09 Mayıs 2016 00:56

Erdoğan dikta rejimine ilerliyor

Arap basını Başbakan Davutoğlu’nun başbakanlıktan çekilme kararını, Türkiye’nin “tek adam diktatörlüğüne doğru gidişte bir adım” olarak değerlendirdi.

Paylaş

Ali KARATAŞ
Yusuf ERTAŞ

Arap basını Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan çekilme kararını, Türkiye’nin “tek adam diktatörlüğüne doğru gidişte bir adım” olarak değerlendirdi. Davutoğlu’nun kararını, “Türkiye’nin Erdoğan’ı tek kişilik dikta rejimine doğru ilerliyor” başlığı ile okurlarına aktaran Middle East, “22 Mayısta seçilecek yeni başbakanın Davutoğlu’ndan çok daha az yetkili bir kişi olması bekleniyor” yorumunu yaptı. 

Mısır’ın devlet sermayeli gazetesi Ahram, “Davutoğlu’nun istifası” başlıklı başyazısında, Erdoğan’ın hiçbir ilkeyi dikkate almadan komşularına suçlamalar yönelttiğini ve egemen devletlerin iç işlerine karıştığını belirterek, Erdoğan’ın nihai hedefi olan “gücü tek elde toplamak” için siyasi sistemi değiştirmek istediğini yazdı.

KİTABIN ÖLÜMÜ ÖNCE GELDİ

Lübnanlı yazar Muhammed Nureddin ise “Özelikle dış politikada Davutoğlu adıyla anılan Türkiye tarihinde önemli bir dönemin kapanması geriye şu soruyu bıraktı; başkanlık sistemine giden yolun önünün açılması için bu adım yeterli mi?” dedi. 

Lübnan gazetesi an Nahar yazarı Cihat el Zeyn de, Ahmet Davutoğlu’nun yazdığı “Stratejik Derinlik” kitabını kastederek, “Kitabın ölümü yazarının siyasi ölümünden önce oldu” diye yazdı. Davutoğlu’nun kararını “Saray darbesi” olarak değerlendiren Abdulbari Atwan ise, “Türkiye’deki saray darbesi Erdoğan’ın Suriye politikasında geri çekilmesine yol açacak mı?” diye sordu.

HALEP, SURİYE SAVAŞININ ANAHTARI

Öte yandan Suriye’deki gelişmeler de Arap basının baş gündemlerinden biri. Önce ateşkes kapsamı dışında bırakılan Halep’te geçtiğimiz hafta üç günlük ateşkes ilan edildi. Rusya el Youm’da yazan Hüseyin Muhammed, Şam’ın doğusunda ve Lazkiye kırsalında uygulanan ateşkesin Halep’i de kapsaması için Amerika-Rusya çalışmalarının hızlandığına dikkat çekti. Suriye ordusunun önce Halep’e sonra çevresindeki bölgelere hakim olduğuna dikkat çeken Muhammed, “Şam’ı destekleyen kesimler Halep’te askeri zaferde bir ilerlemenin Cenevre’de mutlaka şu iki sonuçtan birine yol açacağı görüşünde; ya muhalefetin Birleşmiş Milletlerin şartlarını kabul ederek görüşme masasına oturmalarını sağlayacak, ya da böyle bir zafer muhalefetin Cenevre’ye dönmeme konusundaki ısrarını şiddetlendirecek” yorumunu yaptı.

İSRAİL GAZZEYİ YENİDEN BOMBALAMAYA BAŞLADI

İsrail bu kez, Gazze’deki tarım alanlarını bombalıyor. Tünel açılması ve füze fırlatılması bahanesi ile havadan ve karadan başlatılan saldırı ile geniş tarım alanları büyük zarar görüyor. Dünya ise bu saldırıyı sessizlikle karşılıyor. Gazze’de bunlar yaşanırken, Suudi Arabistan ile İsrail’in, İran’a karşı stratejik ittifak ilişkileri kurmanın başlangıcında olması dikkat çekiyor. Abdulbari Atwan, Rai al Youm gazetesindeki yazısında, “Kim Suudi Arabistan istihbaratının önceki başkanı Emir Tırki el Faysal ile İsrail ulusal güvenlik eski danışmanı General Yakup Amidor’u bir araya getiren Washington Yakındoğu Çalışmalar Enstitüsü’nün tartışmalarını izliyorsa, Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecinin tüm hızıyla sürdüğünün farkına varır” diye yazdı.


