25 Nisan 2015 01:05

Çernobil; A=X+Y+Z!

Paylaş

Yusuf GÜRSUCU

1986 yılı 25 Nisan gece yarısı, yani 26 Nisan gününün ilk anlarında saat 1’i, 23 dakika 58 saniye geçe ardı ardına duyulan 2 büyük patlamayla birlikte, dünyanın en büyük felaketlerinden biri yaşanmıştı. Bu patlama Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamalarına göre Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının yarattığı ölümcül etkiden 200 kat daha fazla radyasyon yayarak büyük bir bölgeyi zehriyle kirletti.
Patlamayla birlikte santralde çalışan 31 kişi o an yaşamını yitirdi. Sonrasında radyasyon nedeniyle 5 bine yakın insanın öldüğü açıklandı. Bu sayının 2004 yılına gelindiğinde 1 milyon kişiye ulaştığı yapılan araştırmalarda ifade ediliyordu. Yarım milyon aile ise radyasyon etkilerini vücutlarında taşıyarak farklı bölgelere göç etmişti.
Patlama sonrası onarım ve temizleme işleri için bir çoğu gönüllü yaklaşık 600 bin insan yüksek düzeyde radyasyona maruz kalmıştı. Ölçümlerde bu insanların vücutlarında 165 m. sievert radyasyon tespit edilmişti. 10 m. sievert, bir insan için ölümcül sınır olarak kabul edilmektedir.
Bütün bunlar yaşanırken o günkü revizyonist yönetim Çernobil’i kapatmadı. Sonrasında 1991 yılı içinde 2 numaralı reaktörde yangın çıkmış ve ardından kapatılmıştı. 2000 yılında yağışların yoğun olması nedeniyle 3 nolu reaktörü su basmış ve bu nedenle bu reaktör de kapatılmıştı. “Tabii akşam oldu dükkanı kapatalım” biçiminde bir kapatma olamayacağından dolayı içeride bulunan 180 tonluk yakıt 250 bin ton betonla toprağın altına gömüldü.
2000 yılında BM Çernobil Raporu yayınladı ve o gün için 3 milyon çocuğun tedavi görmesi gerektiği ve birçoğunun ana karnında öleceği açıklanıyordu. En az 7.5 milyon insanın gelecek yıllarda çok ciddi sorunlar yaşayacağı ve bu etkinin ancak 2016 yılından sonra açıkça görülebileceği vurgulanıyordu. Bu arada, patlama sonrası Avrupa’nın Çernobil yerine yeni santral kurulumu için Rusya’ya para yardımı yaptığını da unutmayalım.
KARADENİZ, AKKUYU VE
SİNOP!
Doğu Karadeniz bölgesinde halen normalin çok üstünde radyasyon oranları ölçülmekte. Sevgili Kazım Koyuncu ve yüzlerce insan bu radyasyon nedeniyle yaşamlarından oldular. Çernobil, Karadeniz bölgesinde özellikle Rize çevresinde ölümcül etkisini sürdürmekte. 1986 yılı sonrası bölgede birçok sakat çocuk dünyaya gelmişti. Bu etkinin, hiçbir zaman olması gereken düzeyde incelenmemiş ve hiçbir istatistiğin tutulmamış olması Türkiye’yi yönetenlerin insan yaşamına verdiği değeri ortaya koymaktadır.
Çayda radyasyon yoktur diyerek milletin gözüne bakıp çay içen o günkü hükümetin bakanları bugün halen süren hastalıkların ve ölümlerin sorumlularıdır. O günün uzantıları bugün Türkiye’de 3 nükleer santral kurmaya çalışıyor. Bu santrallerden biri de Çernobil katliamını yaşatan Rusya devletinin şirketi tarafından yapılmak isteniyor.
Rusya’nın bir şirketinin nükleer santral kurarak üreteceği enerjiyi yüksek fiyatlarla satacak olmasını “milli enerji” masalı ile bizlere yutturmaya çalışıyorlar. Burada “milli” bir şey varsa o da bölgemizi yaşanmaz hale getirecek olmasıdır. Enerji piyasası kanunuyla sermayeye sınırsız sömürü alanının yaratılması ve bu enerji piyasası alanının AB ülkelerine kadar uzanacak olması enerji yatırımlarına ortam sağlamaktadır. “Milli”lik Anadolu coğrafyasının enerji çöplüğüne dönmesiyle sınırlıdır. Halkların üretilen bu enerjiye ihtiyacı yoktur, hele nükleer enerjiye asla ihtiyacı olamaz. Burada gerçekleşen şey sadece ve sadece sermayeye birikim alanı yaratılırken bunu yaratanların da bu süreçten nemalanmasıyla ilgilidir.
Başbakan yüzde yüz yerli nükleer santral kurulması için talimat vermiş. “Dere davulu gibi ötmek” diye bir atasözümüz vardır. Bu talimat da ancak bu atasözünde karşılığını bulabilir. Bağırıp çağırmaya çabuk alışan Başbakan şimdi de talimatlar yağdırarak ne kadar önemli bir zat olduğunu cümle aleme gösteriyor. Çünkü talimatının başkaca en ufak bir anlamı yok. Rusya’ya gönderecekleri 50 mühendisin santral işletim talimatlarını öğrenmesiyle Başbakanın talimatı üzülerek söylüyoruz yerine getirilemez.
Albert Einstein’in hayatta başarılı olma üzerine güzel bir denklemi var; A’yı hayatta başarı olarak tanımlayalım, o zaman A = X + Y + Z’ dir; X çalışmaktır, Y oyundur, Z ise çenesini tutmayı bilmektir. Başbakan başarılı olmak istiyorsa bu denklem üzerine kafa yormasını salık veririz.

ÖNCEKİ HABER

Köylü ocağı kapattı şirket suya göz dikti

SONRAKİ HABER

Dedikodu yapalım derken...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...