06 Mayıs 2015 00:53

Riff Cohen: Şarkım dans ettirmiyorsa onu değiştiririm

Paylaş

Devrim ACAROĞLU
İstanbul

Bundan neredeyse eminim ki ‘A Paris’ şarkısı ile karşılaşan sıradan bir dünya vatandaşı kendine peş peşe iki soru soracaktır. Biri, bu kız nerden çıktı, diğeri de durup dururken neden dans ediyorum acaba. Türkiye, 2012 yılında yayınladığı A Paris videosunu milyonlarca insanın izlediği Telaviv doğumlu Riff Cohen’ı ağırlamaya hazırlanıyor. Şarkılarını Fransızca, İbranice ve Nubiya dilinde söyleyen Cohen’in müziği kağıt üzerinde dahi zor duran bir sentezin ürünü.  

Kuzey Afrika da var, Amerika da, İsrail de, Fransa da… Bildiklerimiz üzerinden imkansız olduğuna kanaat getirebileceğimiz bir buluşma, bir insanın sesinde, bir müziğin ritminde yaşayabiliyor pekala. Bildiklerimiz eksik, sandıklarımız yanlış yani, ne güzel…

Bir önceki İstanbul çıkarmasında Ortadoğu barışı hakkında düşünceleri İsrail medyasına çarpıtılarak yansıtılınca Cohen, “politik” meseleler hakkında konuşmama kararı almış. Olan bizim sorumuza oldu yani. Bu durumda bize, bütün video kliplerinde sokaklarda dans ederek şarkı söyleyen ve değdiği herkesi şuursuzca dans ettiren bu cıvıl cıvıl Akdenizli kadının J’aime (severim) isimli şarkısının sözlerinin bir bölümünü cevap niyetine paylaşmak kaldı.

Var olan Tanrı’yı seviyorum
Olmayan Tanrı’yı seviyorum
Fırsatçıları seviyorum
Fırsatçılık yapmayanları da
Gezegenimin insanlarını seviyorum
Benim gezegenimden olmayanları da
Çubuklarla yemek yiyenleri de
Parmaklarıyla yemek yiyenleri de seviyorum
Menekşeleri seviyorum, pirzolayı seviyorum
Kastanyetleri seviyorum

Hayal Kahvesi Shining Stars’ın düzenlediği Rİff Cohen konser serisi bugün İzmir Hayal Kahvesi ile başlıyor. Rİff Cohen yarın Ankara, 9 ve 10 Mayıs’ta ise İstanbul Hayal Kahvesi’nde sahne alacak.

Bu kadar ‘mutlu bir müzik’le sık sık karşılaşılmaz. Neden ve nasıl bu kadar mutlu ediyor şarkılarınız? Bu kadar mutluysanız bunu nasıl başarıyor olabilirsiniz? Yoksa şarkılarınızı mutlu olmak için mi yaptığınızı düşünmeliyiz?
Bu gerçekten güzel bir soru. Açık konuşmak gerekirse, herhangi bir amaçla yapmadım bu şarkıları fakat sonrasında kendime şunu sordum; “A Paris’i bu kadar etkili kılan neydi?” Sanırım cevap, müziğin insana enerji ve dans etme arzusu aşılıyor olmasıydı. Kaldı ki benim için, en önemli kriter; “Bu şarkı bende dans etme arzusu uyandırıyor mu? Uyandırmıyor mu?” sorusunun cevabında gizli. Eğer bende bir dans etme arzusu uyandırmıyorsa, o şarkı üzerinde bir takım oynamalar ve düzenlemeler yapmam gerektiğini anlarım.

8 yaşınızdan beri şarkı yapıp, şiir yazıyormuşsunuz. Ne tür şeyler anlatır o zaman yazdığınız şiirler?
İlk şarkılarımdan birini piyanoda bestelemiştim. Macaristan’dan gelip avuç içime konmuş bir kristalin hikayesiydi. Bir tanesi de saykodelik bir şarkıydı.

