23 Mayıs 2015 00:59

Bağcılar'da seçimin nabzı: Saray bir yere kadar ya asgari ücretlinin itibarı?

Bağcılar’ın Mahmutbey semtinde, ismini oradaki alışveriş merkezinden alan 212 Alanı’ndayız. Alışveriş merkezinin bulunduğu caddenin bir tarafında jeneratör, tekstil fabrikaları, diğer tarafında ise ünlü giyim mağazaları bulunuyor. Giyim mağazalarının cadde görmeyen tarafıysa yine binlerce işçinin ter döktüğü tekstil fabrikalarıyla dolu.Hayat burada hiç bitmiyor. Sabah gelen işçi, işini akşam gelen işçi arkadaşına devrediyor. Akşam gelense sabah olunca işi devraldığı işçiye... Vardiyalar değişiyor, makineler hiç susmuyor.

Paylaş

Fırat TURGUT
İstanbul

Bağcılar’ın Mahmutbey semtinde, ismini oradaki alışveriş merkezinden alan 212 Alanı’ndayız. Alışveriş merkezinin bulunduğu caddenin bir tarafında jeneratör, tekstil fabrikaları, diğer tarafında ise ünlü giyim mağazaları bulunuyor. Giyim mağazalarının cadde görmeyen tarafıysa yine binlerce işçinin ter döktüğü tekstil fabrikalarıyla dolu.
Hayat burada hiç bitmiyor. Sabah gelen işçi, işini akşam gelen işçi arkadaşına devrediyor. Akşam gelense sabah olunca işi devraldığı işçiye... Vardiyalar değişiyor, makineler hiç susmuyor.
Bu kadar yoğun çalışan tekstil işçileriyle konuşmak için öğle arasını bekliyoruz. İşçiler yemek yiyecek, yedikten sonra da kimi hava almak için kimi de sigara içmek için dışarıya çıkacak... Nihayetinde cadde üzerinde gruplar halinde işçileri görüyoruz. Aralarında yaşı 45’i geçmiş kişiler bulunmuyor. İşçilerin bir kısmını gençler oluşturuyor, bir kısmı ise 30 yaşın üzerinde... En azından öyle gösteriyorlar... Meramımızı anlattıktan sonra başlıyoruz seçim muhabbetine. Seçim muhabbetinin olduğu yerde geçim muhabbeti de olmaz mı? Olur elbette... Bu arada konuşmak istemeyen işçilere de sık rastlıyoruz... Konuşan da zaten ismini vermiyor, veremiyor.

ESKİ-YENİ KIYASLAMASI

Karşımıza ilk çıkan 15 senelik bir tekstil işçisi, hemen oyunu AKP’ye vereceğini söylüyor.
“Neden abi?”
“Eskiden 6 ay çalışırdık 6 ay çalışmazdık. Şimdi hiç yoktan devamlı işimiz var.”
“Hiçbir şey istemiyor musun peki?”
“Kesinlikle istiyorum. Şartlar biraz daha iyileşirse. Özellikle emeklilik yaşının geriye çekilmesini istiyorum. Bizim çalışma şartlarımız zor olduğu için o yaşlarda da iş bulup çalışmamız zor.”
Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek midir, bilinmez ama AKP’ye oy verecek işçilerde eski-yeni kıyaslaması ön plana çıkıyor.

SARAYIN TRİLYONLARI VE ASGARİ ÜCRET

Bu fabrikalarda çalışan binlerce işçiden AKP’ye, CHP’ye, MHP’ye ya da HDP’ye oy verecek olanı bulmak için aranmak gerekmiyor. Mesela plansız bir şekilde; bir AKP’li, bir CHP’li, bir de HDP’li işçiyle bir arada buluyoruz kendimizi. Üçü de aynı yerde çalışıyor, aynı yemeği yiyor, ortalama aynı ücreti alıyor. Bu işçileri ortaklaştıran iki şey daha var. Birincisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için yaptırılan saray, ikincisi asgari ücret... AKP’li, CHP’li HDP’li işçinin de ağızlarından şu sözler dökülüyor: “Cumhurbaşkanının içinde olduğu sarayın aylık harcamaları trilyonları buluyor. Biz neden bodrumlarda yaşıyoruz da o sarayda yaşıyor? İtibar diyorlar. Mesela bugün hastaneye gittiğin zaman paran olmazsa hizmet alamıyorsun. Açlıktan ölen insanlar var. Bizim itibarımız ne olacak peki? Kaç tane garibanın karnı doyar o parayla?
İşçi kendi itibarını soruyor haklı olarak. AKP’ye oy verecek olan da öyle. Sadece bu üç işçi değil, diğer işçiler de dillendiriyor bunu. Tekstil işçilerinin bulunduğu bu havzada sarayın itibarı da bir yere kadar...

