12 Nisan 2015 05:38

İnternet haftasını kutlarken

Paylaş

Orkut Murat YILMAZ

22 yıl önce bugün, 12 Nisan 1993’te, kiralık bir hat üzerinden, ODTÜ’deki Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Sistem Salonu’ndan NSFNet’e (ABD’deki National Science Foundation Network) TCP/IP protokolü üzerinden bağlanıldı. Türkiye’nin internet serüveninin başlangıcı sayılan bu olayın ardından, birçok kamu kurumu ve akademik kurum, ODTÜ’ye bağlanarak, ODTÜ üzerinden internete çıkmaya başladı.
O günden bugüne, gezegenimiz, Güneş çevresinde 22 kez tur attı. O gün doğan çocuklar, bugün ODTÜ’den mezun olacak yaşa geldiler. Ancak Türkiye’nin internetle olan ilişkisi, aşk ile nefret karışımı bir yerde, Mehteran’dan miras “iki ileri bir geri” ilerleme mantığı üzerine kurulu olarak debelenip duruyor. “Türkiye’de İnternetin Yaş Günü”nü kutladığımız bu günü, “Türkiye’de İnternet”i ve yaş günü kutlama programını inceleyerek geçirelim.

2014 TÜİK Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması bizlere, Türkiye genelinde hanelerin %46.5’inin, yani yarısının, henüz hiç internet ya da bilgisayar kullanmadığını gösteriyor. Kentlilerin %41’in, köylülerin ise %70.5’i hiç internet kullanmamış. Köyde kadınların %80’i, erkeklerin %59’u, kentte erkeklerin %31’i, kadınların %50’si internete hiç girmemiş. 22 yılda böyle bir istatistiksel duruma ulaşmak, “evde zor tutulan %50” istatistiksel durumuyla örtüşüyor.

4 Mayıs 2007’de, henüz “Türkiye’de İnternet” 14 yaşında bir çocukken kabul edilen, 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”la, web sitelerine erişimi engelleme geleneğinin başlamasından bugüne dek 8 yıl içinde 70.000’den fazla web sitesine erişimin engellendiğini tespit edebildik. Bu sayı resmi değil ve devletimiz açıklama yapmadığı için, sayıyı EngelliWeb topluluğunun çabaları ile tespit edilebilen “engelli web siteleri” listesinden alabiliyoruz. Topluluğun geçen yıl bu zamanlarda 30.000’den fazla web sitesine erişimin engellenmiş olduğunu tespit edebildiğini düşünürsek, devletimizin son 1 yılda, ondan önceki 7 yılda yaptığı toplam mesaiden daha çok mesai yapmış olduğunu anlayabiliriz.

“5651 Sayılı Yasa” hakkında AİHM tarafından verilen “İnsan Haklarına Aykırı” kararına rağmen, yasanın geçirdiği evrimi düşünecek olursak, en az sansür kadar endişelenmemiz gereken başka bir konu daha var: Gözetim. “Siteler yerine sayfaları engellemekten” bahseden bir yasa, tüm kullanıcıların tek tek hangi sayfalara girdiğini gözetlemezseniz işlevsiz kalmak zorundadır. Siteleri topyekün engellemek mümkünken, iş sayfalara gelince, kullanıcı ile web sitesi sunucusu arasındaki tüm trafiği gözetlemenizi gerektirir. 2013 Aralık’taki “Siteler yerine sayfaları engelleme” değişikliğinden 1.5 yıl önce başlayan DPI (Deep Package Inspection / Derin Veri Analizi) kullanımı, yasal altyapıya kavuşmanın ardından çeşitlilik ve derinlik kazandı. Bir zamanlar yalnızca Phorm kullanılırken, bugün TTNet’le Phorm’un sözleşmesi resmi duyuru ile bitirilse de, Palo Alto, Finfisher gibi araçlar çok çeşitli DPI işleri için kullanılıyor. Tüm trafiği analiz ederek, sizin kimliğinizin samimi arkadaşlarınızla dahi paylaşmadığınız yönlerini çıkarabilen bu araçlar, aynı zamanda, kendi müşterilerini de gözetlemeye yarıyor. Çünkü, bu araçların ezici çoğunluğu “Özel Mülk Yazılım”, yani birer kapalı kutu. İçerdikleri arka kapılarla, Türkiye’deki birçok kuruma ait bilginin, uluslararası veri karaborsasında satılabilir olmasını sağlıyorlar. Bir de, https karşısında çok da başarılı olamadıkları için, son yaşanan Twitter, Youtube erişim engellemelerinde olduğu gibi, sitenin tümünü erişime engelletmek zorunda kalabiliyorlar. Matematiğe şükürler olsun.

