30 Haziran 2015 00:27

Draft 2015: Sembolik sezona uygun bir final

Draft 2015: Sembolik sezona uygun bir final

Fotoğraf: Envato

Paylaş

NBA’de uzun yıllardır devam eden bir tartışma açısından karakteristik bir sezonu geride bıraktık.
Neydi bu tartışma? Oyunun daha hızlı oynanması... 3 sayılık atışların artan önemi ve daha verimli bir silah haline dönüştürülmesi... Bu strateji uyarınca klasik sistemin 2 pota altı oyuncusundan birinin mutlaka şutör özelliğe sahip olması gerektiği... Böylece artan 3 sayı tehditlerini savunabilmek için sahanın mecburen açılması ve kullanılabilecek boşlukların artması...
2003’ten itibaren Phoenix Suns’ta Mike D’Antoni, oyun kurucusu Steve Nash’in önderliğinde oynattığı basketbolla geleceğin bu sistemde olduğunun emarelerini verdi. Suns’ın ‘small ball’ı giderek yayıldı ancak ‘Bu tarz, oyunun yavaşladığı, savunmaların sertleştiği, işlerin ciddiye bindiği Play-Off’ta kazanmak için yeterli değil’ argümanı en tecrübeli isimler(örneğin Phil Jackson) tarafından dillendirilmeye devam edildi.
2012 ve 2013’te Miami Heat, 2014’te San Antonio Spurs’un şampiyonluklarında izlenen yol bu tezi güçlendirdi. 2015 ise ‘yeni’nin zaferinin sembol yılı oldu.
Bu tarzı benimseyen Golden State Warriors, normal sezonun tozunu attı. Warriors’ın Steve Nash takipçisi saha içi lideri Stephen Curry normal sezon MVP’si seçildi. Steve Kerr’ün öğrencileri Play-Off’ta da –her ne kadar rakip takımlardaki sakatlıklar epey yardımcı olsa da- tüm rakiplerini geçerek şampiyon oldu.
‘Sembolik’ sezonun dahil olduğu senaryonun final serisinde Cleveland Cavaliers karşısında gidişatı değiştiren hamlenin şut tehdidi olmayan Pivot Andrew Bogut’un yerine kısa forvet Andrei Iguodala’nın ilk beşe yerleştirilmesi olması da anlamlıydı. Iguodala’nın tarihte final serisinin tüm maçlarına ilk beşte başlamayıp MVP seçilen ilk oyuncu olması, NBA’in değişen zamanı ödüllendirmesi gibiydi.
Basketbolda yeni anlayışın kesin zaferini ilan ettiği sezonun çaylak seçmeleri de (Draft) bu gerçeği gözeterek takip edildi.
NBA Draftı tarih boyunca uzun oyuncuların gözde olduğu bir platform olmuştur. Öyle ki 69 Draft’ın 34’ünde pivotlar bir numarada seçilmiştir ve organizasyonlar yeniden inşa kapsamında genellikle pivot yıldız adaylarına bel bağlamıştır.
2015 Draftının da en gözde isimleri uzunlardı. Karl-Anthony Towns, Jahlil Okafor, Kristaps Porzingis, Willie Cauley-Stein, Frank Kaminsky gibi pivotlar sezon boyunca yakından takip edildi. Neticede Towns 1., Okafor 3., Porzingis 4., Cauley-Stein 6. Kaminsky 9. sıradan seçildi.
Bu açıdan bakıldığında, Jahlil Okafor’un dediği gibi uzunların NBA’deki statüsü hâlâ sağlam gözüküyor ancak ‘2015 ruhu’nun izlerini keşfetmek için daha derinlemesine bir bakış yeterli.
Bu ‘derinlemesine bakış’ şu sorunun cevabını takip etmek zorunda. “Yeri dönemde pivotlar önemsiz hale mi geldi? Basketbol artık kısaların oyunu mu?”
Hayır!
Eğer uzun oyuncular, kısaların yaptığını yapabiliyorsa neden öyle olsun? Neticede NBA tarihinin en iyi oyun kurucusu 2.06’lık Magic Johnson değil mi? Uzun olmanın avantajları halen varlığını koruyor ancak uzunların oyunlarını kısaların basketboluna daha yakın olan yeni döneme adapte etmesi gerekiyor. Ki bunun basketbolun evrimi içerisinde zaten yaşandığını görüyoruz.
NBA’in şu andaki en parlak genç yıldızı Anthony Davis’in özelliklerine bakmak, teyit için yeterli. Davis hem müthiş bir atlet, pota altı bitiricisi ve blokçu hem de fiziğine oranla hızlı ve top hakimiyetine sahip bir isim. Yeni basketbolun istediği, uzunları olmaya zorladığı ideal tip de bu. Öyle olmasaydı sadece 3 sayı tehdidi olan 2.13’lük Andrea Bargnani NBA’e damga vuruyor olurdu.
Basketbolun ilerlediği hat, uzunları çok yönlülüğe iterken karşımıza bu profile kusursuz uyan bir isim çıkıyor: Karl-Anthony Towns. 2.11’lik Towns, savunması, atletik özellikleri, şutör özelliği ve bunları geliştirebilme potansiyeliyle yeni dönemin uzun profiline birebir uyuyor. Keza aniden 4. numaraya tırmanan 2.12’lik Letonyalı Kristaps Porzingis de New York Knicks’in aklını atlet ve şutör özellikleriyle çeldi.
Tablo böyleyken ilk 10’daki uzunlar içerisinde beklenen sıranın altında seçilen tek ismin Jahlil Okafor olması da şaşırtmıyor. Okafor, hepimizin izlemeye bayıldığı, klasik ve artık sayısı azalan tipte bir pota altı silahı. Sayısız post hareketi ve sırtı dönük oyunuyla bire birde durdurulması imkansız bir pivot. Ancak şutör değil. Yeterince atlet de değil. Kısacası ‘modern uzun’ prototipine uymuyor. Bu yüzden de ‘mutlak 1 numara’ başladığı sezonu 3. sıraya düşerek tamamladı.
Kısacası Draft, Towns’un tartışmasız 1 numara olması, D’Angelo Russell’ın Okafor’u geride bırakarak 2. sırada seçilmesi, Okafor’un 3.lüğü ve Porzingis’in yükselişi 2015’in sembolik özelliklerinin kusursuz bir tamamlayıcısı oldu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa