06 Mayıs 2015 00:59

İç Güvenlik Terörü

Paylaş

Eda YILDIRIM
İstanbul

1 Mayıs’ta gözaltına alınanlar ve avukatların anlattıkları, İç Güvenlik Paketi’nden cesaret polisin suç bilançosunu ortaya serdi: Dayak, küfür, taciz, gasp, sahte deliller, hukuksuz tutanaklar, savunma hakkını engelleme... 

'BU POŞET SENİN' DEDİLER GÖZALTINDA TUTTULAR

İstanbul’da 1 Mayıs’ta yaşanan hukuksuz gözaltı örneklerinden biri Beşiktaş’ta bulunan iş yerinden yemek yemek üzere çıktıktan sonra polis saldırısı nedeniyle sığındığı Abbas Ağa Camii’nden gözaltına alınan genç bir işçi. İsmini vermek istemeyen genç, 
“İşten çıkmış yemek yemeğe gitmiştim. Zaten o sıralarda Beşiktaş için girişler aramalardan geçtikten sonra yapılıyordu. Ardından geri dönerken saldırı başladı, insanlar kaçışmaya başladı. Ben de yakındaki camiye girdim. Sonra polisler geldi. Birkaç kişiyle birlikte beni de gözaltına aldılar. Üzerimde hiçbir şey olmamasına rağmen yüzü maskeli ve gaz maskeli diye tutanak tutulmuş. Bunu sonra öğrendim. Ardından bir poşet gösterip ‘Bu senin’ dediler. Onu da kabul etmedim” dedi. Gencin avukatı Semir Karadaş, “Müvekkilim yüzü kapalı ve gaz maskesi olmamasına rağmen tutanakta bunlar olduğu söyleniyor” dedi. 

‘YAKALAMA TUTANAĞI SAATLERCE TUTULMADI’

Aynı zamanda İstanbul Barosu’na üye avukatların oluşturduğu 1 Mayıs Kriz masasında da çalışan Karadaş, gözaltı süreçlerinde yaşananlara ilişkin de bilgi verdi. Polisin İç Güvenlik Paketine dayanarak gözaltına alınanları ilk 24 saat avukatlarla görüştürmediğini aktaran Karadaş, bu yüzden avukatların, gözaltına alınanların 24 saat boyunca nerede tutulduklarını öğrenemediklerini söyledi. 2 Mayıs cumartesi günü saat 14.00’te net gözaltı listesinin verildiğini aktaran Karadaş, yakalama tutanaklarının da gözaltı işleminden saatler sonra tutulduğunu ifade ederek şu örneği paylaştı: “1 Mayıs saat 22.00 sularında bazı avukat arkadaşlarımız Vatan’da bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubeye gittiler. Güvenlik Şubedeki bir amir avukatlara ‘Gözaltına alınanların büyük çoğunluğunun gözaltı tutanağı yok. İç Güvenlik Paketine dayanılarak gözaltına alınanların savunma hakkının tamamen ortadan kaldırıldığına dikkat çeken Karadaş, “Normalde kişi gözaltına alınınca avukatına nerde tutulduğuna dair hemen  bilgi verilmesi lazım. Biz 24 saat öğrenemedik bunu. Yine ifadelerden önce müvekkillerimizle görüşemedik. Savcı gözaltına alınanların ifadesini bile  almadan dosya üzerinde karar verdi.”  

AVUKATI ARAÇ KAFESİNE SIKIŞTIRDILAR 

Polisin saldırılarından avukatlarında nasibini aldığını söyleyen Karadaş, “İlk gün  İstanbul Emniyet Müdürlüğüne alınmadık. Etten bir duvar vardı. Bu sırada emniyetin avlusunda bulunan  gözaltı araçlarının içerisinde bir vatandaşa müdahale edilmeye başlandı. Müdahale edilen vatandaş ‘Kolum kırıldı’ diye feryat ediyordu. Bu sırada Avukat Recep Sancaktar olayın yaşandığı çevik kuvvet aracının ön camından durumu teşhis etmeye çalışıyordu. Çevik kuvvet araçlarının ön camında bir kafes var. Bu kafes kaldırılmıştı. Aracın içindeki polis kafesin düğmesine basarak avukat arkadaşımızı kafes ve cam arasına sıkıştırdı. Bunu görüntülemek isteyen başka bir kadın arkadaşımız ise polis tarafından darp edildi” diye yaşadıklarını anlattı. 

