12 Nisan 2015 00:49

Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı Destek Birimi

Ankara Üniversitesi Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı Destek Birimi Koordinatörü Prof. Dr. Gülriz Uygur, üniversiteli kadınların karşılaştıkları taciz ve şiddet olaylarında durumu dillendirmekten çekindiğini, derin bir korku yaşadıklarını belirtiyor. Uygur, ailelerin de 'Aman başvurma, başına bir iş gelir, seni de öldürürler' düşüncesiyle çocuklarına destek olmadığını, olayların üstünü örttüğünü söylüyor.

Paylaş

Damla Gül GÖKDUMAN

Üniversiteli kadınlar, kampüste, yurtlarda, dersliklerde ya da sokakta taciz ve şiddetle yüz yüze. Birçok üniversiteli kadın, yaşadığı şiddet ve tacizi kendine bile itiraf etmekten korkuyor, ne yapması gerektiğini, bu durumla nasıl başa çıkacağını bilmiyor. Üniversite yönetimleri de herhangi bir taciz ve şiddet olayıyla karşılaştığında taciz ya da şiddete uğrayan kadınlara destek noktasında çözüm üretmekten uzak.
Taciz ve şiddet olaylarına karşı kadınlara her türlü desteğin sağlanması için “Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı Destek Birimi” kurarak, bu konuda ilerleme sağlamış üniversitelerden biri Ankara Üniversitesi. Birimin Koordinatörü Kamu Hukuku Bölümü Hukuk Felsefesi Bölümünden Prof. Dr. Gülriz Uygur’la çalışmalarını ve üniversitelerde yaşanan taciz ve şiddet olaylarıyla nasıl mücadele edilebileceğini konuştuk.

KURULUŞUMUZU BİR TACİZ OLAYI TETİKLEDİ
Cinsel Tacize ve Cinsel Saldırıya Karşı Destek Birimi (CTS) komisyonu nasıl kuruldu?
Cinsel Taciz ve Cinsel Saldırıya Karşı Destek Birimi, Ankara Üniversitesinin Kadın Sorunları ve Araştırma Uygulama Merkezinin (KASAUM) altında bir birim. Daha önce KASAUM olarak cinsel tacizle ilgili araştırma yapıyorduk. Ama birimin kurulmasını tetikleyen üniversite çevresinde yaşanan bir taciz olayı oldu. Bunun üzerine dönemin rektöründen belli taleplerde bulunduk. Rektör de birimi kurma düşüncemizi destekleyince hemen çalışmalara başladık. Bu noktada üst yönetimin desteği önem taşıyor. Yönergemiz, ağustos 2011’de üniversite senatosuna sunuldu ve kabul edildi. Eylül 2011 itibarıyla da çalışmalara başladık ve aktif bir şekilde devam ediyoruz. Sorun kazdıkça geliyor. Sanki yeni başlamış gibiyiz. Halen bu üniversitenin akademik kültürünü değiştiremedik, cinsiyetçi yapı hâlâ sürüyor. Sadece bu üniversitede değil Türkiye’deki bütün üniversitelerde aşırı cinsiyetçi bir yapı var. Bunun mağduru olan insanları korumak için daha etkili bir mekanizmamız yok. Bu kadar çabamız olmasına rağmen olmuyor. Kolay mesele değil, zor.

Cinsel Tacize ve Cinsel Saldırıya Karşı Destek Birimine, Ankara Üniversitesinin Acil İletişim Hattı 444 59 46 ve cts@ankara.edu.tr adresinden 7 gün 24 saat ulaşılabilir.

İLKEMİZ; KADININ BEYANI ESASTIR
Komisyonda kimler var, nasıl yönetiliyor?

Yönergemize cinsiyet eşitliğini sağlayıcı hüküm koyduk. Yönetim kurulundaki toplam kadın sayısı erkek sayısından az olamaz. Dolayısıyla burada cinsiyet eşitliğini sağlama amacı güttük. Yönetim kurulumuz 11 üyeden oluşuyor; 2 erkek üyemiz var, 9 üyemiz kadın. Bu üyeler arasında öğretim üyelerimiz, öğrenci temsilcimiz, sendika temsilcimiz, idari personel temsilcimiz var. Temsilcileri tüm üniversiteyi kapsayıcı şekilde oluşturmaya çalıştık.

