Nasıl tek vücut olunur, nasıl dik durulur, gördük, öğrendik

Türk Metal üyesi işçiler
İSTANBUL

Önce kendi bulunduğumuz alandan, metal sektöründen Bursa’da direnen tüm metal işçi kardeşlerimizi selamlamak ve direnişlerinin bize de yansıdığını coşku ile karşıladığımızı belirtmek isteriz. Talepleri haklıdır ve bizim de taleplerimizdir.
1) Ücretlerde iyileştirme yapılacak.
2) Türk Metal Sendikası fabrikalara girmeyecek; temsilcimizi, delegemizi ve yöneticilerimizi sandık kurarak kendimiz seçeceğiz. (Seçmek yetmez, tüzükte bir madde şart olmalıdır; o madde de yöneticilerin en yüksek işçi ücretinden yüksek ücret alamayacağıdır. Ve örnekleri Türkiye’de vardır.)
3) Yapılan eylemlerden dolayı işçi atılmayacak.
İnsanca yaşamak için direnişe geçen metal işçisi kardeşlerimizin haklı talepleri (Bocsh fabrikasında 2 yıllık ve yüksek oranda sözleşmeye imza atılması ile başlayan) etrafında bir dayanışmayı ördüklerini görmek, bize de cesaret verdi. Nasıl dik durulur, patronlara, patronların taşeronluğunu yapan sendikaya nasıl tek vucüt halinde cevap verilir, gördük, öğrendik. Ve haklı taleplerinin etrafında birleşerek patronlardan  ve sendikadan gelen yıldırma, zorla bastırma girişimlerinin her seferinde işçiyi nasıl birbirine kenetlediğini de. Bu kenetlenme ve dik durma Reno,Tofaş, Mako ve Coşkunöz işçilerinin önce Bursa sonra Türkiye’nin gündemine oturmalarını sağladı. Tabii patronlar ve Türk Metal yöneticileri ve kadroları da karşı bir propagandaya başladılar. Nasıl mı?
İlk önce kadrolar nabız yokluyorlar, ikna çalışmaları hızlı... Korkuyorlar, her fabrika Bursa’daki fabrikalar gibi olursa diye, korktukça saldırıyorlar. Sonra temsilciler devreye giriyor, başlıyorlar karalamaya, karaladıkları da yıllardır aidat alıp sırtlarından geçindikleri üyeler (şimdi değiller, onu da söyleyemiyorlar.) Temsilciler de yeterli gelmezse korku dağları yaratıp o krallığı yönettiğini zanneden kralların prensleri devreye giriyor. Yüksek perdeden başlıyorlar yalana: “Üç beş tane illegal örgüt üyesi çıkmış ortaya yönlendiriyor işçileri, yaptıkları yasal değil, kanunsuz iş yapıyorlar, Türkiye’nin ekonomisine zarar veriyorlar. Seçimler var diye bir şey yapılmıyor. Seçimlerden sonra bir çoğu işten atılacak. Üç yıllık imzalayan biz miyiz ilk önce, imzalayanlar var.”
İşsizlikle tehdit ediyorlar, “Vatan zarar görüyor” diyorlar. “Yabancı sermaye gider, gelmez” diyorlar. “Yedi ay önce akılları neredeydi?” diye inandırmaya çalışıyorlar. Dağıttıkları bildiri için “Hiçbir şey anlamadık” diyenlere de, “Biz metal işçisini akıllı zannederdik” diye hakaret edip çirkin bir propaganda yapıyorlar.
Tutuyor mu mayaları? HAYIR. Tutmuyor. Şimdilik yüzlerine olmasa bile arkalarından konuşulanları biliyorlar. Korku dağları yıkıldı mı bir kez, gerisi gelir. Gelecek de...
Açıklayın bize;  Bu illegal örgütler kimlerdir? Kanunsuz davranan kim? Vatan nasıl zarar görüyor? Kendi üyelerine sopalarla saldırıp onları darp eden siz değil misiniz? Üyelerin verdiği aidatlarla oteller zinciri kurmadınız mı? Mahkeme yoluyla bu süreçte patronlar işçilerden zararlarını tazmin edecekler deyip, patronların yanında olduğunu ispatlayan siz değil misiniz? Siz hangi örgüttensiniz?
İşçilerin uyarılarına kulak tıkamasaydınız ki hala tıkalı; işçiye 3 yıllık sözleşmeyi dayatmasaydınız, bu yaşananlar olur muydu, düşünün. Gerçekleri gizleyemezsiniz, dijital çağda, 2015 Türkiyesinde gizli kalmaz hiçbir şey. 2015’te yaşayıp yüzyılın gerisinde bırakmayı planladıgınız işçi yok artık. Tehditleriniz işe yaramadı, yaramayacak! Artık patronların zararını da bizden aldığınız aidatlarla yaptığınız otellerden birini satıp ödersiniz. İşçiye kalkan ellerin de kırılacağını böylece bir kez daha öğrendiniz.
Her direniş kazanımla bitmeyebilir ama kazananlar direnenlerdir! Direnişi selamlıyoruz.