POLİSTEN GASP, DARP, TACİZ

1 Mayıs’ta gözaltına alınarak adli kontrol şartıyla  serbest bırakılan  kişilerden biri de Serdar Demir. Şişli’ye bağlı Kurtuluş semtinde polisin biber gazlı saldırısından korunmak için arkadaşıyla birlikte bir binanın girişinde bekleyen Demir, burada arkadaşıyla birlikte polis tarafından gözaltına alındı. Gözaltı aracında hakaret ve tehditlere maruz kaldıklarını anlatan Demir, polisin üst araması sırasında Ümit Alp isimli bir gencin telefonunu aldığını, daha sonra telefonun ortadan kaybolduğunu iddia etti. 
Polisin sahte deliller ürettiğini söyleyen Demir, Kurtuluş’ta gözaltına alındıktan sonra polislerin içinde maske ve bere, havai fişek bulunan bir çantayı ‘Bu çanta senin’ diyerek zorla vermeye çalıştığını yine aynı kişinin yüzünü maskeyle kapatarak fotoğraf çekmeye çalıştıklarına tanıklık ettiğini anlattı. Demir, üzerinde maske olmamasına rağmen kendisi hakkında da aynı şekilde üst arama tutanağı düzenlendiğini söyledi. 

KULAK ZARINI  PATLATTILAR

Polisin araç içerisinde Özkan isimli bir gencin boğazına sarıldığını, gözaltına alınanların tepki göstermesi üzerine polisin ölümle tehdit ettiğini anlatan Demir, polisin kadınlara sözlü ve fiziksel  tacizde bulunduğunu iddia etti. Hastanedeki gözaltı muayenesi sırasında bir arkadaşlarının da polis tarafından kulak zarının patlatıldığını aktaran Demir, “Arkadaşımız kolundan yaralandığı için muayeneye geldi. Gözaltı aracına yeniden getirildiğinde kulağının sarılı olduğunu gördük. Bize anlattığına göre muayeneden sonra tuvalete gidiyor. Polis ‘Kemerini çıkar’ diyor. Arkadaşımız da tek elle çıkaramayacağını söylemesi üzerine polisler yere yatırarak tekmeliyorlar” dedi. 

GAZ MASKESİ YOKTU, ‘VAR’ YAZILDI

Beşiktaş’ta gözaltına alınan ve önceki gün adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Birhat Kayci hakkındaki tek delil gaz maskesi. Avukat Tamer Doğan, Kayci’nin gözaltına alındığı sırada yanında olduğunu ve gaz maskesinin olmamasına rağmen yakalama  tutanağına “gaz maskesi bulundu” diye yazıldığını söyledi. Doğan, bu nedenle hem tanıklık hem de savunmanlık yaptığını belirtti. Gayrettepe’de gözaltında tutulan ve tutuklama talebiyle mahkemeye sevkedilen yedi kişiden ikisinin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet suçlamasıyla tutuklandığını kaydeden Doğan, “Sorgu hakimine 2911’in katalog suçlardan olmadığını söyledik. Ancak hakim İç Güvenlik Yasasından itibaren 2911’in katalog suçlar kapsamına alındığını ve tutuklama gerektirdiğini söyledi” dedi.  

12 SAAT ARAÇTA BEKLETİLDİLER

Gayrettepe’de tutulan kadınların hastaneye ters kelepçe takılarak götürüldüğünü söyleyen Doğan, bir kadının muayeneden sonra yeniden ters kelepçe takılmasına tepki göstermesi üzerine yere yatırılarak polis tarafından darp edildiğini ve omzundan yaralanmasına rağmen hastaneye götürülmediğini söyledi. İlk gün gözaltına alınanların 12 saatte yıkın araçlarda bekletildiğini ve gözaltı başlangıç saatinin gece saat 02.00 olduğunu söyleyen Doğan, “İlk gece kimseyi tuvalete götürmüyorlar. Bu yüzden bazı erkek müvekkilerimiz pet şişeye işemek zorunda kaldılar. Gündüz gözaltına alınan müvekkillerimiz ancak bir sonraki gün saat 10.30’da muayene için götürüldükleri hastanede tuvalete girebildi. Açlık grevinde olan müvekkillerimiz vardı. Onlara şeker ve su alınmıştı. Polis ısrarlarımız sonucu müvekkillerimize vermek üzere bizden şeker ve suları aldı. Ancak gözaltına alınanlar adliyeye getirildiğinde sadece suların teslim edildiğini öğrendik” dedi.  

BAŞKASINA AİT FOTOĞRAF ÜZERİNDEN TUTUKLANDI

İç Güvenlik Paketi’na dayanılarak önceki gün  tutuklanan Hasan Doğan aleyhindeki tek delil ise yüzü maskeli bir kişinin olduğu bir fotoğraf. Ancak fotoğraftaki kişiyle, Doğan’ın o gün giydiği giysiler ve vücut ebatları bir birinden farklı. Doğan’ın avukatı Bülent Şimşek, “Fotoğraftaki kişinin üzerinde açık mavi pantolon, kahverengi mont ve kahverengi ayakkabı var. Hasan’ın üzerinde ise koyu gri pantolon, beyaz ayakkabı ve siyah mont vardı. Ayrıca vücut ebatları da farklı. Çıplak gözle bile görübilecek bu farklılığa rağmen tutuklama kararı verildi” dedi. 

Müvekkilinin polis saldırısından korunmak için Abbas Ağa Camii’ne sığındığını dile getiren Şimşek, Doğan’la birlikte alınanların serbest bırakıldığını belirterek, “Hasan’ın da serbest bırakılanlardan bir farkı yoktu” diye konuştu. 

İç güvenlik Paketiyle özellikle gözaltına alınanların savunma hakkının ortadan kaldırıldığını söyleyen Şimşek, “Avukat müvekkil görüşmesinde büyük bir sıkıntı vardı. Polis avukatlara saldırdı. Savcılık katına alınmadık. Özellikle avukatsız bırakma iradesi tartışmasızdı” dedi. 

İMZASIZ ÜST ARAMA TUTANAĞI DELİL

Şimşek Gayrettepe’de tutulan ve tutuklanan İpek Bozkurt’un durumuna da dikkat çekti. Bozkurt’un Beşiktaş’ta eylemin bitmesinin ardından evine dönmek için yola çıktığını, çevik kuvvet otobüsünün yanından geçerken, polislerin çanta kontrolü yaptığını ve bu sırada gözaltına alındığını anlattı. Üst arama tutanağında, Bozkurt’un çantasından BDSP 1 Mayıs Pankartı, DEV/Tekstil Sendikası önlüğü, baret, gaz maskesi ve 20 tane toz maskesi bulunduğunun iddia edildiğini aktaran Şimşek, bu tutanakta müvekkilinin imzasının bulunmadığını söyledi. Bozkurt’tun üst arama tutanağı dayanak yapılarak “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla tutuklandığını söyleyen Şimşek, “Çantasında sadece sendika önlüğü var. Ayrıca üst arama tutanağında imzası yok. Yüzü kapalı değil alınırken. Kaldıki gaz maskesi, baret İç Güvenlik Paketinde silah sayılan ürünlerden değil. Sadece yasal pankart ve beze dayanarak tutukladılar” diye konuştu. 

İHD GÖZLEMCİSİ DE TUTUKLANDI

İstanbul’da İç Güvenlik Paketi kapsamında yapılan 1 Mayıs tutuklamalarından İHD gözlemcisi de nasibini aldı. 1 Mayıs’ta yaşanacak hak ihlallerini gözlemlemek üzere alanda görevlendirilen İHD Emek Komisyonu Üyesi Ercan Tilmaş, görev yeri olan Şişli’de DİSK binası önünde gözaltına alınmıştı. Polisler, DİSK önünde görev yapan Tilmaş’ın çatıdan polise kiremit attığını ileri sürdü. Timaş’ın avukatı Arzu Aydoğan buna delil olarak ise çatıdan polise kiremit atıldığı iddia edilen flu birkaç fotoğrafın gösterildiğini söyledi. 
Aydoğan, hukukun hiçe sayılarak gözaltı ve tutuklamaların yaşandığını, Hükümetin planlarına hukuku alet ettiği söyledi. Konuyla ilgili konuşan İHD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Kıvanç Sert, alanda yaşanacak insan hakları ihlallerine karşı 30 kişilik bir gözlemci heyeti belirlediklerini belirtti. Gözlem heyetinde bulunanların İHD önlükleri ve İHD Gözlem heyetinden olduğunu belirten tanıtım kartı taşıdığına dikkat çeken Sert, “İHD’nin alanlarda yaşanan hak ihlallerine yönelik tespitleri her zaman birilerini kızdırmıştır. Türkiye’de polisin gözaltı emrini aldıktan sonra, önlük ve kartlarımız olduğu halde pek çok kez gözaltına alındık” dedi. 

İÇ GÜVENLİK PAKETİNDEN 19 TUTUKLAMA

Mayıs’ta Taksim’e çıkmak isteyenlere yönelik polis saldırısında gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen 239 kişiden  20’si tutuklandı. Tutuklananlardan  19’u 1 Mayıs nedeniyle “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “kamu malına zarar verme”, “örgüt üyeliği”yle suçlanırken, 1 kişi hakkında ise hakkında yakalama kararı bulunan başka bir dava nedeniyle tutuklandığı belirtildi. 2-3 ve 4 Mayıs tarihlerinde grup grup Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na getirilen aralarında Taksim Meydanına girmeye çalışırken gözaltına alınan Komünist Parti (KP) üyelerinin de bulunduğu toplam 239 kişinin emniyet, savcılık ve hakimlik sorguları dün sabaha karşı sona erdi. Soruşturmayı yürüten savcı, toplam 169 kişinin serbest bırakılmasına, 70 kişinin de tutuklanması talebiyle nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmesine karar verdi. Mahkemeye sevkedilenlerden 19’u “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “kamu malına zarar verme”, “örgüt üyeliği” ve “patlayıcı madde bulundurma” gibi iddialarla tutuklandı. 51 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

 

ÖNCEKİ HABER

HDP’ye verilen her oy barışa destek

SONRAKİ HABER

Renault'ta patron devreye girdi 16 işçi işten atıldı, işçiler direnişe geçti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...