‘KAYNAK BU ÜLKENİN İŞÇİLERİ ZATEN’

Söz konusu asgari ücret olunca işçilere bir dokun bin ah işit. CHP’li işçi söze atılıyor: “Bence bu ülke 1400-1500 lira asgari ücreti kaldırabilir. Mesela evimiz kendimize ait olduğu halde geçinemiyoruz. Babam da çalışmaya devam ediyor. Bana göre tüm partiler gerçekleştirebilir. Ben mesela CHP’liyim. Düşünüyorum da neden olmasın ki?”
“Kaynağın olmadığını söylüyorlar?”
“Ama biz sabahtan akşama kadar çalışıyoruz. Kaynak bu ülkenin işçileri. Kaynak biziz zaten.”
İşçilerin tümünde, bir insanın ailesinin yaşamını idame ettirebileceği kadar ücret almasının mümkün olduğu fikri var. Bu sebeple partilerin açıkladığı asgari ücret oranlarını uçuk da bulmuyorlar. Aksine bu konuda AKP’ye epeyce yükleniyorlar.

DİN ETKİSİ

“CHP’li, HDP’li, MHP’li zaten, tabii ki bir şeylere karşı çıkacak” diye düşünülmesin. İşte AKP’ye oy verecek işçiyle aramızda geçen diyalog:
“Asgari ücret gerçekten çok az. Bunu iyileştirmeleri lazım. Gerçekten yetmiyor bize. Evli barklı insanlar 700 lira kira vererek nasıl geçinsin? Asgari ücret söz konusu olduğu zaman bir ailede en az iki kişinin çalışması lazım. Bir de açlık sınırı asgari ücretle eş değer, belki de daha fazla.”
“Peki partilerin açıkladıkları programlarda asgari ücret de yer aldı. Çeşitli rakamlar çıktı ortaya.”
“Ben CHP’nin yapabileceğini düşünmüyorum. Zaten AKP’ye veriyorum oyumu.”
“Ama geçim sıkıntısı yaşadığını, asgari ücretin yetmediğini söylüyorsun.”
“Ama başka nedenler de var. Mesela 10 yıl önce Kürtçe konuşamıyordum. Ama şimdi öyle değil. Ya da annem.”
“Cumhurbaşkanı şimdi de Kürt sorunu yok diyor mesela.”
“Bana göre hâlâ var Kürt sorunu. Kürtlerin söz sahibi olması lazım.”
“AKP politikalarıyla çelişmiyor mu peki bu söylediklerin.”
“Sonuçta namazında niyazında. Biz de kötünün iyisine veriyoruz.”
Özellikle muhafazakar yapısıyla bilinen Bağcılar’ın ve bu yapıya mensup işçilerin üzerinde din etkisi rahatlıkla görülebiliyor. Açıkçası telaffuz edilen bu “namazında niyazında” sözü AKP’li seçmenler için yolsuzluk operasyonlarını bile unutturabiliyor.

AKP’DEN DİĞER PARTİLERE YÖNELİŞ VAR

Ancak bu tablonun yanı sıra geçmiş dönemlerde AKP’ye oy vermiş, bu dönemde ise başka partilere yönelen işçi portreleri de çıkıyor karşımıza. Burada kendini sağda tarif eden işçiler MHP’ye, Kürt işçiler ise HDP’ye yöneliyor. Sayıları az da olsa CHP’ye de yöneliş söz konusu. MHP’ye yönelen işçileri bu fikre Kürt meselesi ve süreç sevk etmiş. Ki zaten bu, “Şunlarla masaya oturdular...” gibi sözlerden anlaşılıyor. HDP’ye yönelten ise işçilerin tarifiyle “Tek adam diktatörlüğü tehlikesi, demokrasi...” Pahalı makam araçları, saray tartışmaların dolayısıyla üç parti de az da olsa AKP’den seçmen alıyor.

‘HDP BARAJI GEÇSİN’

Bu seçimlerde “HDP” diyen seçmenin yanı sıra CHP’ye hatta AKP’ye oy verecek olan işçilerin bir kısmı da HDP’nin barajı geçmesini istiyor. Nedeni ise gayet anlaşılır. AKP’li Kürt işçiler özellikle “Bir demokrasi sorunu var. HDP’nin de Mecliste olması gerekiyor” diyor.
“E, bu demokrasi sorunu senin oyunla çözülmez mi?”
“Ama din, namaz niyaz...”
CHP’li işçiler ise Mecliste 400 AKP’li vekil istemiyor.
Binlerce işçinin çalıştığı tekstil fabrikalarında durum böyle. İşçilerin gündeminde saray, asgari ücret ve baraj meselesi var. AKP’den az da olsa kopuşlar yaşanıyor. AKP’den kopan sırasıyla HDP, MHP ve CHP’ye yöneliyor. Hâlâ “AKP” diyenler ise diğer taraftan “Din” diyor.

