25 Mayıs 2015 00:59

Kılıçdaroğlu: Mağdur edebiyatıyla darbe yaptılar

CHP lideri Kılıçdaroğlu, HDP binalarına yapılan saldırılarla ilgili “Suçlular bulunup yargılanmıyorsa hükümet suç ortağıdır. Ben herhangi bir endişe taşımıyorum ama AKP iktidarı kaybetmemek için her yola başvurabilecek yapıya sahip. Tüm vatandaşlarımıza da ‘iktidarın provokasyonlarına karşı dikkatli olmaları’ çağrısını yapmak isterim” diye konuştu.

Paylaş

Sultan ÖZER 
Ankara

7 Haziran yaklaştıkça liderlerin çalışmaları da hız kazanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yoğun seçim çalışmalarından birine katıldık. Kılıçdaroğlu, yarım güne dört miting sığdırıp akşam da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuk oldu. CHP’nin seçim otobüsünde, yoğunluk nedeniyle iki kez ara vererek yaptığımız görüşmede Kılıçdaroğlu sorularımızı yanıtladı. AKP’nin iktidarı kaybetmemek için her yolu başvurabilecek bir durumda olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, HDP’ye yönelik saldırılara ilişkin “Suçlular bulunmuyorsa hükümet suç ortağıdır” dedi. Mağdur edebiyatına devam eden AKP’nin halka karşı darbe yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “17 milyon yoksul değil, saraylarda oturanlar mağdur oluyor. Toplumun artık bu gerçekleri görmesi lazım” diye konuştu. 

HDP’nin Adana, Mersin’deki binalarına bombalı saldırılar oldu. HDP, “iktidar destekli”, Başbakan ise “DHKP- C” dedi. DHKP-C de “Biz yapmadık” dedi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? 
Bu saldırılar sıradan vatandaş işi değildir. Bunu yapanları bulması gereken de hükümettir. Hem bu bombalamalar, hem diğer saldırıların faillerinin bulunup yargılanmaları gerekir. Eğer bu yapılmıyorsa, bu yeni saldırılara meydan açmaktır. Suçlular bulunup yargılanmıyorsa hükümet suç ortağıdır. 

Seçim yaklaştıkça provokasyon, suikast olacağı söylemleri artıyor. Bu konuda ne dersiniz? Kişisel olarak kendiniz açısından da endişeniz var mı?
Ben herhangi bir endişe taşımıyorum ama AKP iktidarı kaybetmemek için her yola başvurabilecek yapıya sahip. O nedenle bütün yurttaşlarımıza ve biz kendi örgütümüze çağrıda bulunduk, onları uyardık: ‘Sakın ola ki provokasyonlara alet olmayın, provokasyonlar konusunda dikkatli olun, tavır ve söylemlerinizi bu çerçevede geliştirin’ diye... Bu vesileyle tüm vatandaşlarımıza da ‘iktidarın provokasyonlarına karşı dikkatli olmaları’ çağrısını yapmak isterim.

‘MEŞRU TEMSİLCİ HDP’DİR’

Seçim bildirgenizde “çözüm sürecini devam ettireceğinizi” açıkladınız ama “Öcalan’la görüşmeyiz” dediniz. Nasıl olacak?
Çözüm süreci güvensizlik üzerine inşa edildi. Sağlıklı bir yorum yapabilmek için bugüne kadar hangi konularda uzlaştılar bilmek gerekiyor. Ama süreç kapalı götürüldü. Bu sorunu çözmek için dört temel kuralın yerine getirilmesi gerekiyor.  Samimi ve dürüst olacaksınız, gizli bir ajandanız olmayacak ve hesabını veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Halka ve ana muhalefete bilgi vereceksiniz. Bunlar olmazsa bu sorunu çözemezsiniz. Gelinen tabloda bunların hiçbirisi yok.Bizim iktidarımızda bu dört ana kural içinde çözümün adresi parlamento olacak. Parlamento dışında çözüm aramak doğru değil. Açık ve net söylüyorum bu sorunu çözecek olan parti CHP’dir. Biz sorunu nasıl çözeceğimizi, 17 maddelik özgürlük ve demokrasi manifestosuyla açıkladık. Sorunun çözümünde kilit anahtar demokrasi ve özgürlüktür. Eğer bunları yapar, bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getirirseniz bu sorunu aşma konusunda çok önemli adımları atmış olursunuz.

Öte yandan devlet meşru organlarla görüşür. Kürt siyasal hareketinin meşru temsilcisi şu anda HDP’dir. Biz özellikle yüzde 10 seçim barajının kaldırılmasını istedik. Yüzde 7’ye, Yüzde 5’e veya 3’e indirilmesini istedik. Bu konuda samimi davranılmadı. Açık  ve net ortaya konması gerekiyordu ama konmadı. Bunu tek söyleyen, savunan biziz. Hatta bir grup toplantısında “yüzde 10 seçim barajını indirelim, anayasada da bir değişiklik yaparak, siyasi partiler ve seçim yasalarında yapılacak değişiklik bu seçimlerde uygulansın diye anayasa geçici bir madde konsun” önerisi getirdik. Ama bu önerimiz kabul görmedi. 

