27 Şubat 2015 01:10

Çözüm sürecinde zaman uyarısı!

7 Haziran seçimlerine birkaç ay kala çözüm süreci tartışmaları gerek hükümet kanadından gelen açıklamalarla gerek Abdullah Öcalan’dan, Kandil’den, gerekse HDP kanadından gelen açıklamalarla büyüyor. Yardımcı Doçent Levent Korkut çözüm sürecine dair ‘zaman’ uyarısı yapıyor. Zamanın iyi kullanılmaması durumunda çözüm sürecine toplum desteğinin yitireceğine işaret eden Korkut, seçim atmosferine girmeden bir uzlaşımın çıkması gerektiğine dikkat çekiyor.

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

7 Haziran seçimlerine birkaç ay kala çözüm süreci tartışmaları gerek hükümet kanadından gelen açıklamalarla gerek Abdullah Öcalan’dan, Kandil’den, gerekse HDP kanadından gelen açıklamalarla büyüyor. Yardımcı Doçent Levent Korkut  çözüm sürecine dair ‘zaman’ uyarısı yapıyor. Zamanın iyi kullanılmaması durumunda çözüm sürecine toplum desteğinin yitireceğine işaret eden  Korkut, seçim atmosferine girmeden bir uzlaşımın çıkması gerektiğine dikkat çekiyor. 

Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Akil İnsanlar Marmara heyetinde yer alan Yardımcı Doçent Levent Korkut, çözüm sürecine ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulundu. Korkut, sürecin içeriğinin başından beri belli olmadığını söyledi. Korkut şöyle devam etti: “Akil insanlar oluştuğunda insanlar şöyle zannediyordu; içerik var ama söylemiyorlar. Başında konulan içerik şu; silahların susması, silahlı güçlerin yurt dışına çıkması ve siyasettin önünün açılması, konuların açık bir şekilde tartışılmasıydı. Başlangıçta böyle bir tutum doğru olabilir. Fakat zaman içerisinde müzakereler aracılığıyla bir içeriğin çıkması gerekiyordu. Peki çıkmazsa ne olur? Tehditler çözüm sürecini yok edebilir. Çözüm süreçlerinin en önemli özelliği zaman içerisinde güçlendirilmeleri, güçlendirilirse ancak yaşayabilir, ya da mücadele edilebilir tehditlerle. İçerik belirlenmediği sürece hep bir soru işareti olacaktır. Hem sürecin tarafları açısında hem de halk açısından. Bu tür sorunların kısa zamanda çözülmeyeceği belli ama aşırı zaman harcamak sürecin sönmesine, zayıflamasına gelişmeler karşısında güçsüzleştiği için de çökmesine neden olabilir. Bugün de bu içerik belli değil. Peki hiçbir şey yapılmadı mı? Yapılan şeyler var onu da söylemek lazım. Bir kere görüşmeler kesilmedi. İmralı’ya sürekli devlet heyeti gitti. Zannediyorum, Hükümet ve devlet açısından İmralı’nın ne dediği belli, bu konuda bir kuşku yok. Öcalan’ın görüşleri alınmış, o da devletin ne düşündüğünü üç aşağı beş yukarı biliyordur. Ve diğer aktörler, Kandil, HDP süreci takip ediyor. Bir çerçeve taslağı söz konusu. Fakat bu onaylanmıyor. Son bir iki aydır yaşadığımız problem aslında son noktayı koymak. İşte o olmuyor.” 

SEÇİMLER SÜRECİN SEYRİNİ ORTAYA KOYACAK  

Sürecin zamana yayılması durumunda yaşanabileceklere dair uyarıda bulunan Korkut, şöyle devam etti: “Toplum bu durumu kanıksar, heyecanını ve desteğini yitirir. Olmuyor düşüncesi hakim olmaya başlar. Bu olmuyor düşüncesi Kürt halkı bakımından daha da önemli. Çünkü; oradaki umutlar daha yüksek, heyecanının da daha fazla olduğunu biliyoruz. Bir ümitsizlik, bu sefer de olmadı, bu toplumu sosyolojik olarak etkileyebilir, gençleri daha da radikalleştirebilir. Yani bir çok etkisi Kürt halkı açısından olur. Türk halkı açısından da aynı şeyler söz konusu; Hükümet bizi oyalıyor, bunu bir konu olarak kullanıyor şeklinde düşünceler gelişmeye başlayabilir, bir müddet sonra gelişen tekil olaylar süreci baltalamaya başlayabilir.” 

SEÇİM OLMADAN UZLAŞI OLMALI

7 Haziran seçimlerini işaret eden Korkut  şu değerlendirmede bulundu: “Sürecin ne kadar sağlıklı ilerlediğini seçimlerden sonra daha net görebiliriz. Türkiye’nin bir seçim sürecine girmesi nedeniyle tabloyu net görmek mümkün değil. İdeal olan tam seçim atmosferine girmeden bir uzlaşının çıkması. Bu tansiyonu ciddi ölçüde düşürür. Ama, son gelişmeler henüzbir uzlaşıya varılamadığını gösteriyor.”

‘KİM NE DERSE ATLAMAMAK LAZIM’

Hükümetin çözüm sürecine dair “Örgütte görüş ayrılığı olduğu” yönündeki açıklamaları için de Levent Korkut, Kürt siyasi hareketi içinde farklı görüşlerin varlığının doğal olduğunu, temel konularda ise örgütte bir görüş birliği olduğunu ifade etti. Levent Korkut şöyle konuştu: Bu aralar çok dikkatli olmalıyız, bir müzakere, bir diyalog var. Yani müzakere devam ederken, taraflar kendi açılarından yorumlayarak, karşı tarafla ilgili bir takım şeyler ortaya koyuyorlar. Bu sadece hükümet açısından değil, PKK açısından da geçerli. Strateji ve taktiği ayırmalıyız. Stratejilerde çok ciddi değişimlerin olduğunu sanmıyorum ama taktiksel alanda zaman zaman sertleşmeler, bu tür argümanlar, karşı tarafı zayıflatacak açıklamalar, ya da güçsüzleştirecek açıklamalar çıkacaktır. Bunların çoğu geçici olabilir, kalıcı etki yaratmayabilir. Yani kim ne diyorsa hemen üzerine atlamamak lazım. Kelimelerin anlamıyla konuşmuyorlar. Kelimelerin arkasında başka ajandalar var.” 

TOPLUM SÜRECE KATILMALI

Toplumun çözüm sürecindeki yerine ilişkin Levent Korkut’un değerlendirmesi şöyle oldu: “Burada asıl sivil toplum önemli. Toplumun örgütlü kesimleri ve ne yazık ki muhalefetin sesi çok çatlak ve negatif çıkıyor bu konularda. Sivil toplum önem taşıyabilir, bence şu aşamada değil, evet biz bir metne ulaştık aşamasından sonra, sivil toplumun görevi daha da fazlalaşacaktır. Bu uzlaşılan konularda neler yapılabilirse bakması gerekiyor. Sivil toplum bu anlamda ciddi bir rol oynayabilir.” Çözüm süreciyle ilgili çıkartılan kanunu hatırlatan Korkut, kanunla ortaya çıkan 8-9 çalışma alanına devletin sivil toplumu katması gerektiğini kaydetti. 

ÖNCEKİ HABER

‘Halka yönelik bir darbe’

SONRAKİ HABER

İki kavga birden veriyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa