01 Mart 2015 03:08

İsim Özgür tutuklu sıfat özgür uzundur yasak

Duyanlar duymuştur. Diyarbakır’da yaşayan, orada üreten, Yeni Özgür Politika ve Özgür Gündem’de yazılar yazan, yerel yönetime dair kimi taze, genç ve özgün fikirler geliştiren, bütün bunları yaparken de kendine has mizahı asla elden bırakmayan Özgür Amed Diyarbakır’da tutuklandı. Sebebi de Roboskî anmasına katılması. Ailesi yakın zamanda “Mümkün olduğunca yazmaya, paylaşmaya, direnmeye, sevenleriyle buluşmaya devam edecek.” notunu aktardı. Özgür “içeriden” gene bildiğimiz üslubunu anımsatmıştı ama; “Kuantum’dan yargılanıyorum.”

Paylaş

Mehmet Said AYDIN

Duyanlar duymuştur. Diyarbakır’da yaşayan, orada üreten, Yeni Özgür Politika ve Özgür Gündem’de yazılar yazan, yerel yönetime dair kimi taze, genç ve özgün fikirler geliştiren, bütün bunları yaparken de kendine has mizahı asla elden bırakmayan Özgür Amed Diyarbakır’da tutuklandı. Sebebi de Roboskî anmasına katılması. Ailesi yakın zamanda “Mümkün olduğunca yazmaya, paylaşmaya, direnmeye, sevenleriyle buluşmaya devam edecek.” notunu aktardı. Özgür “içeriden” gene bildiğimiz üslubunu anımsatmıştı ama; “Kuantum’dan yargılanıyorum.” 

KUANTUM’DAN YARGILANMAK 

İki şey var, ikisinin de üzerine yeni bir cümle koymak epey güç. Bu güçlük keşke sevindirici, gönendirici bir şey olsaydı. Değil, olamıyor. İlki, memleketteki hukuk rezaletlerine ve dahası hukuk komedilerine dair olan. Biri puşiden yargılanır, ötekisi gizli tanığın saçma sapan fantazyaları yüzünden aylarından yıllarından olur, berikisi söylemediği cümlelerin muhatabı olup savunma yapmak zorunda kalır ve daha birçok. Bunları biliyoruz. Ne yazık ki öğrendik. Ülkedeki herhangi bir muhalif yok ki, hukukla alakalı ortalama saçmalıklardan haberdar olmasın. İkincisi daha malum: Hukuk denen şeyi gayet “kişiye özel” hale getirdiler. Hep böyleydi, hukuk her zaman “üstün” olanın yanında konumlandı, nalıncı keseri misali oradan yonttu. Cümle aynıydı, A kişi dediyse başka, B kişi dediyse başka muamele gördü. Kürt söylediyse, memleketimizin hassasiyet dolu savcılarının hassas yerleri acıdı. Bir yandan masaya oturan, oturduğunu iddia eden, bu “sorunu” çözme yolunda adımlar attığının “Piar”ını yapan hükümet; öte yandan hassas yerleri sürekli, muttasıl, durmaksızın ağrıyan savcılar. Gelsin adalet sarayları, gitsin hukuk rezaletleri. 

Özgür Amed de nasipsiz kalmadı. Kuantum buldular mı, yargılıyorlar. Kürt dediğin zaten mahkemeyi yol edene denmiyor mu? 

İKİ KERE İKİ TAM OLARAK KAÇ EDİYOR? 

Özgür’le Diyarbekir’de iki satır çay içmiştik bir gün. Sesindeki heyecanın bana geçtiğini, çok bezgin olduğum o güne hakiki bir sıcaklık getirdiğini unutmuyorum. Ayak üstü çok şey konuşmuştuk, ortak arkadaşlardan söz etmiş, aklındaki tasarıları konuşmuştuk. En çok da gülmüştük: Öyle bir adam düşünün ki tutuklandıktan sonra bütün arkadaşları “Oo cezaevindekilerin çekeceği var,” şakası yapıyor. 

Sonra sınıra gitti, Kobanê’yle ilgili birçok şeyi ondan öğrendik. Kahkahamızın yanına göz ekledi; gözümüz oluverdi. DAİŞ çetelerinin adım adım yenildiğini onun yazdıklarından ve fotoğraflarından takip ettik. Çok dolaylı olarak yabancı bir gazeteci için onu aramak durumunda kalmıştım çok sıcak çatışmaların olduğu günlerden birinde. Fransız bir gazetecinin zorda olduğu bilgisiyle bir şey yapabilir mi acaba diye sordum. Akşam vaktiydi, gazetecinin onu nasıl bulabileceğini sordum. “Sınırın bu tarafına geçsin, beni bulmasın gerek yok. Hepimiz bir olduk burada, hem herkes ö(Ö)zgür zaten,” demişti. Sıfat olan özgür çoktan elimizden kaydı gitti de, ismi Özgür olan kaç tutuklu var şimdi T.C. zindanlarında, kim bilir.  Özgür’ün Yeni Özgür Politika’ya –meğer– tutuklanmadan önce yazdığı son yazısının başlığı “İdeolojik çiğköfte...” Şöyle giriş yapmış: “Hani derler ya ‘Bu gözler neler görmedi ki…’ Bizimki sadece gözler değil, tüm organlar fazlasıyla her şeyi gördü! Şimdi son ve bomba gibi başka bir örnek ile karşı karşıyayız. Kürt’ün tat alma duyguları yargılanmaya başlandı!” Evet, Roboskî katliamı için yapılan yürüyüşe katıldı Özgür ve o da şimdi tutuklu. 

Ailesi mektup adresini paylaştı. Bilinir, “içeride” mektup çok mühimdir. İçeri girerken de şaka yapacakmış, gerçek adını böyle öğrenecekmişiz. Ethem Çağır, Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu K-5 Koğuşu. Yazalım, söz, Ethem’le dalga geçmeyeceğim. 
Bir gün ülke özgürleşir elbet. O gün iki kere iki, biz kaç istersek o olacak. Kuantum Özgür’ün sorumluluğunda. 

mehmetsaida@gmail.com

@bahcelikusur

ÖNCEKİ HABER

Polis devletinde kadınların güvenliği ne olacak?

SONRAKİ HABER

Gizli Türkler -1

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...