TÜRKİYE’DEKİ SARAY DARBESİ ERDOĞAN’IN SURİYE POLİTİKASINDA GERİ ÇEKİLMESİNE YOL AÇACAK MI?

Abdulbari ATWAN
el Badil

Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasındaki stratejik ilişki bitti. Yapılan pek çok tahlile göre bunun birinci sebebi diktatörlük.

Ahmed Davutoğlu, Türkiye’yi 17. büyük ekonomik ve bölgesel güç yapan, demokrasi ile ılımlı İslam’ı birleştiren  “sıfır sorun” teorisi çöktüğünden beri liderlik bahsini kaybetti. Bu kaybedişin onaylanması, hocası Erdoğan’ın yürütme yetkilerinin çoğunu kapması ve şekilsel bir cumhurbaşkanı olmayı reddetmesiyle oldu. Mısır’daki kardeşlerimizin dediği gibi Adli Mansur’u hatırlayan var mı?

Türkiye’den önemli bir siyasi analizci bir söyleşisinde, siyaseten esnek olarak tanımladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; Türkiye’ye “terör, savaş ve ekonomik gerileme olarak dönen beş yıllık bir düşmanlıktan siyasi ve askeri müdahalelerden sonra Suriye iktidarı ile diyaloğa gireceğini söyledi. İsminin zikredilmesini istemeyen bu analizci, Erdoğan’ın Davutoğlu’nu “günah keçisi” olarak kullanmasının, Suriye ile ilişkilerin bozulmasının sorumluğunu üzerine yıkmasının uzak olmadığını ifade etti. Davutoğlu bu dosyada “şahin” kanadı temsil etmekteydi. 

Bu konuşma yüksek derecede riskler içeriyor. Lakin Erdoğan’ın Putin ile görüşmek için büyük çaba göstermesi, İsrail’le yeni ilişkilerin kurulması için gayretli görüşmeler, belki de bu teoriyi biraz hayatta tutar.


KİTABIN ÖLÜMÜ YAZARININ SİYASİ ÖLÜMÜNDEN ÖNCE OLDU
Cihad el ZEYN
an Nahar

Eğer “stratejik derinlik” kitabı yazarı danışman Ahmet Davutoğlu’nu 2009 Mayısında Erdoğan’ın başbakanlık ofisine taşıdıysa, 2011’in sonlarında istifa etmesi gerekirdi. Kitabın öldüğü 2011, Suriye devriminin uluslararası ve bölgesel bir kararla militaristleştirildiği ve baskılarakarşı kentli genç aydınların gerçek bir devrimden Suriye’nin ve Arapların iç savaşına aynı zamanda batı ile Rusya arasında vekaletsavaşına dönüştüğü yıl oldu.


HALEP… CENEVRE’NİN KAPISI

Hüseyin MUHAMMED 
Rusya el Youm

Halep’te düşmanca faaliyetlerin durdurulması, Şam’ın doğusunda ve Lazkiye kırsalında uygulanan ateşkesin Halep’i de kapsaması için Amerika-Rusya çalışmaları hızlandı. 

Bu çabalar, Moskova, Washington ve BM’nin krizin taraflarının Cenevre’de masaya dönmeleri çalışmaları ile aynı zamana denk geldi. Lakin sorun genel çabaların, bölgede ve uluslararası alanda Suriye krizinde aktif olan tarafların çabaları ile uyuşmamasıdır. Muhtemelen Suudi Arabistan Dışişleri bakanı Adil Cebir’in Cenevre’de yaptığı açıklama (02/05/ 2016), Riyad-Ankara ile ABD arasındaki büyük uçurumu göstermiş oldu. Kremlin ve ABD yönetimi siyasi bir çözüm arayışında iken, diğer taraf Esad’ı anmayan bir anlaşmayı kabul etmeye hazır değil. 

HALEP İLE CENEVRE ARASINDAKİ BAĞ

Halep’te yaşananları, Cenevre’de yaşananlardan ayırmak mümkün değil. Suriye ordusu önce Halep’e sonra  çevresindeki bölgelere hakim oldu. Yani muhalefetin durumu büyük bir çıkmazda. Bu yüzden kendisine önerilen şartları kabul etmeye zorlanıyor. Askeri hücumların muhalefetin yüksek istişare heyetinin Cenevre’den çekilmesiyle aynı zamana gelmesi tesadüf değil. Suriye heyeti ve Rusya tarafından desteklenen heyetler (Moskova, Astana, Kahire heyetleri), BM heyetini etkilemede yakaladığı değerli fırsatı değerlendirmede başarılı oldu.

Şam’ı destekleyen kesimler Halep’te askeri zaferde bir ilerlemenin Cenevre’de mutlaka şu iki sonuçtan birine yol açacağı görüşünde; Ya muhalefetin Birleşmiş Milletlerin şartlarını kabul ederek görüşme masasına oturmasını sağlayacak, ya da böyle bir zafer muhalefetin Cenevre’ye dönmeme konusundaki ısrarını şiddetlendirecek. Süreci takip edenlerin gördüğü gibi, Moskova ve Şam’ın hesaba kattığı bu noktadır; muhalefet heyetinin yokluğu, çözümde Rusya’ya yakın görüşe sahip olan üç heyete fırsat doğuracaktır.

RUSYA’NIN İKİ ÖNEMLİ HEDEFİ

Şam’ın önümüzdeki dönemde Cenevre görüşmelerinde gerçekleştirmeyi amaçladığı iki hedef var; Birincisi; yukarıdaki güçleri (Rus çözümüne yakın) kapsayacak muhalefet heyetini genişletmek. İkinci hedef Ahrar’uş Şam ve Ceyş-ul İslam’ın terör listesine alınması. Rusya, geçen hafta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine IŞİD  ve el Kaide ile olan örgütsel bağlantıları nedeni ile iki örgütün terör listesine alınmasını önerdi. Rusya’nın buradaki hedefi iki hareketi ateşkes kapsamı dışında tutmak ve vurulmalarını meşrulaştırmak. Bunların terör listesine alınması, siyasi görüşme heyetinden çıkmasını da sağlayacak.  Burada büyük bir hedef gerçekleşecektir. Muhalefetin bu iki grupla olan bütün askeri ve siyasi ilişkiler kesilecek ve bu ikisinin farklı bir yolda yürümesi sağlanacaktır.

Bu iki hedefi Ankara ve Riyad’ın kabul etmesi mümkün değil. Bu iki mesele Washington’a yöneliyor. Amerikan idaresi, Ahrar’uş Şam ve Ceyş-ul İslam’ı askeri bir güç olarak görmek istemiyor ve el Nusra ile beraber güçlerini azaltmak istiyorsa da bunları terör listesine almak istemiyor. Rusya’nın talebine bir hafta önce iki örgütü “ılımlı muhalefetin” bir parçası olarak gördüğünü söyleyerek cevap verdi. Bu cevabın sebebi, Ceyş-ul İslam’ı destekleyen Suudi Arabistan ve Ahrar’uş-Şam’ı destekleyen Türkiye ile açıktan çatışmak istememesi.

ŞARTLAR HÂLÂ OLGUN DEĞİL

Görüşme heyetinin genişletilmesi meselesinde ABD, Rus önerisine eğilim gösteriyor. Lakin tümden değil. Amerika, muhalefet heyetinin Moskova’ya bağlı Kahire ve Kürt heyetlerini de kapsamasını istiyor ama Şam’a cidden yakın diğerlerinin girişini tercih etmiyor. 

Bu iki meseledeki ihtilaf, geçiş süreci hükümeti sorununada yansıyor. Bu siyasi ve askeri şartların mevcut krizden çıkmak için hâlâ olgun olmadığının delilidir.  



GAZZE, ÜÇ GÜNDÜR KARA VE HAVA BOMBARDIMANI ALTINDA

al Bayan 

İsrail işgal kuvvetleri, füze atılması ve tünel bulunması bahanesi ile havadan ve karadan Gazze’deki birçok hedefi vurmaya üçüncü gün de devam etti. İsrail savaş uçakları Güney ve Kuzey Gazze’de tarım arazisini hedef alan hava saldırıları başlattı. Han Yunis’te (güney) ve Beyt Lahiye’da (kuzey) tarım arazilerinin bombalanması sonucu önemli hasar meydana geldi.

İsrail topçu birlikleri Gazze’nin doğu sınırına yakın tarım alanlarına yönelik de çok sayıda bombardıman gerçekleştirdi.

Doğu Gazze’deki el Mantar geçidi yakınlarında patlak veren çatışmada bir Filistinli, İsrail kurşunları ile yaralandı.

ÖNCEKİ HABER

Antalya Belediyesi'nde, isimsiz ihbarla memuriyetten attılar

SONRAKİ HABER

Davutoğlu çözülmenin ilk kurbanı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...