1984 başta olmak üzere, birçok distopya betimlemesinin kullanım kılavuzu gibi okunmasının sonucunda gelinen bu noktada, “Türkiye’de İnternet”in yaş gününü kutlamak biraz buruk oluyor.  Bilişim STK Platformu tarafından düzenlenen etkinlikler ve yapılan açıklamalar da, bu burukluğu aşabilmek için bazı çözümler sunuyor. Dilerseniz, bu çözümlere birlikte bir gözatalım.

İlk olarak, Internet sözcüğünün anlamı üzerine odaklanmak gerekli. Internet, “Inter Networks Network”ün kısaltması. Yani “Ağlar Arası Ağ”. 2 ya da daha çok bilgisayarı birbirine bağladığınız zaman bir ağ kurmuş olursunuz. Sonrasında birkaç ağı birbirine bağlayarak, minik bir “Ağlar Arası Ağ” kurmanız mümkündür. Elbette, adından anlayabileceğimiz gibi, “Ağlar Arası Ağ” olabildiğine dağıtık bir yapıdadır. Bu nedenle, merkezileşmeden kaçınmak, “Ağlar Arası Ağ”da olmanın yollarından birisidir. Facebook, Youtube, Twitter gibi merkezi web siteleri, bu ruha ihanet ederek tekelleşmeyi bizlere pazarlar. Hiç değilse, İnternet Haftası sırasında, daha az merkezi sitede zaman geçirmek, bunun yerine küçük küçük siteciklerde gezinmek “Ağlar Arası Ağ”ın ruhuna uygun bir hareket olacaktır.

İnternetin büyük bir veri evreni olduğunu göz önünde tutarak, anlamlı verileri özgür bir biçimde (telif, patent gibi tuzaklara düşmeksizin) insanlık yararına sunmak da, İnternet Haftası’nın bir parçası olmalıdır. Her türden akademik, mesleki, kültürel verinin özgürleşmesi için, başta kendimiz olmak üzere çevremizdeki veri üreticilerini, kaynağı açmak, patent ve teliften kurtulmak için ikna etmeye çalışarak işe başlayabiliriz. Sonrasında üniversiteler, kamu kurumları ve şirketlere giderek, bu çalışmanın hepimize sağlayacağı yararı anlatmak hedeflerimizden olmalıdır.

Okullarda, öğrencilerin Vikipedi, OpenStreetMap gibi özgür veri kaynaklarından yararlanması ve daha ileri giderek katkı sunması özendirilmelidir. Hiç değilse bu hafta içinde eğitimciler ve velilerden bu yönde küçük bir adım atılması, çok anlamlı olacaktır.

Belediyelerin, yurttaşlarına ücretsiz internet olanağı sağlaması özendirilmeli, yurttaşların belediyelerden bu hizmeti, eğer vermiyorsa, istemesi için örgütlülükler oluşturulmalıdır. İnternet, bugün temel insan haklarından birisine dönüşmektedir. Bu nedenle, yurttaşlar tarafından talep edilmesi önemlidir.
Belediye ya da kamu kurumlarınca sağlanan, ancak bir türlü internet üzerine aktarılmayan hizmetlerin, internete geçiş sürecinin başlaması için yurttaşların inisiyatif alarak, kendileri ve çevreleri için önemli bir katkı sunmaya başlamaları, İnternet Haftası’nı kutlama biçimlerinden birisi olmalıdır. Böylece, birkaç yıl sonra ortaya çıkacak sürümlerde daha nitelikli olacak hizmetlere katkı sağlanmış olur.

Üniversitelerden çıkan tez, makale, rapor ve diğer yayınların, Open-Access / Açık Erişim kapsamındaki çeşitli platformlarda yaygınlaşması için üniversite yönetimleri ve hocalarla konuşmak da, yapılabilecek güzel işlerdendir. Dahası, çevrimiçi ders/kurslarla akademinin yaşamımıza katkılarını artıracak çalışmalara başlamak da bilime adanmış insanları mutlu edecektir.

Gözetimle mücadele etmek için, çeşitli güvenli iletişim araçlarını kullanmaya başlamak da İnternet Haftası’nın en önemli etkinliklerinden birisi olmalı. Sözgelimi, bu hafta Whatsapp kullanmak yerine TextSecure (iOS kullananlar için bu uygulama Signal adıyla indirilebiliyor) kullanarak, “İnternetin Ruhu”na katkı sunabilirsiniz. Yahut, TOR Browser kullanarak, çeşitli yasaklı sitelerde gezinebilir, internetin tadını çıkarabilirsiniz.

Herkese özgür, açık, şeffaf ve güvenli bir internet diliyorum.

ÖNCEKİ HABER

Ekoloji ve kent mücadeleleri için siyasi program tartışmasına çağrı

SONRAKİ HABER

‘Şehirli ve yorgun olmayacağız’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...