Çağımızda cihatizm soykırımdır
Fotoğraf: Envato
Berlin. Adına her ne diyorsanız deyin, DAİŞ, ISIS, İSİD, İD... “İslam Devleti” egemenlik kurduğu alanlarda “şeriat” uygulamasını başlatıyor.
İD, şu anda, “Dar-ul Harb” içinde olduğunu ilan etmiş vaziyette.
Yani, onların egemenliği altında biat etmediğiniz, boyun eğmediğiniz sürece, size savaş hukukunun kuralları uygulanacak.
Savaş hukuku dediysek, bunu, Cenevre Savaş Konvansiyonu olarak algılamayınız.
Hatta Osmanlı hukukunu, modernleşme döneminin, İslam ile uyum sağlamaya çalışan Mecelle’sini de anlamayınız.
Vahabizmin Mezapotamya varyantı olarak, İD, kafalarına göre, dünyayı İslamın yayıldığı 7. yy koşullarına döndürme hayali içinde.
Yani, “kılıç”ın üstünlüğüne...
Süryaniler, “kılıç”ın tadını en erken tatmış olan toplumlardan.
Bir zamanlar onların dili olan Aramice, Kenan, Filistin illerinden İran’a koca bir coğrafyanın ortak anlaşma diliydi.
Kaç kez kılıçtan geçtiler, yani “Seyfo” yaşadılar.
İslamın ilk şiddet dalgasını atlatıp, Abbasi döneminde, İslam dünyasının bir parçası haline gelmeyi başardılar, antik yunanı, İslamın kültür dünyasına taşıdılar.
Ünlü Bağdat Kütüphanesi, onların katkısı olmadan gerçekleşemezdi.
Ama ardından Moğolların istilası geldi.
Bağdat Kütüphanesi ateşe verildi.
En son Timur geçti üzerlerinden.
Kellelerden piramitler kurarak.
Arta kalan son Aramice el yazmalarını ateşe vererek.
Ve “kılıç” bir kez daha hortladı 1915 karanlık yılında.
20’li, 30’lu yılların “Filistinlileri”, çadır halkı onlardı artık.
Ve kendini “İslamın Kılıçı” ilan edenler, bir kez daha, soykırımdan sağ kalanların ahvadını tehdit ediyor.
Halı, canı, ırzı, toprağı “helal” ilan ediliyor.
İD, aynı bir zamanlar Nazilerin, Ortaçağ kuzey efsanelerini hortlatması gibi, Orta Çağ İslamın kılıcı efsanelerini hortlatmağa çalışıyor.
Onlar gibi siyah rengi, ölüm ritüelini yüceltiyorlar.
Arkalarında ise, büyük bir öfke, büyük bir intikam duygusu var.
İD’nin alt yapısını oluşturan kadroların çekirdeğini, Saddam’ın Korku Cumhuriyetinin derine inmiş militer ve bürokratik kadroları oluşturduğu ortada.
Geçmişin egemen toplumsal tabakası olan Sünni aşiretler, üstünlüklerini yitirmenin öfke içindeler.
Şiilerin yükselmesini, “ayaklar baş oldu” diye anlıyorlar.
Şiiler ise geçmişin acısını çıkarma peşindeler.
Ve Ortadoğu Hıristiyanları ise, ikisinin de boy hedefi.
Sadece Palmira gibi antik mekanlar değil, Ahti Atik’ten kalma toplumlar, tarihin sayfalarından silinme eşiğindeler.
Ortadoğunun antik çağlarında, ismi sadece eski metinlerde kalmış unutulmuş halkları gibi.
Bugün Rojava/Kamışlı bölgesi son yüzyılın, “bütün kılıç artıklarının” son iskelesi.
Süryani, Ermeni, Keldani, Nasturi, Ortodoks, Protestan, Katolik…
Ve İD, Habur çevresindeki son Süryani/Asuri cepini de haritadan silmek peşinde.
100. yılında soykırımı tamamlamak peşindeler, Kamışlı’yı düşürerek...
Peki, onları sinsice arkalayanlar neyin peşinde?
- Vatansızlığı vatan eylemek 05 Aralık 2023 04:29
- Uzun mesafe koşucusuydu Osman 04 Kasım 2023 03:50
- Kitap yakmanın dayanılmaz ayıbı 02 Temmuz 2023 03:14
- İsveç’in de ATY’si var artık! 05 Mayıs 2023 04:14
- İhsan Doğan (Sinan Oza) ve Niyazi Dalyancı için 11 Nisan 2023 04:00
- Dünya Anadil Günü vesilesiyle 09 Mart 2023 04:15
- Soykırımı tartışmak 19 Ocak 2023 03:19
- Mahmut Baksi anısına 14 Aralık 2022 04:32
- Kendi kutsalına bomba koyan 06 Aralık 2022 04:10
- Yorum yetmez! 28 Kasım 2022 04:00
- Kesişen yollar 15 Kasım 2022 04:16
- Seyfo ya da kılıçtan geçirilmek 08 Kasım 2022 04:10