeki işçiler “MESS ve Türk Metal bizim için bitti” diye araya giriyor. 

Buradaki işçilerin çoğu genç ya da en fazla orta yaşlarda. Bir tane eski işçiye denk geliyoruz. Diğer işçiler de onu konuşması için çağırıyor. Yanımıza oturuyor ve konuşmaya başlıyoruz. 18 yıldır bu fabrikada çalışıyormuş. Saat ücretinin 10.5 lira olduğunu söylüyor. Yeni başlayan bir işçinin aldığı saat ücreti ise 5.5 liraymış. Kendisi 18 yıl önce saati 36 kuruşla çalışmaya başlamış. Evli ve iki çocuğu var. Biri üniversitede, diğeri de lisede okuyor. ‘Çocukların okul masraflarına yetişmek kolay olmuyor’ diyor. Bunu karşılayabilmek için haftanın 7 günü çalıştığını söylüyor ve eşiyle aralarında normal bir aile ilişkisi kalmadığını, bu temponun kendisini psikolojik olarak yıprattığını dile getiriyor.

'MAVİ VE BEYAZ YAKALILARIN SERVİSLERİ AYRILDI'

“Burada mavi yakalılar ile beyaz yakalılar birbirinden ayrıldı. Bunun en çarpıcı göstergesi servislerinin ayrılmasıdır” diyor. Taleplerini sıralarken de şunları söylüyor: “Biz insanca yaşayabileceğimiz hak ettiğimiz ücreti bekliyoruz. Toplu bin lira değil. Saat ücretimize iyileştirme istiyoruz. Bugün 5 bin lira verseler bana hiçbir şeye yaramaz. İki sene sonra sözleşmede o da eriyecek. Cumartesimizi geri istiyoruz. Bir de çalışma şartlarının iyileştirilmesi. Başka bir şey değil. Eğer bu isteklerimiz makul ve mantıklı değilse zaten diyecek bir şey yok.”

Kendilerine verilen desteğin her geçen gün arttığını ve işçilerin birbirlerine kenetlendiğini anlattıktan sonra şu sözlerle devam ediyor: “Bir ay da olsa biz buradayız. Biz şu anda bir aile olduk. Bunu da hiç kimse bozamayacak bundan sonra.” Bir başka işçi araya giriyor: “Direne direne kazanacağız!”

İşçiler, fabrikadaki 1130 işçiden, 817’sinin sendikadan istifa etmiş olduğunu söylüyor. 

PATRONA ANINDA VETO

O arada bir işçi, “Aha yine Türk Traktör’den mesaj geldi” diyor ve dönüp telefonuna baktıktan sonra alaysı bir havada devam ediyor: “Bayağı da yazmışlar.” 

Mesaj aynı anda diğer işçilerin cep telefonlarına da düşüyor ve ortalıkta bir hareketlilik oluyor. Mesajı yüksek sesle okuyorlar. Yönetim daha önceki ifadeleri tekrarlayarak kendilerini üretime başlamaya çağırıyor. Aynı anda hepsi mesaja tepki gösteriyor ve doğallığında bu teklif veto yemiş oluyor.
Bu yazı yazılırken, fabrikadaki durumu telefonla öğreniyoruz. Yöneticilerin işçileri tek tek arayarak fabrikaya çağırdığı belirtiliyor.  

TEK TEK İŞÇİLERDEN BİR SINIF OLMAYA

Önceki gün fabrika içinde, genel müdürlüğe, dolaplara ve tuvaletlere giden alanın tel duvarla kapatılması işçilerin tepkisini çekti. Patronun ikili bir tutum içinde olduğu görülüyor. Bir yandan işçilerin saat ücretine iyileştirme ve hafta sonu izni gibi taleplerine kesin bir dille karşı çıkılırken, bin lira ödeme ve nasıl sonuçlanacağı muallak olan bir iyileştirme sözüyle işçileri üretime çağırma ve giderek de işçilerin üzerindeki baskıyı artırarak onları bunaltmak.

Ancak işçiler güçlerini birlik olmaktan aldıklarının ve diğer metal fabrikalarından da işçilerin birlik olarak kazandıklarının farkındalar.  “Önceden değildik ama artık biz bir aile olduk” sözleri de, tek tek işçiler olmaktan çıkıp bir sınıf olmaya doğru hızla ilerlediklerinin çok özlü bir ifadesi gibi.

ÖNCEKİ HABER

Hükümet savaş suçu işliyor

SONRAKİ HABER

Türk Metal’i kovdular demokrasi getirdiler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...