Gelen sorunları, şikayetleri neye göre değerlendiriyorsunuz?
“Kadının beyanı esastır” ilkesinden hareket ediyoruz. Bu ilkeye dayanarak incelemeyi yapıyoruz. Dinliyoruz. Bunu yaparken diğer şeylerle de desteklememiz gerekiyor. Çünkü cinsel taciz, cinsel saldırı suçları kanıtlanması çok zor olan suçlar. Bildiğiniz diğer suçlar gibi kanıtlanmaz zaten. Bu kimsenin görmediği kuytu yerlerde yapılır. Dolayısıyla olayın tanığı da olmaz. Mesela bunları aramıyoruz. Ama neyi ararız? O kişinin yapmış olduğu iddia edilen kişiyle ilgili de biraz araştırma yapıyoruz. Çevresini, hal ve hareketlerini araştırıyoruz. Şimdiye kadar farklı şekilde bir iddia ile gelen olmadı. Gelenler çok ciddi taciz ve saldırı iddialarıydı. Bu ilke bizim işimizi çok kolaylaştırdı. Ondan hareket edince doğru sonuca gittik. İddianın yeterli ciddiyette olduğuna inanıyorsak yazılı şikayet dilekçesini alıyoruz. Kendi görüşümüzle ilişkilendiren bir dilekçeyi hazırlıyoruz ve eğer ki üniversite içinden biri yapmışsa rektörlüğe bir soruşturma açılması için gönderiyoruz. Ama öğrencinin başına dışardan biri tarafından bir şey geldiyse bu durumda dava açılması için yanında gidiyoruz. Bize yardım eden avukat arkadaşlarımız var. Ücret almadan yapıyorlar. Gönüllülük esaslı.

HALEN BİLMEYEN ÖĞRENCİLER VAR
Birim üniversitedeki bütün öğrencilere ulaşabiliyor mu?

Ankara Üniversitesi büyük bir üniversite ve 30 bine yakın öğrencisi var. “Öğrencilerin hepsi bu birimden haberdar değil. Öğrencileri bilgilendirme açısından henüz belli bir yere gelemedik. Her sene iki kez bütün üniversite çapında bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. Ama yeterli olmuyor. Hâlâ bilmeyen bir sürü öğrencimiz var. Mesela şu an 5 öğrencimiz var. Bu öğrencilere anında maddi, psikolojik, hukuki desteğin yanı sıra yurt gibi destekleri anında sağlayabildik. Bu çok önemli. Diğer yandan idari memurlar arasında da bu tür durumlar çok olur. İdari memurlar arasında çok ciddi başarılar elde ettik. Taciz eden idari memurun görevden uzaklaştırılması söz konusu oldu.

BUGÜNDEN YARINA DEĞİŞECEK BİR KONU DEĞİL
Birimimize yılda 5-6 başvuru oluyor. Maalesef ortaya çıkması zor bir durum. Bu konuda yüzde 100 başarı sağlamak çok zor. Bugünden yarına değişebilecek bir konu değil. Çok küçük adımlarla gidiyoruz. Olumsuz şeylerimiz yok ama fazla olumlayıcı desteğimiz de yok. Toplantılar yapmak istediğimizde, maddi destek konusunda, öğrencilerin yurt hizmeti gibi durumlarda çok önemli katkılar görüyoruz. Psikolojik destek istediğimizde gerekli üniversite yerleri harekete geçiriliyor. Broşürlerimizi bastırıyoruz. Bu anlamda bunlar önemli şeyler. Daha da fazla şeyler yapılması gerekiyor. Her yıl 15-20 öğrencimize özel eğitim veriyoruz. Bu eğitici eğitimi aldıktan sonra öğrenciler kendileri bilgilendirme faaliyetlerinde bulunuyor. Bu durumda asıl aktör onlar oluyor. Yurtlarında veya başka yerde paylaşıyorlar. Birçok erkek arkadaştan duyduğumuz tepki; erkek yurtlarında paylaştıklarında taciz edici olduğunun farkında olmayan erkekler olduğunu söylediler.

DİĞER ÜNİVERSİTELERDEN BAŞVURU ALIYORUZ
Diğer üniversitelerle birlikte çalışma yürüttünüz mü?

İlk olarak 2012 yılında Ankara Üniversitesinde “Üniversitelerarası Cinsel Tacize Karşı Neler Yapılabilir?” çalıştayı yaptık ve bu çalıştayımız çok olumlu geçti. Bu çalıştayda üniversiteler arası bir iletişim ağı kurduk. Bu iletişim ağımızda bugün 30’a yakın üniversitede 200’e yakın öğretim üyesi var. Farklı farklı üniversitelerde senede iki defa çalıştay yapıyoruz. Bu, bize üniversiteler arası bir güç birliği sağlıyor. Bu çok önemli. Bilgileri, belgeleri paylaşıyoruz. Birlikte hareket edebiliyoruz.
Bize Ankara Üniversitesi mensubu olmayan öğrenci de başvurabiliyor. Mesela İstanbul’da ya da Konya’da okuyan bir öğrenci başvurabilir. “Böyle bir durum var. Ne yapmalıyım? “diyor. İletişim ağına yazıyoruz. Orada hangi görevli arkadaş varsa devreye o giriyor, gerekli güvenliği ve yardımı sağlıyor. Farklı illerdeki 3 kişiye bu şekilde müdahale ettik. Vahimdi bunlar. Direkt koruma gerekiyordu. Mesela oradaki arkadaş bir avukat bulmasını, koruma tedbirlerinin olmasını sağladı. Polise gidildi. Öğrenci, başka bir sığınma evine yerleştirildi.

YURT İÇİNDE ÖZEL KORUNAKLI ODA
Kadınlar sığınma evlerinde korunabiliyor mu?

Bu ülkede daha doğru dürüst işleyen bir sığınma evi yok. Sığınma evine gönderdiğimizde iki gün sonra kaçıyorlar zaten. Sığınma evlerinde o derece kötü koşullar. Alternatif bir şey değil ama bizim buradaki sistemimiz çok iyi. Bizim yurtta bize ayrılmış oda var. Acil bir şey olursa hemen oraya yerleştiriyoruz. Orada en iyi olanaklarla korunuyor. Korunmasını da sağlıyoruz. Böyle bir sistemin belki yurt genelinde diğer üniversitelere yaygınlaştırılması, belli odaların ayrılması gerekiyor.

AİLELER EN BÜYÜK ENGEL
Taciz olayını yaşayan öğrencilerin tepkileri genelde nasıl oluyor?

Başlarına taciz, saldırı gibi olaylar gelen öğrenciler bunları dillendirmeye çekiniyorlar. Çok büyük bir çekincenin içerisindeyiz. Korku, dile getirmeme var. Yani bu çok acayip bir şey. Dile getirdiklerinde, şikayete başvurduklarında da yine korkuyorlar. “Başıma bir şey gelir mi?” korkusu hep var. Şikayet aşamasına getiremediğimiz bir sürü öğrencimiz var. Pek de haksız sayılmazlar. Çünkü içinde yaşadıkları çevre, aile tepki gösteriyor. Aile zaten en büyük engel. Aile durumu öğrense bile “Aman başvurma”, “Aman başına bir iş gelir”, “Aman karşına çıkar”, “Seni yaralar, öldürür” vs. tepkileri var. Aileler bu anlamda çok daha korkak, teşvik etmiyor, desteklemiyorlar.

Özgecan Aslan olayından sonra toplumsal bir tepki gelişti. Özgecan’dan sonra bu tutumlarda bir kırılma oldu mu?
Hayır, olmadı. Ondan sonra iki öğrencim başvurdu. İkisi de şikayet etmedi. Özgecan dediniz ya ters de tepti yani bu anlamda. “Bak kızım başına gelebilir, öldürülürsün, bir yere atılırsın”, ailelerde daha beter korku haline geldi, baskı arttı. “Görmüyor musun bak işte elinde silah tarıyor, bilmem napıyor, senin başına da gelir” vs. korkusu çok arttı. Ama Özgecan olayından sonra bizim birimin yani bu tür bir birimin önemi de üniversite çevesinde daha iyi anlaşıldı.

İKİNCİ KEZ MAĞDUR OLMALARI ENGELLENMELİ
Birimi kurarken ortaya koyduğunuz en temel amaç neydi?

Bizim amacımız en temelde akademik kültürü değiştirmek. Çünkü bu kültür değişmezse bu iş çözülemez. Bu yüzden de daha çok bilgilendirme faaliyeti üzerinde duruyoruz. Tacize ya da şiddete uğrayan kadınları cesaretlendirici ve önlerine çıkan engellerde ikinci kez mağdur olmalarını engelleyici bir tutum sergilemeye çalışıyoruz. Komisyonun temel amacı bu. 

ÖNCEKİ HABER

Soma davası başlıyor

SONRAKİ HABER

Türkiye genelinde elektrik kesintisi iddiası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...