19 Aralık 2014 01:00

Coğrafyayı yeniden şekillendiren sonuçlar

Arap coğrafyasında dördüncü yılını dolduran gelişmeler, bölgeyi önümüzdeki uzun yıllar boyunca etkileyecek sonuçlar ortaya çıkardı. Arap coğrafyası bu süreç boyunca geniş halk hareketlerini, açık ve örtük emperyalist müdahaleleri de gördü. Yeni aktörlerle beraber var olan aktörlerin pozisyonları da değişti. Toplumların sosyal ve siyasal yapılarında derin etkiler bıraktı.

Paylaş

Dosya: Arap ayaklanmalarının 4. yılında nereye doğru?

Hazırlayanlar: Ali KARATAŞ / Yusuf ERTAŞ

Arap coğrafyasında dördüncü yılını dolduran gelişmeler, bölgeyi önümüzdeki uzun yıllar boyunca etkileyecek sonuçlar ortaya çıkardı. Arap coğrafyası bu süreç boyunca geniş halk hareketlerini, açık ve örtük emperyalist müdahaleleri de gördü. Yeni aktörlerle beraber var olan aktörlerin pozisyonları da değişti. Toplumların sosyal ve siyasal yapılarında derin etkiler bıraktı.

1-HALKLAR ESKİSİ GİBİ YAŞAMAK İSTEMİYOR
Coğrafyada ilk gözlemlenen durum; Tunus, Mısır, Yemen’de diktatörleri deviren halk, yeni diktatörlük heveslilerine artık bu şekilde yaşamak istemediğini sokağa inerek ifade etmiştir. Örneğin Mısır’da halk ve özellikle gençlik Mübarek’i sokakta devirmiştir. Mübarek devrildikten sonra iktidarı elinden bırakmak istemeyen orduya da, yetkileri elinde toplamak isteyen ve aykırı sesleri şiddetle bastıran Mursi’ye de sokakta cevap vermiştir. En son Hüsnü Mübarek’in yargılandığı davaların düşmesine de sokakta cevap vermiştir. 

2-ÖNDERLİK İHTİYACI
Mısır’ın yanı sıra halk hareketlerinin ortaya çıktığı bütün ülkelerde simgeleşen slogan “şaabyurid ıskat nizam” (Halk düzenin yıkılmasını istiyor) sloganıdır. Bu slogan bir yandan halkın iktidarlara duyduğu öfkeyi ve kini yansıtırken diğer yandan aslında hareketin sınırlarını da belirtiyor. 
Tunus’u bir yana bırakırsak coğrafyanın kilit konumundaki ülkesi Mısır’daki hareket, ona yol gösterecek bir önderlikten yoksundur. Mısır halkı ve özellikle bir dönem Tammarut’ta cisimleşen gençlik hareketi ideolojik ve örgütsel zayıflıkları nedeniyle Sisi gericiliğinin destekçisi konumuna düşmüştür. Aynı zaaf oluşturulan ‘cephetülınkaz’da da (Kurtuluş Cephesi) mevcuttur. Cephe, İhvan’a karşı Sisi’nin peşine takılmıştır.

3- MISIR, COĞRAFYANIN KİLİT ÜLKESİDİR
Mısır, 85 milyona yaklaşan nüfusu ile Arap coğrafyasının en kalabalık ve ordusu en güçlü ülkesidir. Filistin’de Gazze şeridine sınırı olan tek ülkedir. İsrail’le 1979’da imzaladığı Camp David barış anlaşması Araplar ile İsrail arasında bu günkü statükonun kurulmasının mimarıdır.  İşçi ve gençlik hareketi bakımından ciddi bir birikime sahiptir. Kültür ve sanat üretimi bakımından coğrafyanın en önemli ülkesidir.
Bu nedenle coğrafyanın çehresinin yeniden değişmesinde de Mısır’da, Tunus benzeri bir üçüncü yolun ortaya çıkması kritik önemdedir. 