Kuzey Afrika’dan İsrail’e, oradan Fransa ve Amerika’ya uzanan bir müzikal ve duygusal sentez kağıt üzerinde çok zorlama gözükebilir ama sizin elinizde sanki hep varmış gibi organik görünüyor. Bu coğrafyaları birleştirecek kültürel ve müzikal bir formül mü buldunuz yoksa sadece yaptınız oldu mu? 
Bence bu biraz sanat anlayışlarının farklılığı ile alakalı. Kendi adıma konuşmam gerekirse, asla belirli bir dinleyici kitlesi için şarkı bestelemem. Daha evrensel, daha çok insana hitap eden şarkılar bestelemeye ve söylemeye çalışıyorum. Bunu başarabildiğim için de oldukça mutluyum.

Nubiya dilinde şarkı söylemek nereden ve neden çıktı? 
Yemen Blues’dan tanıdığımız, arkadaşım, Ravid Kahalani ile “Desert Blues” adını verdiğimiz bir grubumuz vardı ve o grupta Sahara müziklerinde, Hamza El Din’e, Tinariwen’den Abba Dimi Mint ve Salif Keita’ya kadar çalardık.

O günlerde, Hamza Eldin’in “Greetings” şarkısından çok hoşlanmıştım ve kendi albümüme de yakışacağını düşünmüştüm. Sebebi bu…

BÜYÜKANNEM FELSEFEMDE COĞRAFYAMDA, ZİHNİMDE

İlham kaynağınızın büyükanneniz olduğunu söylüyorsunuz. Bize ondan ve şarkılarınızdaki izlerinden bahseder misiniz?
Aramızda çok fazla fark var aslında bu hoşuma gidiyor. Kendisi yerel kıyafetleri ile dolaşır, bütün gün boyunca yemek pişirir. Bazen kendime bakıp şöyle diyorum; “Jean ve t-shirt’e uzanan bu evrim sürecine nasıl girdim acaba?”.  Üniversite mezunuyum ve çalışıyorum, değil mi? İşte bu, onun yaşadığından daha iyi bir hayat yaşadığım anlamına gelmiyor. Bana çok fazla şey öğretiyor. Mesela, çorbayı nasıl hazırlar ve pişirirsem vitamininin daha fazla olacağı… Kocanı yanında nasıl tutarsın? Mutluluğu nasıl korursun?

Beni sürekli jenerasyonlarımızın arasındaki farkı ve kendimi düşünmeye iter. Hayatımın her alanında var. Felsefemde, coğrafyamda, zihniyetimde… Kısacası, yaptığım müziği etkileyen her şeyin içinde babaannem var.

BİR DE TÜRKÇE MESAJ ATMASALAR

İstanbul’a ilk geldiğinizde hayranlarınız konser verdiğiniz salonda yeterince eğlenemediklerinden yakınmıştı. Bu defa müziğinize yakışan bir ortam olacak gibi. Geçtiğimiz sene ki konseriniz de son anda iptal olmuştu. Bu defa geliyorsunuz değil mi hakikaten? İstanbul’a ve Türkiye’ye ikinci gelişiniz size ne hissettiriyor?
Ah, bu benim için büyük ve sıcak bir sürpriz oldu. Türkiye’ye hayatımda ilk defa gelmiştim ve bu kadar güzel olacağını hayal bile edememiştim.

Aslına bakarsanız Türkiye’deki insanların müziğimi bu kadar seveceğini bile hayal edememiştim. Buna rağmen aramızda kurduğumuz bu bağı tamamen anlıyorum. Biz Akdeniz insanıyız ve benzer bir mantığımız ve mizah anlayışımız var. Doğu ve batının anlayışlarının sentezini daha iyi yapabiliyoruz.
Bunun yanı sıra, söylemek isterim ki, bir çok Türk dinleyicimden mesaj alıyorum ve bu beni çok mutlu ediyor fakat genelde Türkçe mesajlar alıyorum ve Türkçe aldığım mesajlardan bir şey anladığımı söyleyemeyeceğim.

ÖNCEKİ HABER

2-3 saat bağırmakla olmaz karar alınmalıydı

SONRAKİ HABER

Birleşik Krallık yarın seçime gidiyor: Parti çok seçenek tek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...