18 Mart 2015 00:56

İş güvenliği uzmanları ve OSGB’ler

Son dönemde sizlere OSGB’lerin (Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri) sistem içindeki yeri, ekonomik ilişkileri, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında öngördüğüm gelişmelerini yazmaya çalışıyorum bir zamandır. Zamanı geldi. İsmaillerin sağlığı ve güvenliği için çalışan arkadaşlarımın bu organizasyonlarda İsmaillerden bir farkı yok aslında.

Paylaş

Uzm. Dr. Gökmen ÖZCEYLAN*

Son dönemde sizlere OSGB’lerin (Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri) sistem içindeki yeri, ekonomik ilişkileri, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında öngördüğüm gelişmelerini yazmaya çalışıyorum bir zamandır. Zamanı geldi. İsmaillerin sağlığı ve güvenliği için çalışan arkadaşlarımın bu organizasyonlarda İsmaillerden bir farkı yok aslında. Bugün dilim döndüğünce sizlere OSGB’lerde çalışan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının durumunu ve bu organizasyonlarda gelecekte onları neler beklediğini anlatayım.
Bugün sizlere iş güvenliği uzamanı olarak bir OSGB’de çalışmaya başlamış ve buradan alın teri ve bilgisiyle hayatını kazanan bir İsmail’i anlatmak isterim.
Okuduğu dört yıl üniversite sonrası iş kolu kimya mühendisi olan bir İsmail’in yaşamına bakalım. İstanbul’da okuyup, okulu  bitirince mühendis olarak birçok fabrikaya başvuran ve hepsinden aynı cevabı alan İsmail, dönüp kendisine şu soruyu soruyordu: “Arkadaş tecrüben var mı diyenler anlamıyorlar mı beni işe almadan nasıl tecrübe edinebilirim?”

İŞ OLSUN DA GERİSİ...

O dönemlerde birden popüler olan iş güvenliği uzmanlığı ciddi bir alternatif olarak onlara göz kırpmaya başlamıştı. Devlet artık kimya mühendisi kadrosu açmadığına göre, büyük ve ciddi firmalar tecrübe istediğine göre, küçük bazı firmalar ise gece vardiyalı çalışma koşullarında asgari ücret teklif ettiklerine göre, böyle bir fırsat bayağı iyi geliyordu gözlerine. Hiç düşünmeden Çalışma Bakanlığının eğitim programına ciddi bir ücret ödeyerek dahil olup, C sınıfı sertifikalarını alarak ciddi bir uzman açığı bulunan bu yeni organizasyonlara başvurdular. İsmailler için o günlerde iş olsun da gerisi hallolur mantığıyla başlayan süreç aslında beraberinde neleri getiriyordu belli değildi. Yeni bir sistemdi OSGB organizasyonları. C sınıfı, B sınıfı, A sınıfı diye yükselebilen bu sistemde yükselme çalıştığı yıl ve girdikleri sınavla oluyordu. Sistemde tabii ki C sınıfı iş güvenliği uzmanlığı bu işin ilk adımıydı. Tehlike sınıflarına göre çalışma alanları belirlenen İsmailler bir OSGB’nin bünyesinde o dönem iş bulamamanın, hatta yakın gelecekte de iş bulmanın zorluğunu bilerek anlaşmalarını yaptılar. OSGB’sine göre değişmekle beraber en düşüğü 1500 ile en yükseği 2 bin 500 lira bir maaşa tamam deyip çalışmaya başladılar.

FABRİKALARDAN FABRİKALARA...

Öncelikle kendi mühendislik alanı dışında başvurdukları OSGB’nin ihtiyaçlarına göre İSG Katip denilen bir sistemle firmalara yollandılar.
Alın size ilk sorun: Örneğin kimya mühendisi bir arkadaş direk kuaförde iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirildi. Sonra aynı arkadaşın tam zamanlı çalıştığı için OSGB tarafından ona 180 saatlik firma anlaşması yapılmalıydı ki OSGB bu çalıştırdığı uzmanından para kazanabilsin. O zaman da elinde hangi uzmanlık işi varsa mühendisin ne mühendisi olduğuna bakmaksızın üniversitede okuduğu bölümle ilgisi olmayan, alakasız fabrikalara görevlendirildi. Tecrübe zaten yok. O fabrikayla ilgili bilgi sınırlı. İş güvenliği uzmanı bu duruma da kendini kolay olmasa da adapte etmeyi başardı. Sonuçta bir fabrikaydı ve kesinlikle fabrikalardaki işleyişler üç aşağı beş yukarı aynıydı.
Fakat işler yine İsmail’in düşündüğü gibi gitmedi. OSGB bağladığı firmaların niteliğine sınıfına ve fabrikanın yer ve pozis-yonuna göre kendisini en az masraflı sistemlere devamlı çevirmek zorundaydı. Çünkü ticari bir kuruluştu ve kâr elde etmeliydi. Bu sefer elindeki uzman sayısı arttıkça, firma sayısı arttıkça yolu hesaba katmaya başladı. Artık birbirine yakın firmalara aynı uzmanı vermek benzinden ve yoldan tasarruftu. Ve firma sayıları arttıkça OSGB’lerde görevlendirmeler çok sık değişir oldu. İsmail daha bir fabrikaya alışıp oranın gerçek risklerini öğrenmeye başlamışken, ona göre önlemlerini alacakken, fabrika görevlendirmesi değişiyor, yeni bir fabrikaya veriliyordu. Bu değişiklikler o kadar sık olu-yordu ki bunu İSG Katip sisteminden görebilirsiniz. İşin vahim yanı ise bu değişiklikleri belirleyen kriter; tecrübe, mezun olduğu bölüme göre bir fabrika, veya işin niteliği değil. Sadece OSGB’lerin daha az masrafla bu hizmeti verebilme güdüsü oluyordu.

ÖNCE KENDİ GÜVENLİĞİN!

Hadi bu sorunu da bir tarafa bırakalım. İsmailler artık bir fabrikanın iş güvenliği uzmanından çok fabrikaları idare etmeye çalışan OSGB uzmanlarıydı. İşte  burada daha ciddi bir sorun ortaya çıkı-yordu. Bütün bu sirkülasyonlarda alınamayan güvenlik önlemleri sonucu oluşan ölümlü kazalarda hukuki sorunlar. Bir fabrika düşünün aynı yıl içinde üç tane iş güvenliği uzmanı değiştirilmiş. Bu fabrikada ölümlü bir iş kazası meydana gelince hukuki süreçte uzmanlardan hangisinde ne kadar kusur var, nerelerde atlamalar olmuş? Nerelerde nasıl hata yapılmış, hukuki bir muğlaklığa giriyordu. İsmailler zaman içinde başlarına buna benzer sorunlar geldikçe bireysel önlemlerini sıklaştırıyor. Çalışma zamanlarının ve dikkatlerinin çoğunu ben hukuksal olarak zorda kalmayayım da kendimi koruyayım da içgüdüsüne kapılıp, iş güvenliği ve iş kazalarını önlemek yerine kendilerini koruyabilecek kağıt üstü sistemlerle zaman ve emeklerini geçirir hale getiriyorlardı.

HUKUKİ DESTEK SORUNU

İş güvenliği uzmanı İsmailleri bekleyen sorunlardan biri ise hukuki destek sorunu. Düşünelim bir kere eğer OSGB çok profesyonel değilse zaten hukuk birimleri yok. Ki birçok OSGB de böyle bir birim yok şu anda. Meslek hastalığı veya iş kazalarında işyeri hekimlerini koruyan bir mesleki si-gorta sistemi var olmasına rağmen iş güvenliği uzmanı İsmailleri koruyacak bir sistem şu ana kadar mevcut değil. Sonuçta bu kadar riskli alanlarda çalışan arkadaşlarımızın öngörülemeyen kaza durumlarında kendilerini koruyabilecek bir mekanizmaya sahip olmamaları da ciddi bir sorun teşkil ediyor.
Bütün bu öngörüsel ve zamanla daha bariz görüleceğini düşündüğüm bu sorunların önüne bir an önce geçilmelidir. Nihai amacımız olan iş güvenliği ve işçi sağlığıyla uğraşan İsmaillerin kendi sağlık ve güvenlik sorunlarını çözmeden onlardan kusursuz hizmet beklemek bence biraz haksızlık olmuyor mu?
Şimdi artık yazının başına dönebiliriz. Başından beri iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimlerine ısrarla İsmail diyorum. Evet bu yeni OSGB sisteminde taşeron çalıştırılan işçi statüsünden ne farkı var iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin? O yüzden artık bu alanda herkesi taşeronlaştıran , güvencesizleştiren, vahşi sermaye kurallarının direk ortasına atan bu sistemi eleştirirken ve bu iş cinayetlerinin nedenlerini araştırırken olaya biraz da bu pencereden bakmak gerektiği inancındayım.