4- FİLİSTİN SORUNU
Filistin sorununda da yaşanan gelişmeler, sorunun çözümü için coğrafyadaki halkların sorunu sahiplenmesinin olmazsa olmaz bir şart olduğunu göstermektedir.  Bunun iki nedeni vardır: 
Birincisi İsrail gücünü Filistin halkını arkadan hançerleyen gerici Arap rejimlerinden ve özellikle sınır komşusu olduğu Mısır iktidarından almaktadır. 
İkincisi; Filistin halkı, 65 yıldan beri devam eden son derece eşitsiz bir savaşta artık toprak bütünlüğü bile bulunmayan adacıklara hapsolmuş durumdadır. Bunun için Filistin için üçüncü bir intifada eğer başarıya ulaşacaksa artık bölgesel bir intifada olmak durumundadır. 

5- MEZHEPSEL GERİLİMLER ARTTI
Önderlik noktasında var olan büyük zaaf ve sosyolojik ve tarihsel birçok faktör nedeniyle hemen hemen bütün coğrafyada mezhepsel gerilimler ve ayrılıkların derinleştiği bir süreç işledi. Bu bölünmenin en açık görüldüğü anlardan biri IŞİD’in Musul’u alması ile ilgili olarak din adamlarının yaptıkları açıklamalardı. Musul’un düşmesinin hemen sonrasında Şii Lider Mukteda el Sadr Hıristiyanları ve kutsal yerleri korumak için silahlanma çağrısı yaparken Sünni alimlerin bir araya geldiği Dünya Müslüman Âlimler Birliği, Irak’ta yaşananlara ilişkin yayımladığı bildiride Musul’da yaşananları “ devrim” olarak tanımladı.

6-MEZHEPLERE DAYALI HAREKETLER ULUSLARARASILAŞTI
IŞİD sadece Suriye ve Irak’ta değil el Kaide’nin önceki stratejisinden farklı olarak başta Libya olmak üzere hemen hemen bütün coğrafyada artan etkisi ile emirlikler kuracak bir potansiyele ulaştı. Fakat Şii hareketi bakımından da farklı Şii güçler, daha önce olmadığı kadar birbirine yakınlaşan bir seyir izledi. Örneğin Hizbullah’ın ve İran’ın hem Suriye’de rejimle, hem de Yemen’de Şii Husi hareketi ile bağları süreç boyunca oldukça güçlendi. 

7-ULUSLARARASI VE BÖLGESEL GÜÇLER YENİDEN KONUMLANIYOR
Uluslararası ve bölgesel güç ilişkilerinin yeniden şekillendiği bir süreç işlemektedir. Bölgedeki etki bakımından güçler yeniden konumlanmaktadır. ABD, Rusya, Fransa gibi emperyalist güçler arasında doğal gaz ve petrol zengini bölgede, mücadele devam etmektedir. Öncelikle ABD’nin Sovyetler'in yıkılmasından sonra istediği her bölgeye müdahale edebileceği ve istediği gibi şekillendirebileceği miti bitmiştir. ABD, IŞİD sopasını kullanarak bölgeyi kendi çıkarları ekseninde yeniden dizayn operasyonuna girişmiştir. Ama etkinlik kurmak için çaba gösteren diğer güçler de belirsizlik ve kaos ortamında amaçlarına ulaşabilmiş değillerdir. 
Bölgesel aktörler de ciddi bir mücadele içindedir. Örneğin Katar ve Türkiye’nin bölgede İhvan’a ve radikal İslamcı gruplara oynaması, daha önceki etkinliklerinin ciddi anlamda zayıflaması ile sonuçlanmıştır. Bölgenin diğer ciddi aktörlerinden biri Suudi Arabistan, İran’a karşı başta iki bin kilometre sınır komşusu olduğu Yemen’de mevzi kaybetmiştir. 

8- YENİ İTTİFAKLAR DOĞABİLİR
Gelinen süreçte, dün bir araya gelmesi hayal edilmeyecek güçler bu gün bir araya gelebileceğinin verileri mevcuttur. Örneğin bölgede en önemli iki rakip Suudi Arabistan ve İran, IŞİD’e karşı ortak hareket edebilmektedir. Diğer bir örnek ABD’nin Irak’taki IŞİD hedeflerini İran istihbaratının verdiği bilgilerle gerçekleştirdiği yorumları makalelerde yer almıştır.  

9-SYKES-PICOT’UN ÇİZDİĞİ SINIRLAR BUHARLAŞTI
Bugün Ortadoğu’daki sınırlar, 1916’da Fransa ile İngiltere arasında gizlice imzalanan Sykes-Picot anlaşması ile belirlenmişti. I. Dünya Savaşının 100. yılında bu savaşın atmosferinde belirlenen sınırlar, bu gün fiilen buharlaşmış durumda. Yaşanan süreç bu anlaşmanın çizdiği sınırların bölgenin etnik ve sosyal yapısı ile ne kadar uyumsuz olduğunu gösteriyor. Bir yanda farklı ülkelere dağılmış olan Kürtler, tarihte olmadığı kadar birbirine yakınlaştı. Diğer yanda IŞİD örneğinde olduğu gibi Sünni hareketler ve aşiretler arasında da bu anlaşmanın çizdiği Irak- Suriye sınırı fiilen ortadan kalktı.  

10- DIŞ MÜDAHALE, DEVLETLERİ PARÇALADI
Bölgede yapılan dış müdahaleler Irak, Libya devlet aygıtını parçalarken Suriye’de de zayıflatan bir işleve sahip oldu.  Hareket halindeki halk nedeni ile devletler zayıflamakta ve mezhepçilik, kabilecilik ön plan çıkmaktadır. Irak’ta da müdahale sonrasında dağıtılan Baas rejiminin oluşturduğu boşluğu mezhepçilik, kabilecilik, etnisite doldurdu.

11- SİYASAL İSLAM İNİŞTE, RADİKAL İSLAM YÜKSELİŞTE
Arap coğrafyasında en örgütlü siyasal güç ve ideoloji “Siyasal İslam”dır. Gücünü ve varlığını birçok ülkede sürdürüyor. Ancak Tunus ve özellikle Mısır tecrübesi inişe geçmesine neden oldu.
Bu süreçte Tunus ve Mısır’da siyasal İslam’ın en önemli akımı Müslüman Kardeşler (İhvan)  halk tarafından tecrübe edilmiş oldu. Halk, iktidarda kaldıkları süre için hem ekonomik hem de siyasi alanda halkın taleplerini karşılamaktan uzak bir politika izledikleri için siyasal ve örgütsel olarak zayıflama sürecine girdiler. 
Mısır’daki gelişmelerin yakından etkilediği Ürdün’de, İhvan’ın Ürdün kolunun Ocak 2013’te yapılan parlamento seçimlerini boykot çağrılarına halk, Mısır’daki İhvan’ın icraatlarına bakarak karşılık vermedi. Boykot çağrılarına rağmen seçim, bir önceki dönemden daha fazla oy kullanılarak gerçekleşti. 
Buna karşılık siyasal İslam’ın kendinden bekleneni gerçekleştirememiş olması, siyasi ve ideolojik boşluk ve birçok ülkede devletlerin fiilen çökmüş olması nedeni ile boşluğu radikal İslamcı gruplar doldurdu. Var olanlar güçlenirken son üç yıllık süreçte mantar gibi artmaya başladı.

12-TUNUS VE ROJAVA İKİ ÖNEMLİ ÖRNEK
Tunus’ta Halk Cephesinin izlediği hiçbir gericiliğe yedeklenmeyen ve halkın taleplerinin arkasında duran yol Arap halk hareketleri bakımından önemli bir örnek teşkil etmektedir. Gerek parlamento seçimlerinde alınan 16 milletvekili gerekse cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan yüzde 8 oy, cephenin hızlı bir şekilde güç biriktirdiğinin işaretleridir.
Suriye’de de Rojava’da Kürt hareketinin oluşturduğu demokratik yapı olan kantonlar, halkların demokratik yönetime katılmaları bakımından bir örnek oluşturdu. Kürtler coğrafyada azınlıkların umudu haline gelmişlerdir. Kürtler pozisyonlarını bedel ödeyerek ve doğru politikaları ile kazandılar. Korumak içinde hâlâ büyük bedeller ödüyorlar.  

BİTTİ

ÖNCEKİ HABER

‘Gerçek sorumlular hâlâ yargılanmadı’

SONRAKİ HABER

14 Aralık operasyonunda 12 kişi için karar saat 14'te açıklanacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...