13 Ocak 2015 00:46

7 yıl patronla 2 yıl da sendikacılarla mücadele ettik

Hattat Holdingin 2005 yılında Türkiye Taş Kömürü’nden (TTK) rödovans karşılığı 20 yıllığına kiralanan Alacaağzı işletmesi bölge işsiz insanı için ilk anda büyük umut kapısı oldu.

Paylaş

Hema maden işçisi*

Hattat Holdingin 2005 yılında Türkiye Taş Kömürü’nden (TTK) rödovans karşılığı 20 yıllığına kiralanan Alacaağzı işletmesi bölge işsiz insanı için ilk anda büyük umut kapısı oldu. Kandilli ve Gökçeler beldelerinin yanı sıra Ereğli’nin köyleri Cuma, Dağlıca, Yalıboyu, Alaplı, Kozlu ve Zonguldak gibi yerlerden gelen geniş bir kısım işçiyle üretime başladı.

Başbakanın açılışını yaptığı işletmede Hattat Holding patronu 1000 işçinin çalışacağını vadetmişti. Asgari ücret civarında işe başlayan kömür dahil hiçbir sosyal hakkı olmayan işçiye yönetim tarafından zamanla her şey düzelecek denildi. Yedi yıl boyunca işçi örgütsüz hak arama mücadelesini her yıl sürdürdü. Bu arada Hema Maden birkaç yıl ana işi taşeronlara işçilerle birlikte devretti. Ne TTK ne Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS), ne mülki amirler ne de konunun ilgilileri bu hukuksuzluğa müdahale ettiler. Örgütsüz işçiler yaptıkları eylemlerle taşeronlardan kurtulmuş ve az da olsa yol ve yemek hakkını kazanmıştı. 2011 yılındaki bir haftalık eylemleri etkili oldu.

İŞÇİ GREV KARARI ALDIRDI

AKP Milletvekili Ercan Candan bölge siyasetçileriyle birlikte işçiye aba altından sopa gösterip daha sonra tutamayacağı kömür ve diğer sosyal haklar ile zam konusunda sözler vererek eylemi sonlandırmıştı. Bu son eylemden sonra Hema Maden GMİS’i İstanbul’a çağırıp işçileri sendikalı yapma konusunda anlaşmaya vardı. Sendikalı olan işçiler bir yılda yetki belgesi beklediler. 2013-2014 dönemini kapsayan TİS görüşmeleri Hattat Holding ve GMİS arasında başlamış oldu. Ne istendiğini ve işverence ne verildiğini bilmeyen işçiler Gmis 2. Başkanının açıklamalarıyla şok oldu. Zaten var olan servisler ellerinden alınarak tekrar hak olarak işçiye 100 TL olarak verildi. 50 TL olarak maaşlara yansıyan yemek parası 60 TL yapılarak ilk defa veriliyormuş gibi yapıldı. 45 TL sosyal yardım ve yüzde 4 ücret zammının yanında adını ikramiye koydukları her iki bayramda 5’er yevmiye tutarındaki ikramiyeler işverenin aylar süren görüşmelerde sunduğu teklifti. Teklif edilen zammı ve sosyal yardımları komik bulan işçiler sendikaya rağmen eylem başlattılar ve GMİS yönetimine grev kararı aldırdılar. Uygulanma tarihi belli olmayan bu grev kararı, sendika avukatı, danışmanı ve 4 genel başkan yardımcısının işçilere haklarını anlatmaması, örgütlememesi, kendilerine rağmen eyleme başlayan işçileri engellemeye çalışmasına, hatta grev oylama sandığı isteriz demesi, GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş’ın, “Grevle hak alındığı nerde görülmüş, masada çözeceğiz” ve benzer bir çok sendika tarihine utançla geçecek sözler ve girişimlere rağmen işçi grev kararlılığını net olarak ortaya koydu.

İŞÇİYE SIFIR ZAM KALDI

İşveren ve sendika, zammın yüzde 22 civarında olduğu yalanını ortak ortaya attı. Ancak zaten hakları olan yemek ve yol paralarını çıkarınca, 45 TL sosyal zamda sendika aidatı olarak kesileceğinden sendikanın işçiye alabildiği sadece yüzde 4 zam ve bayramlardaki 5 yevmiyelik sözde ikramiye kalıyordu. Uzaktan gelen işçilere verilen 100 TL yol yardımı yetmemiş işçiler servislerle 150 TL’ye anlaşınca yüzde 4 zamda uçmuş gitmiş, reelde işçi sıfır zamla sendikanın ve işverenin oyununa getirilmiş oldu. Büyük uğraşlar sonucu sendika 45 TL’lik sosyal zammı 60 TL’ye çıkararak işçinin karşı çıkmasına rağmen greve iki gün kala TİS’i imzaladı. İşsizlik kötüydü gurbetinse adı üstündeydi. İşçi tüm bunlara boyun büktü. 2014 yılında Hema Maden ve TTK arasında süre uzatımı ile başlayan sorun soma katliamının yaşanmasından sonra TTK Armutçuk müessesesinin Hema işletmesinin güvensiz olduğu şeklindeki Bakanlığa şikayet raporu (Bu raporun saçmalığını baskın üzerine gelen müfettişlerin raporu yalanlamasına ve sendikanın ilk defa iki yıl sonra bu durum üzerine Hema madene gönderdiği maden mühendislerinin de ocağın güvenli olduğunu Armutçuk müessesesinin raporunun gerçekle ilgisi olmadığını raporlamasına rağmen)ve çıkması beklenen torba yasadaki işçiye tanınacak haklar üzerine, Hattat bu şartlarda çalışamayacağını işçi çıkarmaya başlayarak işletmeyi tasfiye edeceğini yazılı olarak taraflara bildirdi.

SENDİKAYA RAĞMEN...

16 işçinin işten atılacağı bildirilmesi üzerine işçiler toplu olarak TTK Genel Müdürlüğüne giderek sorunun çözülmesini, ocağın güvenli olduğunu, yeni bir kömür rezervinin bulunduğunu, yetişmiş işçi ve mühendisin 9 yıldır burada çalıştığını, Hema Maden ile anlaşma olmazsa işyerinin asıl sahibi TTK’nin burayı işletmesini, üretim yapmadan işsiz kalma korkusuyla ocağa inmek istemediklerini valiye ve TTK genel müdür yardımcısına bu taleplerini temmuz ayında ilettiler. Sendikaya rağmen yapılan bu eylem sonuç verdi. Atılan işçilerin atılmayacağı sözü üzerine eyleme son verildi. Hazirandan aralık ayına kadar işsiz kalma korkularını valisinden belediye başkanına, milletvekilinden bakanına ileten işçiler demokratik tüm eylem haklarını kullandılar. Kandilli’den 11 saatte Zonguldak merkezine yaptıkları 45 km’lik yürüyüş ertesinde Ankara’ya yürüme kararı yine patronun 489 işçiyi işten atacağını İŞKUR ve sendika yönetimine bildirmesi tehditleri ve sendikanın ben bu eylemde yokum demesi üzerine sonlandırıldı. İlk eylemlerinde tedirginiz afişiyle yürüyen işçi ikinci Zonguldak eyleminde öfkeliyiz afişiyle yürüdü. 11 eylülde çıkan torba yasayla mağdur olduklarını söyleyen 22 özel firma Zonguldak’ta ocaklarını kapatma kararı almış ikinci torba yasaya bel bağlamıştı. Hükümet Soma katliamından sonra ne yapacağını şaşırmış sadece vaat veriyor, somut adım atmıyordu. Hattat’ın işyerini sökme emrine karşılık işçilerin somut olarak başlattıkları iş bırakma eylemine sendika sahip çıkmayınca işyerinin söküm işi devam etti. 1982 anayasasında yasak olan dayanışma, destek, iş yavaşlatma vb. eylemlerin 2010 Anayasa değişikliğiyle kalk-tığını hatırlattığımız sendika avukatı hâlâ yasakların devam ettiğini bu tip eylemlere kalkışamayacağımızı, sendikanın yasal olmayan hiçbir eylemi sahiplenmeyeceğini, sadece işine sahip çıkmak isteyen işçiye söyledi.

MADENCİ OCAĞA KAPANDI AMA...

Aralık içinde de çıkmayan ikinci torba yasa üzerine Hattat Holding toplu işten çıkarmalara başlayınca altı aydır sesini duyurmaya çalışan işçiler kendilerini madene kapattılar. Ulusal ve uluslararası basında yer alan ve yaklaşık 40 saat süren bu eylem işverenin tehditlerine karşılık sendikanın işçilere sahip çıkmaması üzerine son buldu. Kendilerini ocağa kapatan işçileri haber yapmak için madene inecek TRT ekibini güvenliği bahane ederek madene indirmeyen ve işçilere sabah kahvaltılarını öğlen 13.00 gibi yollayan GMİS, valinin, milletvekillerinin ve patronun tehditlerine karşılık boyun eğmiş işçiye sahip çıkamamış eylemin son bulması için üzerine düşen görevi yerine getirmiş oldu. Atılan 60 işçi ve kendini ocağa kapatan 500 işçiye rağmen 40 saat boyunca Kandilli’ye kendisinin ve yardımcılarının gelmemesini koordinasyonu sağlamakla izah eden Genel Başkan Eyüp Alabaş, Armutçuk Şube Başkanının tam yetkili olduğunu o yüzden gelmesine gerek olmadığını bildirdi. İşten atılan sendikalı işçilerin patronla olan mahkemelik durumlarına sendika avukatları müdahele etmeyip özel bir avukatı tarif etmiştir. 7 yıl boyunca sendikasız örgütsüz patronla mücadele eden Hema Maden işçileri sendikalı olduktan sonra bir de GMİS idarecileriyle mücadele etmek zorunda kaldı.

KAÇAK OCAK!

Sorununuzu bana anlatmayın diyen milletvekiline kime anlatalım siz vekilimizsiniz sözüne karşılık AKP Milletvekili Ercan Candan’ın bir dahaki sefere sorununuzu çözecek vekil seçersiniz küstahlığıyla karşılaştı. 9 yıl boyunca çok düşük ücretlerle çalıştıkları madende iki asgari ücreti vermeyerek kanunu uygulamayan patronlarının işten atma küstahlığıyla karşılaştı. Hiç kimseye sesini duyuramayan meramını anlatamayan maden işçileri sonunda yeni yıla işsiz girdi. Özellikle 2004’ten itibaren uyguladığı özelleştirme politikalarıyla yüzlerce madenciyi ölüme gönderen AKP hükümeti binlerce madenciyi de işsiz bırakmış oldu. Hükümet, patron, sendika, üçgenini kıramayan işçiler gidecekleri gurbetteki ocakların çoğu da kapandığı için çaresiz kaçak ocaklara yönelecekler. İşçi ölümlerinin yoğun yaşandığı kaçak ocaklardaki ölümlerin en büyük sorumlusu baştan beri yanlış politikalar izleyen bu Hükümet ve bu politikalara karşı kılını kıpırdatmayan sendika yöneticileri olacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Tarihten gelen bir tekrar: Faşizm

SONRAKİ HABER

EPDK uzattı, termik inşaatı bitti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...