ÖZLÜK HAKLARINI YOK SAYMALARI GEREKİR!

İsmaillerin bu yeni sistemde OSGB bünyelerinde iş güvenliği uzmanlığı yapmaları tamamen kendi özlük haklarını da yok saymalarını gerektiriyor. Nasıl mı?
Ekonomik gelirlerini daha önceki yazımda anlatmaya çalışmıştım. Onların maaşlarını belirleyen en önemli faktör tecrübeleri, bilgileri, çalışkanlıkları değil. En önemli faktör OSGB ve firma arasındaki anlaşmaların vahşi bir sermaye sisteminin koşulları oluyor. OSGB’ler firma kapma yarışında firmalara verdikleri teklifleri elden geldiğince düşürüyor. Bu düşüş otomatik olarak çalışanın maaşına yansıyor. Bu firmalar arasındaki rekabete şu ana kadar dur diyecek bir sistem geliştirilmedi. İkinci özlük hakkının gaspına yol açan faktör direk çalıştıkları OSGB’nin ticari kaygısı. Bir OSGB’nin ticari açıdan büyümesinin, kâr etmesinin en önemli olmazsa olmazı içinde çalıştırdığı İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimini efektif kullanmasından geçiyor. Tam zamanlı çalıştırdığı bu çalışanların ayda 180 saatini doldurabilir ve onları yaratacağı firma fatura ilişkisini en yüksek seviyede tutabilirse o zaman o OSGB ancak büyüyüp, kâr edebilir. Bu da şu anlama geliyor. Gün içinde İş güvenliği uzmanımız İsmail ortalama beş altı fabrikaya giderken ki bu fabrikalar bir ilin sınırında veya komşu ilin il sınırları içinde dağılmışken mesafeler, yollar ve yolda kaybedilen süreler ciddi hak kayıp-larına neden oluyor. İş güvenliği uzmanımız bu açmazı ya fabrikalardaki vereceği hizmet zamanından bu süreleri çalmakta ya da kendi hayatından... Çünkü ayın sonu geldiğinde bu firmaların tümüne gidilmiş olması gerekiyor. Bazı arkadaşlarımız için bu yolda geçen süreler çalışma saatlerini yarısı kadar süreleri kapsadığını ben bilmekteyim. Eğer OSGB yöneticileri bu yol zamanları hesaplayıp 180 saat çalışan bir uzmana veya hekime 150-140 saat firma ayarlaması yaparsa bu sefer gelen faturalar ve çalışma şekli efektif kabul edilmemekte bu sefer bu kadar az faturanın karşılığı o zaman sende şu kadar az maaş almalısına dönmektedir.
Bir diğer oluşan sorun ise yollarda yaşanılan sıkıntılar. Gününün en az iki saatini o fabrikadan o fabrikaya koşturmakla geçiren iş güvenliği uzmanı İsmailler önlerindeki zaman sorunu da dikkate alınırsa, yorgunluk ve dikkat sorunlarıyla birleşip kaza olasılığını, can güvenliği olasılığını sorunsal olarak karşımıza çıkarmaktadır. Yollarda yaşanacak kazalar daha şimdiden takip edilirse ileride ciddi sayılara ulaşırsa ben hiç şaşırmam. Yollardaki trafik cezalarını kimin ödeyeceğinden tutun da yaşanacak tüm sıkıntıların İsmaillerin bu şartların daha da kötüye götüreceğini görmek için kahin olmaya gerek yok sanırım.

* İşyeri Hekimi

ÖNCEKİ HABER

Uzaklardan bir yazı

SONRAKİ HABER

‘Harem selamlıkla taciz önlenemez’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...