29 Mart 2015 04:24

Yolumuza devam edeceğiz!

Türkiye’deki sanat ve kültür politikalarının nasıl işlediğini, sanatçının yaşamasına yönelik değil, her an cezalandırılmasına yönelik bir sistemin hakim olduğunu, bizden önce mücadele eden ve bayrağı teslim aldığımız sanatçılardan biliyorduk.

Paylaş

Ufuk Tan ALTUNKAYA*

Bir 27 Mart’ı daha karşılarken 2008’den beri, tam yedi yıldır bütün heybetiyle AKM, Taksim Meydanı’nın ortasında çaresizce bekliyor. Tam yedi yıldır devletin kültür politikalarının, sanat ve sanatçı düşmanlığının, otoritesinin, baskısının, sansürünün bir simgesi gibi harabe bir halde bekliyor. Sadece AKM değil, bu süreç boyunca kapanan onlarca sahne bıraktıkları izleriyle, anılarıyla bu süreci tamamlıyorlar. Sahneler kendilerini “çok amaçlı” kültür merkezlerine ve baskılara kurban ederken tiyatrocular ve sanatçılar çabalamaya ve mücadele etmeye devam ediyorlar.
Mücadele ile iç içe bir sanat tiyatro, özellikle bu coğrafyada; özellikle de bu dönemde. Ama tarihten de aldığı gücüyle her zaman mücadeleden ödün vermeyen, gücünü geçmişten alan bir sanat. İşte bu gücüyle de bugün hala var olmaya devam ediyor.
Özellikle son bir kaç yıldır yeni ve genç sahneler olarak mücadele vermeye çalışıyoruz. Bu sahneler hiç bir şekilde ödenek almayan, genelde sponsorsuz veya desteksiz hayatlarını devam ettirmeye çalışan sahneler. Dünya’da, destek mekanizmaları sayesinde ayakta kalan kurum ve sanatçılar bugün Türkiye’de tamamen kaderlerine terk edilmiş durumda. Yalnızca gişe gelirleriyle ayakta kalmaya çalışan bu tiyatrolar aynı zamanda yüklü vergi ödemeleri ile karşı karşıyalar. Güvencesiz ve gelecek kaygısı içinde çabalarını sürdürürken bunun mücadelenin bir parçası olduğunu biliyorlar.
Mekan Artı da bu süreç içinde yerini kurban eden bir başka sahne. 14 Mart 2015 itibariyle sahnemiz Mekan Artı kapandı. İstanbul gibi büyük ve çok-kültürlü bir metropolde alan bulma sancısı çeken bir grup heyecanlı, istekli ve inançlı kişiler olarak, 2010 yılının Haziran ayında eski bir oto-yıkamayı, aynı sıkıntıları yaşayan, aynı sorunlarla boğuşan sanatçıların ortakça kullanabileceği bir sahne sanatları merkezine dönüştürme çabası içerisine girmiştik.
Türkiye’deki sanat ve kültür politikalarının nasıl işlediğini, sanatçının yaşamasına yönelik değil, her an cezalandırılmasına yönelik bir sistemin hakim olduğunu, bizden önce mücadele eden ve bayrağı teslim aldığımız sanatçılardan biliyorduk. Fakat bu durması imkansız bir koşuydu artık. Bayrağı devralan engellere aldırmadan koşacaktı. Ancak tüm bu birikimin ve geçmişin getirdikleri ile hareket ediyoruz. Bizler mücadeleye devam ediyoruz. Salonlarımız elimizden alınsa da, yasaklamalar, sansürler konulsa da yolumuza devam ediyor olacağız. Bizler heyecanımızı muhafaza ederek, yeni yerler bulup yolumuza devam edeceğiz. Sanatın, popüler olandan beslendiği, tek bir sese dönüştüğü bu dönemde; güçlü olanı güçlendirmek ve güçsüz bir muhalife dönüştürerek hükmedenin varlığını kuvvetlendirmek için değil, aykırı olan sanatı, hükmeden yanında güçlü ve sert bir zıt olarak var etmek için kendi varlığımızı koruyacağız!
Yolumuza devam edeceğiz!

*Mekan Artı
Oyuncu / Yönetmen

ÖNCEKİ HABER

‘Bize her gün 27 Mart!’

SONRAKİ HABER

‘Alternatif’ denen

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...