PARTİLER NE DEDİ?

Seçime sayılı günler kaldı. Partiler de tam gaz çalışıyor. Bağcılar Meydanı stantlardan geçilmiyor. Önce HDP’nin standına uğruyoruz. HDP’ye ilgi yoğun gözüküyor. Ses aracından Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” sesi yükselince alkış sesleri onu bastırıyor.
HDP standında bekleyen görevliler iddialı. “Yüzde 13’ü bulacağız” diyorlar.
“Yüzde 13’ü bulabilmek için halka ne diyorsunuz peki?”
“HDP Bağcılar’da kardeşliğin altını çiziyor. Bağcılar varoş bir bölge. İşçilerin haklarının elinden alınmasına karşıyız, emekten yanayız. Ha tabii barajı aşmamız için trafoya kedilerin girmemesi lazım.”
AKP’nin standında bekleyen görevliler de iddialı. Ancak burada iki şeyi gözlemliyoruz. Birincisi Cumhurbaşkanı olmasına rağmen AKP’lilerin Tayyip Erdoğan’dan liderimiz diye bahsetmesi: “Haksızlığa karşı dik duran bir lider Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Ondan dolayı da Ahmet Davutoğlu’yu destekliyoruz.” İkincisi ise HDP’ye sorduğumuz, “Halk size niye oy versin” sorusuna buradan aldığımız cevap. Bu yanıtlar bize Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemlerini hatırlatıyor: “Dünyada bir dengesizlik var. Bu dengesizliğe tek dur diyecek de bizim liderimiz. Anahtar verme zamanları eskilerde kaldı. Bu istikrarla gideceğiz. Çok iyi şeyler olacak.”
“Somut bir şey var mı peki?”
“Açıklayacak bir şey yok her şey ortada zaten.”
Bir diğer iddialı parti ise MHP. MHP ise “Halkımızın MHP’ye ciddi anlamda teveccüh gösterdiğini görüyoruz. Bu ülkede Türk’üm demek artık suç oldu. Rüzgar bizim tarafımızdan esiyor” diyor.
“Peki işsizlik, geçim derdi, asgari ücret. İnsanlar bu sorularla geliyorlar mı size?”
“Tabii geliyorlar. Bu sorunları da MHP çözer.”

BAĞCILAR ŞAŞIRTACAK MI?

Muhafazakar yapısıyla bilinen Bağcılar’da senelerdir belediye sağın elinde. AKP’nin Refah Partisinin elinden aldığı Bağcılar aynı zamanda Türkiye’nin en büyük ilçesi olma özelliğini taşıyor. 2011 genel seçimlerinde 410 bin oyun kullanıldığı Bağcılar’ın 2014 verilerine göre ise nüfusu 750 bin civarında. 2011 seçimlerinde partilerin aldığı oy sayısı ise ortalama şu şekilde: “AKP 250 bin, CHP 73 bin, MHP 35 bin, HDP 30 bin.”
E, Bağcılar’a gelmişken, yürüyüş yolunda halkın nabzını ölçmeden olmaz elbette. Günde on binlerce insanın geçtiği yürüyüş yolu Bağcılar’ın merkezi kabul edilir. Burada vatandaşlarla yaptığımız sohbette de aslında tekstil işçilerinin söyledikleri karşımıza çıkıyor. Yalnız şu gibi farklar da var. Burada bazı vatandaşların seçimle ilgili dedikleri şu: “Hizmet elbette önemlidir ama insanların zaten oy vereceği parti belli. Dindar olan AKP’ye, kendini modern diye tanımlayan CHP’ye, milliyetçiler MHP’ye, Kürtler ise HDP’ye oy verecek.”
Burada da AKP’ye verilecek oy söz konusu olduğu zaman dine bağlı unsurların öne çıkması herkes tarafından tahmin edilebilir. Zira burada, “başörtüsü özgürlüğü” de karşılaştığımız bir söylem oldu.
Burada öne çıkan bir diğer durum ise tekstil işçilerine nazaran daha önce AKP’ye oy vermiş, şimdi ise HDP’ye oy verecek vatandaşların biraz daha fazla olması.
Vatandaşların anlattığından yola çıkarsak; seçimlerde Bağcılar bizi çok şaşırtmayacak. AKP’nin oy oranında biraz düşüş yaşanacak. Bu düşüş “şapkamızı önümüze koyup bir düşünelim” boyutunda olur mu bilinmez. HDP’nin oy oranında ise bir artış olacak. CHP ve MHP’in oy oranlarında ise ufak tefek artışlar yaşanacak.

ÖNCEKİ HABER

Demirtaş: Samimi duruşunuz tüm baraj savunucularını yerle bir edecek

SONRAKİ HABER

Direniş gücünü nereden alıyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...