‘ONLAR DEĞİL, MİLLET MAĞDUR’

AKP sürekli kendilerine karşı darbe yapıldığı iddiasında. Darbeler konusunda ne söylersiniz?
Darbelerin Türkiye’ye yarattığı travmalar oldu, herkes şikayet ediyor. Dolayısıyla ülke bugün siyaseten bir çıkmazın içine girmişse 12 Eylül’ün getirdiği bir olaydır. AKP ‘darbeye karşıyız’ diye geldi, ama şu anda tek parti devleti, bir anlamda millete karşı darbe yaptı. Bunu yaparken de kendilerine göre bir mağdur edebiyatı yaparak bu söylemlerini sürdürüyorlar. 

İki ayrı gerçeği gözardı etmememiz gerekiyor. Birincisi, darbenin yarattığı travmadan yararlanıyorlar. Onu hatırlatıyorlar; ‘Eskiden bunlar oldu, şimdi bize karşı yapılıyor’ diye. Oysa bunlara karşı yapılan hiçbir şey yok. Sarayda oturuyorlar, uçakları var, çocukları zengin, hepsi köşeyi döndü. Devleti soyma konusunda ustalar, o konuda kimse ellerine su dökemez. Parlamentoda en büyük çoğunluğa sahipler, 13 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. Hangi mağduriyetten söz edeceksiniz. Mağdur olan birisi varsa millet. Emekli geçinemiyor, işsizlik almış başını gidiyor. 17 milyon yoksul var bunlar mağdur değil, saraylarda oturanlar mağdur oluyor. Bunun edebiyatını yapıyorlar. Toplumun artık bu gerçekleri görmesi lazım.Ama yanlışlarının halk tarafından duyulmasını engelliyorlar. Kullandıkları en güçlü organ havuz medyası, artı TRT. Bu iki alanı acımasızca kullanıyorlar. Bize düşen görev de halka demokrasiyi anlatmak, ülkenin kötü yönetildiğini, işsizliğe, yoksulluğa bunların sebep olduğunu anlatmak. 

‘YÜZYILIN PROJESİ’

“Yüzyılın projesi” adı altında yeni bir proje açıkladınız. Ama projeye ilişkin eleştiriler de var. Ne dersiniz?
Biz halkın günlük sorunlarını  çözen projeleri açıkladık zaten. Emekliye iki maaş gibi, çiftçiye 1.5 TL mazot, işsizlik, asgari ücret gibi. Ama işsizlik asgari ücret gibi çözülmez. Zaman dilimine ihtiyaç var. Türkiye üretirse istihdam yaratır. Projenin 2020’de zaten uygulamaları başlayacak. Ama başlangıçta bizim Trabzon, Samsun, İskenderun, Mersin hem limanlarını hem karayollarını, demiryollarını rehabilite etmemiz lazım. İktidar olur olmaz ilk yapacağımız işlerden birisi bunlar olacak.

2 milyon 200 bin kişiye istihdam yaratıyor bu proje. Bittiğinde bir yılda 147 milyar dolarlık ek katma değer yaratacak. Olağanüstü bir rakam. Kişi başına gelir 33 bin doları buluyor. Bu 20 yıllık, 2035’de olgunlaşacak bir proje. Ama daha önce katma değer yaratacak. Siz alt yapıyı rehabilite ettikten sonra yabancılar gelecek orada fabrikalarını, depolarını kuracaklar, istihdam yaratacaklar. Diyelim geldiniz fabrikayı kurdunuz, istihdam yaratıyorsunuz, ihtiyaca göre yan tarafta başka bir şey yapabilirsiniz.

Örneğin Teknopark. Ekonomi kendi ihtiyacını belirleyecek ve kendi çözümünü de kendi içinde üretecek. TOBB’un, TİM’in megakent yönetiminde yer almalarının nedeni de bu. 

‘DERVİŞ TÜRKİYE’Yİ KRİZDEN ÇIKARDI’

Ekonomiye ilişkin önerileriniz kamuoyunda ilgiyle de karşılandı. Ama mesela bu Yüzyılın projesinde de, diğer ekonomiye ilişkin önerilerinizde de Kemal Derviş ile görüşmeleriniz var. Kemal Derviş koalisyon hükümeti döneminde 15 günde 15 yasa ile belirli ekonomi politikalarının uygulayıcısı olarak isim yaptı. Bunu nasıl açıklarsınız?
Kemal Derviş Bey ekibiyle beraber Türkiye’yi krizden çıkarma programı hazırladı. Ve o programın uygulanması gerekiyordu. Mesela Kamu İhale Kurumu’nun kurulması, Bankacılık Düzenleme, Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun bağımsız olması gibi kurumların kurulmasını zorunlu kıldı. Böylece sıcak siyasetin doğrudan kurumlara müdahalesinin önünü kesmek istedi. Aslında bu, demokraside derinleşme olarak adlandırılabilir. Fakat bunlar geldiler bütün o kurumları alt üst ettiler, devlette liyakat sistemini bitirdiler, farklı bir tablo çıktı ortaya. 

Derviş bundan 3-4 yıl önce “Türkiye krizden çıktı yeni bir programa ihtiyaç var” dedi ama AKP kabul etmedi. Bugün Türkiye ekonomisi yeniden patinaj yapmaya başladı. 

EKONOMİ PATİNAJ ÇEKİYOR

Ekonomik kriz yaşanıyor mu? 
Ekonomik kriz yaşanıyor demeyelim de.. Çünkü o vatandaşın kafasında farklı çağrışımlar yapıyor. Ekonominin patinaj yaptığını kendileri söylüyor. Üç yıldır ekonomi patinaj yapıyor. Üç yıldır ekonomiyi yönetemiyorlar çünkü sıcak para yok. Onlar sıcak para ile yönetiyorlardı. 

Seçim beyannamenizde var, meydanlarda da söylüyorsunuz, “taşeronlaştırmayı sona erdireceğiz” diye... 
Kamuda 800 bin  taşeron işçisi çalışıyor. Diyorlar ki, “taşeron kalktığı zaman devlete yük olur.” Tam tersine devlet avantajlı. Çünkü parayı işçiye ödemek yerine taşerona öderken yüzde 18’de devlet KDV ödüyor. Taşeron kalktığında devlet işçiye doğrudan maaşını ödeyecek o kadar. Kaldı ki bugün daha acımasız uygulamalar var. Taşeron götürüp parayı işçinin banka hesabına yatırıyor ama sonra ondan 100 lirayı geri alıyor. Yani asgari ücretin altında çalıştırıyor. Bu uygulamaları tamamen kaldıracağız. 

Peki ama CHP’li belediyelerde halen taşeron uygulaması var. Hükümet de bu konuda, “Siz kendiniz uyguluyorsunuz” diye eleştiriyor sizi?
Şöyle, belediyelerin norm kadro uygulaması var. Belediye başkanları norm kadro dışına çıkamazlar, çıktıklarında suç işlemiş olurlar. Bu, belediyelerin uygulamaları ile değil, çıkarılacak bir yasayla çözülür. 

Nedir? 
Belediyede kaç taşeron işçisi çalışıyor, diyelim 300 kişi. 300 işçi kadrosu vereceksiniz ona. Böylece bu sorun çözülmüş olacak. Şimdi belediye başkanlarının böyle bir yetkileri yok. 

İMAM HATİPLERİ NİYE KAPATALIM?

Eğitim sistemine ilişkin 1 artı 8 artı 4 öneriniz var. Cumhurbaşkanı da bu sistemle imam hatiplerin ortaokul bölümünün kapatılacağını savundu...
Eğitim sistemi dünyadaki bütün ülkeler için stratejik alandır. 21. yüzyılda artık dünya bilgi toplumuna geçti. Bilgi toplumunun özü de sorgulayan eğitimden geçer. Ben eğitim sistemi konusunda AKP’nin bir planı, programı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü getirdikleri 4 artı 4 artı 4 sistemi kalkınma planında yok, hükümet programında yok, milli eğitim programında yok. Milli Eğitim Şurasında görüşülmemiş, Bakanlar Kurulu’nda da görüşülmemiş. Ne oldu? 5 AKP milletvekili kanun teklifi verdi hiçbirisi eğitimci değil. Çocuklarımızı denek olarak kullandılar. Yazık günah. 6 yaşındaki çocuğu zorla ‘okula göndereceksin’ dediler, 6 yaşındaki çocuğun çıkacağı merdiven yok; çocuğun gideceği tuvalet yok. Her şey oldu bittiye getirildi. Bu tablo eğitimi geriye götürecek, artı Türkiye’yi de geriye götürecek. 

İmam Hatiplerle ilgili iddia?
O tamamen halktan oy almaya dönük kandırmaca. Niye kapatalım ki? Bir anne baba eğer çocuğunun din eğitimi almasını istiyorsa gönderebilir. Onlar oy kaygısıyla, “Bakın ha CHP gelecek bunu kapatacak, şunu kapatacak, bu yasayı getirecek” gibi tamamen kendi tabanını konsolide etmeye dönük söylemler ama bunların hiçbir inandırıcılığı yok, doğru da değil.

ÖNCEKİ HABER

Sultan’ın Ortadoğu seferinin hazin sonu

SONRAKİ HABER

Pervin Buldan: Cumhurbaşkanı’nın talimatı bekleniyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa