21 Aralık 2014 03:13

Padalya ülkesi

Bugün tanık olduğumuz Padalya ülkesinde; hayat veren, kimlik veren, karakter veren iç organlar, ruh, yok edilerek, her şeyin içi boşaltılıyor. Tıpkı Bakan Eroğlu’nun pek beğendiği padalya leopar gibi...

Paylaş

Melda ONUR*

3 Kasım 2013 tarihinde Diyarbakır’da köye inen bir leopar, köylü tarafından vurularak öldürüldü. Bu durum bir hayli ilginçti. Herkes ölmüş, ağzından sızan kan kurumuş leoparla fotoğraf çektirme yarışındaydı. Yapılan incelemelerin ardından hemen bir “tahnitçi” geldi, hayvanın kürkünü soyup götürdü. Derken yapılan tahnit işlemiyle hayvan bir ‘Padalya’ya dönüştü, içi doldurulmuş halde sergilenmeye başladı. Ankara’da sergilendiği sırada padalya leoparı ziyaret eden Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu “Aman cam kırılmasın, saldırabilir” diyerek şaka yaptı ve leoparın tahnit işçiliğini ise “Fevkalade, tebrik ediyorum” diyerek övdü.
Doğasından, yaşam alanından edilen leoparın cansızı; bana HES, termik, AVM, TOKİ yapmak için  göçe zorlanan ve büyük şehrin taşeron kafeslerinde birer padalyaya dönüştürülmeye çalışılan  insanları hatırlatıyor.
Bugün tanık olduğumuz Padalya ülkesinde; hayat veren, kimlik veren, karakter veren iç organlar, ruh, yok edilerek, her şeyin içi boşaltılıyor. Tıpkı Bakan Eroğlu’nun pek beğendiği padalya leopar gibi... Öylesine mükemmel bir tahnit yapılıyor ki, gerçeği gibi kandırıyor. Ama içsiz, ruhsuz.

PADALYA’NIN ANAYASASI, YASALARI...

Padalya’nın Anayasa çalışmaları, ülkenin ismiyle müsemmadır. Padalya’da iktidar bir Uzlaşma Komisyonu kurdurup, dinlemedik STK bırakmayıp, sonra da “size tanınan sürenin sonuna geldiniz” diyerek masayı dağıtmıştır. “Biz imkan verdik ama onlar yapmadı” mızıklamasıyla sırada yeni bir ‘Padalya Ülkesi Anayasası’ oluşturma arzusu hasıl olmuştur.
Padalya iktidarının “Sivil Toplum İlişkisi ve Katılımcılık” söylemi altında yatan genel ilkesi, “sivil toplum bana katılsın” dayatmasıdır. Yaptığı bütün yasa çalışmalarında, STK’ları çağırıp, dinleyip, kafa sallayıp, sırtını sıvazlayıp, gönderip yine bildiğini okumak “yasa yapımına STK katılımını” tam bir Padalya haline dönüştürmektir. Yasalarda görüntüleri var ama ruhları yoktur.
Padalya ülkesinin iktidar partisinin adına “Adalet” kelimesini koyması, işte tam da imza attıkları adaletsizlikleri mükemmel bir tahnitle gizleme ihtiyacıdır. İsminde adalet vardır, içinde yoktur. Sözde yargıdaki iyileştirmeler için çıkarttıkları 1, 2, 3, 4 diye giden Matruşka Yargı Paketleri de her çıktığında, tıpkı dokunmaya yeltendiğiniz bir Padalya gibi hayal kırıklığı yaratmıştır.
Padalya’da kadın politikaları da bu genel programla uyumludur. Kadına şiddeti önleme gayreti gösterileriyle yasalar, yönetmelikler çıkarılır. Sonra da bu yasaların ruhuna aykırı söylemlerle içleri boşaltılarak, kadınlar katilleriyle baş başa bırakılır. Fevkalade başarılı bir tahnitçi, ailenin dış görünüşünü korur, ama içini boşaltır. O boşluktaki şiddette kadınlar, çocuklar sıkışır ama bir türlü Padalya’nın mükemmel tahnitinden kurtulamaz.

PADALYA’DA KENT UYGULAMALARI

Padalya ülkesinde kentsel dönüşüm adı altında başlatılan, insanları doğal yaşam alanlarından koparma politikası, tam da Padalya şehirler yaratma hedefidir. Mahalle kültürünün, komşuluğun, küçük esnafın, bakkal amcanın yok edilerek, insanların doğup büyüdükleri yerlerden sürülmesi; yerlerine ruhsuz, kişiliksiz sözde modern konutlar yapılarak birbiri ile ortak geçmişi olmayan insanlarla doluşturulması hem gideni, hem geleni Padalya haline dönüştürme gayretidir.
“Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi” adı altında yapılan her faaliyeti, afet yönetimini de bu içerikte sayabiliriz. Afet riski taşıyor diye adeta kapısını işaretlediği insanları “Ya sen yap, ya benim yaptığımı daha pahalıya al, ya da enkazını al da git” katır-satır tehdidiyle uzaklara sürüp birer Padalya haline getirme gayretidir. Deprem durumunda toplanma alanları, Padalyaların toplanacağı AVM’lere dönüştürülmektedir.

PADALYA’DA EĞİTİM

Padalya ülkesinde eğitimin içi tamamen boşaltılmıştır; eğitim kurumları birer binadan ibaret görülmektedir. İlk öğretimin, imam hatipleştirme yöntemiyle içi boşaltılırken; imam hatip eğitimi de aynı yolla özgünlüğünü kaybetmiştir. Üniversite mezunu olmayı, okumuş olmayı değersiz  gösterme çabasında olan Padalya iktidarı; özellikle hazzetmediği mühendislik ve mimarlık meslek dalını itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Meslek odalarının denetim yetkilerini elinden almaya çalışmakta; 4 yıl okumuş çevre mühendisi ile 2 haftalık kurs gören çevre görevlisini bir tutmaktadır.
Padalya Ülkesinde her alanda insan kaynağı seçimi, bu iç boşaltma stratejisine uygun olarak gerçekleştrirlmektedir. Bu şekilde nefret edilen ötekilerin yaşam tarzları olarak görülen alanlara adeta bir tahnitçi ordusuyla saldırmaktadır. Özellikle Bilim, Kültür, Sanat, Spor alanlarında bu konuda yoğun çaba sarfedilmektedir.

PADALYA’DA BİLİM, SANAT, SPOR VE LİYAKAT

Türkiye’yi bir Padalya ülkesine çevirmeye çalışan bu kafa yapısıyla 18 Aralık 2014 akşamı TBMM’de bütçe görüşmelerinde bir kez daha yüzleştik. Aşağıdaki notlar; CHP İstanbul Milletvekili Prof. Binnaz Toprak’ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinde, bakanının yüzüne vurduğu konuşmalarından -izniyle- alınarak kullanılmıştır:
İstanbul Kent Orkestrası başına gelen Celal Sevencan, önce Mezarlıklar Müdürlüğü, ardından İtfaiye Daire Başkanlığı’ndaki görevlerinden sonra Katı Atık Yönetimi Şube Müdürü olmuştur. Hobisi Türk Halk Müziği olan ve saz çalan Sevencan, İstanbul Kent Orkestrası’nın Padalyalılaştırılmasının bir enstrümanıdır.
İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Müdürü olan Uluslararası Güreş Hakemi Şevket Demirkaya’nın kariyerinde zabıta müdürlüğünün yanı sıra, hep spor alanında faaliyet gösteren kurumlar vardır. Ama Padalya ülkesinin iktidarı müzik ve tiyatronun içini boşaltma yarışında Demirkaya’nın sporcu performansından yararlanmayı tercih etmiştir.
Konuşmasını hazırlama esnasında TÜBİTAK Cahit Arf Merkezi’ne atanan Mustafa Sancar isimli yöneticinin CV’sine ise bir türlü ulaşamayan Binnaz Toprak, ısrarla bakana sormuştur: Sancar hangi liyakata dayanarak bu göreve atanmıştır? Bakan, Sancar’ı mühendis olarak tanıtıp bu alanda dergi çıkardığını belirtse de, Toprak’ın ısrarı ile CV’sini paylaşmak zorunda kalmıştır. Böylece İlahiyat Fakültesi Mezunu Mehmet Sancar’ın, İslam Dergisi, Deniz Feneri Dergisi vb dergilerde çalışıp son olarak da hayvanat bahçesi müdürü olduğu öğrenilmiştir.
Hayatını Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde, son olarak da PTT Genel Müdürlüğü’nde geçiren  Osman Tural, Padalya ülkesinin Tenis Federasyonu Başkanlığına getirilmiştir. Zira Uluslararası Tenis Turnuvası’nda Padalyalı 3 bakan fena halde yuhalanmıştır ve bu duruma bir ayar verilmelidir. Tenis sporunun da içi boşaltılmalıdır. Öyle ya tenis de nedir, ata sporu okçuluk varken.
Ülkeyi Padalya hale getirmek yönünde yapılan çalışmaları birbiri ardına sıralamak mümkün. Ama acı olanı, Padalya’da “darbe” kavramının da içi boşaltılmıştır. Her muhalefeti darbe sayan Padalya İktidarı bir gün gerçek darbe ile karşılaştığında, etrafındaki herkesin bir Padalya sessizliğinde kaldığını görecektir.

*CHP İstanbul Milletvekili

ÖNCEKİ HABER

‘Kürtler olmadan yeni bir Ortadoğu kurulamaz’

SONRAKİ HABER

Tedrisat-ı Lisan-ı Osmanî

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...